Birkaç gün önce Trendyol meşaleyi yaktı, devamı çorap söküğü gibi geldi. Hepsijet, Scotty, Farplas, Yemeksepeti, Yurtiçi Kargo, DigiTürk, Alpin Çorap... Hashtaglere yetişmez olduk. Ne gam, mücadeleye devam.
#B
üyükSilkiniş
O "bir fotoğraf" değil. Bir zihniyetin, bir ilişkiler ağının tescili. "Vız gelir, tırıs geçer" diyebiliyor, çünkü "muhalefet"in ona mecbur olduğunu düşünüyor. Bu "kardeşiniz" retoriği de ayrıca tiksindirici.
Entelektüel kimdir? (A. Sancar & benzeri vakalar): "Atom çekirdeğinin parçalanması üzerine çalışan biliminsanları entelektüel sayılmaz. Onlar biliminsanıdır sadece. Ama aynı kişiler atom bombası konusunda kamuoyunu uyaran bir manifesto imzalarlarsa entelektüel olurlar."(Sartre)
Hapisteki öğrenci sayısı 70 bin. Şu anda oynanan Arjantin-Nijerya Dünya Kupası maçında tribünlerdeki seyirci sayısı 67 bin. Bir de o gözle bakın, 70 bin kişi nasıl bir şeydir...
HDP'ye "Türkiye partisi" demek eksik kalır. Objektif olmak gerekirse, ki bu tür konularda gerekir, oyumuzu versek de vermesek de, bir parti modeli olarak ve programı itibarıyla, HDP uluslar-ötesi bir örnektir ve bu anlamda bir dünya partisidir.
#EdirnedenHakkariyeHepBirlikte
Üzerinde zerre emeğin, hakkın, katkın olmayan bir şeye sahip çıkmak. Başkasının mabedinde ibadet etmek. Bununla böbürlenmek. Bundan utanmamak. Büyük medeniyet, güzel ahlâk:)
İsmet Özel'in hızlı solcu olduğu günlerde, edebiyat eleştirmeni Eser Gürson, "Evet, İsyan" analizini şöyle bitiriyordu: "Bu ruha sosyalizm fayda etmez, ya Rimbaud gibi şiiri bırakır ya Necip Fazıl gibi dine döner." Eksik söylemiş meğer. "Ve faşist olur".
Şam'da kılınamayanı mahallede kılmak. Başkasının mabedinde ibadeti zafer saymak. Kendini bununla kutsamak. Bundan siyasi çıkar ummak. Zihniyetin sefaleti.
Dolar 9 TL. Tam da iktidarın dayandığı blokun istediği durum: "Gıda, tekstil, inşaat sektörleri için TL’deki değersizleşme avantaj yaratıyor." 25 Eylül'de, İstanbul Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı: “Dolar kurunun olması gereken nokta 9 lira.”
3 işçi emeklisi vatandaş, Kayseri Develi dağlarında yaşayan yaban hayvanlarının su içtiği eski kaynakları, çeşmeleri ve su yollarını gönüllü tamir ediyor. 3 arkadaş, 1 yılda Develi Dağları’ndaki 12 su kaynağını çeşme ya da küçük gölete dönüştürdü.
20 dakikada asgari ücretin yaklaşık üçte biri tutarında market alışverişi yaptığını ilan ederek esprili muhalefet örneği verdiğini zanneden "solcu" lider adayı. Ve binlerce fav. Acıklı aymazlık.
Bu, bütün dünyada siyaset bilimi derslerinde işlenen bir konu olmalı: Bir içişleri bakanı, ana muhalefet partisi seçmenlerine sesleniyor, "kendi partinize oy verin, bizim tasvip etmediğimiz bir partiye verirseniz, hesabını sorarız" diyor. Sınav sorusu: Bu rejimin adı nedir?
Okuma önerisi: Büyüleyici bir anlatımla derin tarihsel-güncel meseleleri, yaraları ele alan Cenup öyle çok kapı açıyor ki, bittiğinde tekrar okuma isteği uyandırıyor. Roman-ötesi bir şaheser.
"Kardeşlik" bahsinde şu Polonya fıkrasını hatırlayalım. Bir Rus askeri ile bir Polonya askeri sınır hattında bir tavuk yakalamışlar. Rus "kardeş payı yapalım" demiş. Polonyalı "olmaz" demiş, "yüzde 50, yüzde 50."
