düğünümüzde gay kankime farkında olmadan, yılların alışkanlığıyla “aşkım” diye hitap ettiğim için kocamın anneannesi bana pek kızmıştı.
anneannesinin tavrına sinirlenen kocam “ne var bunda?“ diyerek gay kankime gecenin geri kalanında kendisi de “aşkım” diye hitap etmişti…
bu kadın ne için özür diliyor, bir daha yapmayacağının sözünü kime veriyor? sevmeme/beğenmeme lüksünüzü karşı tarafın hayatına müdahale hakkı olarak görmeye öyle alıştınız ki, asıl tehlike öyle bir geliyor/geldi ki, aklım almıyor.
birleşik krallık içerisinde tüm doğum kontrol yöntemleri, operasyon gerektirenler dahil, ücretsiz. bugün rastgele bir eczaneye girip ücretsiz prezervatif hakkımdan yararlanmak istediğimi söylediğimde bana tek seferde verdikleri çeşit ve miktar:
sokaktan aldığım 2 tekiri ingiltere'ye getirdiğimi, ingiltere'nin hayvan karantinasını ekarte etmek için önce fransa'ya uçurup eu pasaportu çıkarttığımı, sınırda sıkıntı çıkaran fransız görevlinin nöbet değişimini tüm gece bekleyip kedileri arabada gizleyerek geçtiğimi bilse...
annem türk babam kürt olduğu için kendileri tarafından yıllarca “barış çocuğu” olarak tanıtıldım… türkiye siyaseti tadında diyebileceğimiz bir 35 senenin sonunda boşanma kararı almış olmalarından mütevellit çözüm sürecinin resmen sonuna gelindiğini duyurmak isterim….
-10 saatlik uçuş öncesi-
kocam: boeing ile uçuyoruz yalnız.
ben: ???
kocam: bu aralar basına hayli olayları sızdı, güvenlik kontrolü ve bakımları yapılmıyormuş, düşebiliriz yani.
ben: başka uçakla uçalım?
kocam: oraya başka uçak yok.
ben: niye söyledin bunu şimdi?
kocam: sohbet..
temel hak ve ihtiyaçların “lüks” olduğu, bugünkü sistemin çarklarının sorunsuzca işlemesi için bizlere ezberletilmiş olan ahlaksız bir yalan. gördüğümüz gibi, bu sayede insanın gerekli direnişini daha başlamadan algıda kırma fırsatına sahipler.
toplumsal hayatta çocuklu ve çocuksuz ortam ayrımı zaruri artık, varsayılan bir kural olarak neden zapt edilmeyen çocuklara tahammül bekleniyor herkesten? 40 takla atıyoruz gıkı çıkmayan hayvanlarımızı bir uçuşa dahil etmek için, saatlerce bağıran çocuk çekiyoruz ama her uçakta.
arkadaşlar biz evliyiz, halihazırda hangi tarihlerde uygunum veya nerelere gitmek isterim, uçak yolculuğunda hangi saatleri tercih ederim hepsini biliyor. bu bağlamda olay pek emrivaki olmuyor, zaten seveceğimi bildiği bir çerçeve içerisinde plan yapıyor.
yeni aldığım makyaj malzemelerini önce kocamda deniyorum… bu far bende bu kadar güzel durmadı mesela…
(modelimiz üzerinde kaşlara da deneysel amaçla beyaz baz uygulanmıştır…)
benim hizbullah’a kaybedecek kız çocuklarım, kadınlarım yok. siyasal islama, yozlaşmaya, caniliğe, yolsuzluğa, hırsızlığa, sapıklığa kaybedecek canlarım yok. bir oyum var, yine vereceğim, yine vereceğim.
kimse bileti çocuklara kesmiyor burada zaten, ebeveynlerin sırf çocuk sahibi oldukları için sonsuz hak iddiası tartışılıyor. buna karşı olan bizler de çocuk sahibi olup toplumu terörize edebiliriz gayet, bunu yapmamayı tercih ediyoruz basitçe. boş vakitlerimizde çocuk yemiyoruz.
vallahi sıkıldım. annem