Kafka’ya “yok artık” dedirtecek bir dava. Bir ülkenin Sağlık Bakanlığı, halk sağlığının ölümcül tehlikede olduğunu gösteren bir araştırmayı gizlemekle kalmıyor, onu duyuran bilim insanını “devlet sırrını açıklamak”la suçluyor. "Nehir söyleşi"nin 2. bölümü.
Farzedelim İstanbul'un bir ilçesinde 1200'den fazla kedi veya köpek bir alana hapsedilmiş, birer ikişer ölüyorlar. Nasıl bir tepki gösterilirdi? 1200'den fazla at Adalar'da 80 gündür ahırlarda hapis. Birer ikişer ölüyorlar. Sayı 50'ye yaklaştı. Ve tepki sıfır. Niçin?
Dün gece önce Heybeli'de, ardından Büyükada'da HDP standına saldırı. Büyükada'da saldırıya müdahale edenlerden biri HDP, diğeri CHP'li iki genç bıçaklandı. Dört darbeyle ağır yaralanan Vedat Demir ters kelepçeyle yarım saat karakolda bekletildi. Suruç'ta öyle, Büyükada'da böyle+
Spinoza ve Marx gibi düşünürlerden etkilenen "Görme Biçimleri" kitabının yazarı John Berger: "Günümüzün ekonomik düzeni için tehlike arz ediyorsam, bundan ancak gurur duyarım."
(
@istcezerimuzesi
'nin katkılarıyla
@sevvalparlak__
çevirdi. Tamamı: )
Tam üç yıl oldu. 36 aydır cezaevinde. Hiçbir hukuki sebep yok, herhangi bir suça dair herhangi bir kanıt yok. Aslında ortada iddianame bile yok. Üç yıldır düşman hukuku uygulanıyor, hayatı karartılıyor.
#OsmanKavalaya
Özgürlük
#FreeOsmanKavala
Hürriyet'in "Aziz Nesin isyanı" manşetini de unutmadık, "Sivas kıyamı" diyen şairleri de, katillerin Refah'çı ve AKP kurucusu avukatlarını da.
#unutMADIMAKakl
ımda
Bugün "rahmetle" anılan Menderes'in 6-7 Eylül yorumu: "Bunu Türk vatanperverliğinin bir tecellisi telakki etmek lâzım gelir. Bu, millî bir heyecanın infilâkından ibarettir. Kendimizi düşkünlük psikozu altında görmemizin sebep ve saiki mevcut değildir."
Dünyanın en genç, bereketli, ilginç denizlerinden Marmara gözümüzün önünde öldürüldü. Suyun yüzeyini, derinlerini saran müsilaj, balıkçıların deyişiyle deniz salyası, ölümün ilanı...
#MarmaraDenizi
'nin yok edilişini hidrobiyolog Levent Artüz anlatıyor...
Sartre: "Atom çekirdeğinin parçalanması üzerine çalışan biliminsanları entelektüel sayılmaz. Onlar biliminsanıdır sadece. Ama aynı kişiler atom bombası konusunda kamuoyunu uyaran bir manifesto imzalarlarsa entelektüel olurlar."
Edward Said'in her fırsatta alıntıladığı St.Victorlu Hugo cümlesi: “Memleketini güzel bulan insan daha yolun başındadır, her yeri kendi yurdu gibi gören insan güçlüdür, ama bütün dünyayı yabancı bir ülke gibi gören insan mükemmeldir.”
Daha geçen hafta eş dost şu cümlesini konu etmiştik: “Yola çıkacak kişinin aşması gereken ilk ve en önemli engel, kendi yerleşikliğidir: kendi yeri – kendisidir.” Ardında ne çok dönüp dönüp okunacak eser, ne çok tefekkür cümlesi bıraktı. Eksikliği hep hissedilecek.
#Oru
çAruoba
Birkaç gündür tezahüratla paylaşılan videodaki "feminist dayı"nın sözlerinin ardında, yıllara yayılan sosyo-politik-kültürel mücadelenin ve birikimin olduğunun herkes farkında, değil mi:)
Milliyetçi Cephe hükümetlerinin Demirel, Erbakan, Türkeş'ten sonraki 4. ismi Turhan Feyzioğlu'nun torunu, "tuzu kuru olanların ne dediği önemli değil" diyor. Dedesinden kalan serveti hangi yatırım araçlarıyla değerlendirdiğini bilemeyiz, ama siyasal mirasının hakkını veriyor.
Türkçenin imkânlarıyla şöyle bir katmanlandırma mümkün: Biliminsanları, edebiyatçılar, sanatçılar bu vasıflarından ötürü aydın sayılmazlar, onlar olsa olsa entelektüeldir. Ama aynı kişiler, mesela barış bildirisine imzalarını koyduklarında aydın olurlar.
Uzmanlar dolaylı anlatıyor, ama herkes farkında: 3. doz diye bir şey yok. Sinovac fiyasko diyemedikleri için 3. doz diyorlar. Aslı şu: "2 doz Sinovac olanlara 1. doz Biontech."
#Gezi9Ya
şında "İmam (Fuat Yıldırım) hastaların ve doktorların can güvenliği için yardım etti. 'Bana güvenin' dedi. Biz de ona güvendik."
1-2 Haziran'da Dolmabahçe Valide Sultan Camisi'nde ve çevresinde neler yaşandı? Express’in Gezi özel sayısından...
Dünya âleme ibretlik bir davanın duruşması var yarın. Bir bilim insanı, bir ülkenin sağlığından sorumlu bakanlığın yaptığı, ama sonuçlarını toplumdan gizlediği bir araştırmayı açıkladığı için suçlanıyor. Bülent Şık'la "nehir söyleşi"nin birinci bölümü...
Ahmet Şık'ın aday adaylığı hepimize kutlu olsun. Yaptığı tercih HDP'ye uzak duran solculara emsal olsun. Unutmayalım, takvim 7 Haziran'ı gösteriyor. HDP'nin baraj altında kalması, ağzımızdan yel alsın, meclisin cumhur ittifakına teslim edilmesi demek olur.
Yorumcuların birçoğu farkında değil galiba. "Seçimlerin kazananı / kaybedeni" hesaplarının ötesinde, üstünde yalın ve gülle gibi bir gerçek var: Rejim değişti.
Bu arada, basit ve temel bir soru: Özel hastane diye bir şey olabilir mi? Hadi bu soruyu erteledik diyelim, özel hastane sahibi bir sağlık tüccarı sağlık bakanı olabilir mi?
Gündem münasebetiyle, dokuz defa altın kemeri kazanan başpehlivan Ahmet Taşçı'ya saygı duruşu: "Kırkpınar'ın eşcinseller arasında revaçta olduğu, güreşleri seyre gelmelerine tepki duyulduğu, bu konuda ne düşündüğü" yolundaki soruya cevabı: "Gelsinler tabii, onlar da kardeşimiz."
Express 30 yaşında!
İlk sayısı 29 Ocak 1994'te yayınlanan haftalık Express... Sonra aylık ve üç aylık Express'ler... Roll, Bir+Bir, Meşin Yuvarlak dergileri 1+1 arşivinde erişime açık:
E-dergi olarak Express'in ilk sayısı burada:
#12Eyl
ül İşkenceci subayın "sorgu" esnasında Celalettin Can'a söyledikleri: "Öyle bir kuşak yetiştireceğiz ki, çıktığınızda ne onlar sizi tanıyacak ne de siz onları". (Express, Eylül 2005)
Arundhati Roy'un Hindistan için söylediği, bugünlerde dünyanın her yeri için geçerli olan ve tabii bu ülkeye cuk oturan sözü: "Burası korkunç bir yer, fakat şahane insanlar var." Onlardan biri ve galiba en önde gelenlerinden: Pervin Çoban Savran.
Bir deneyelim diye başladık 2018’de. Basılı dergide yaptığımızı “elektronik Express”te de yapalım, bakalım nasıl olacak dedik. Hiç fena olmadı. Ve bugün okur sayısı (başka sitelere kıyasla devede kulak tabii) 25 bine ulaştı. Bu gece buna kadeh kaldırılır:)
#birartibir
.org
"Bilge Karasu’yu bugün okumak belki çeşitli sebeplerden bizi hırpalayacak. Ancak güncel bulmacalara eklenebilecek daha da çetrefil soruların farkına varmak adına iyi bir başlangıç olabilir bu." Ölüm yıldönümünde Bilge Karasu'ya saygı duruşu.
Onur Hamzaoğlu'nun Adalet Yürüyüşü günlerinde söylediği şu güzel sözü akıldan çıkarmayalım: "CHP'den bir şey beklemek depresyona ve durağanlığa götürür." Hamzaoğlu'nun bir hekim olduğunu da hatırlayalım:)
Canları pahasına can kurtarmaya çalışıyorlar. Alkış alıyorlar, ama ekipman alamıyorlar. Virüsle burun buruna çalışıyorlar, ama toplu taşıma kullanmak, evlerine gidip gelmek zorundalar. Hem maruz kaldıkları hem taşıdıkları risk çok büyük.
Pişkin pişkin "İstanbul'a ihanet ettik" diyenlerin belediye başkanı değil miydi o adam? Şehrin bu halinin önde gelen sorumlularından değil miydi? Onu ancak suç ortakları, rejim dalkavukları ve popülizmden mütevellit şuur kaybı yaşayanlar övebilir.
Sabır taşı olsa çatlar. Şu laf binlerce onay alıyor. Milletin keyfinin kâhyası mısın? İsteyen dinler, sana ne? Ayrıca, okumak niye illa kişisel olsun? Birbirimize beğendiğimiz bölümleri yüksek sesle okumuyor muyuz? "Kimse kendini aldatmasın"mış:)
Kitap “dinlemek” için değildir, “okumak” içindir. “Sesli kitap” sadece edebi anlamda belli ölçüde fikir verir. Okuma eylemi kişiseldir, dinlemek yerini alamaz. Kimse kendini aldatmasın!
Ortadoğu'da olup bitenlere tarihsel derinliği içinde bakmak üzere, "Arap Baharı: Din ve Devrim" (2104),"Şiddet ve İslâm" (2015), "Sufizm ve Sürrealizm" (2016) kitaplarının yazarı, Suriyeli şair-filozof Adonis'i dinleyelim:
“Kötüler bir araya geldiklerinde arkadaş olmazlar, suç ortağı olabilirler ancak.” Etienne de La Boétie (1530-1563). Bozuşunca silahlar çekilir, pusular kurulur.
"Kirazlı’daki altın madeninin yapılmak istendiği alan Çanakkale’de yaşayan 180 bin insanın tek tatlı su kaynağı olan Atikhisar barajının su havzasında. Maden projesi hayata geçerse 20 bin ton siyanür kullanılacak."
#Kazda
ğlarıHepimizin
#kazda
ğları
Arat Dink'i vermemek için canhıraş direnen bu topluluktaki herkese ayrı ayrı saygı duruşu. (Sol baştaki Hüda Kaya'nın bugün birçok kritik andaki azmi, metaneti, kararlılığı hayranlık vericiydi.)
#CumartesiAnneleri700Hafta
#BeniBulAnne
#AzizNesin
: "Türkiye susuyor, ben susamıyorum". Tam 25 yıl önce, 6 Temmuz'da, haftalık Express’in 76. sayısının hazırlıkları sürerken gelmişti kara haber. Ve tam da kendisiyle yaptığımız söyleşinin editoryal okumasına başladığımız esnada. O son söyleşi:
Vaktiyle Nick Cave'le yaptığımız söyleşide, söz Tevfik Fikret'in bir grup arkadaşıyla Yeni Zelanda'da komün kurma hayalinden dolaşıp Avustralya-Yeni Zelanda kıyaslamasına gelmişti. Cave'in yorumu: "Avustralyalılar sağcıdır, Yeni Zelandalılar solcu."
#YeniZelanda
#JacindaArdern
#Do
ğanÖz "Yalnızca beş dakika vakit geçirdiği kişinin dahi aklında yer eden bir isim. Arkadaşları bu yüzden onu “etrafına ışık saçan biriydi” diye tanımlıyor. Tanıdığı kiminle konuştuysam ondan söz ederken gözleri parlıyordu." 43 yıl önce bugün katledildi.
#DidemAkay
#HandeKader
İntihar değil kolektif cinayet. "Toplum binlerce insanı içinde yaşayamayacakları konumlara soktuğu zaman, yaptığı örtülü cinayettir. Kimse katili görmediği için cinayet gibi olmayan cinayettir.” (F. Engels)
Tam
#BirBa
şkadır'a dair iki kelâm edelim derken... Kemal Kurkut'u öldüren polisin beraat etmesi, cinayet anını fotoğraflayan A. Gök'ün 20 yıl hapsinin istenmesi... İktidarın hapisten çıkardığı mafya şefinin CHP başkanını "dürzü, seni bakla kazığıyla..." diye tehdit etmesi...
Gün boyunca dolaştı bu kare. Her karşılaşmada içine çekti. Renklerin çaprazlanmasından mı, bir sonraki anda tutuşacakmış gibi duran ellerden mi, göz bebeklerindeki ışıltının biz de oradaymışız gibi hissedilmesinden mi? Hepsi bir arada. Ne kadar güzel bir an. Tarihi bir kare.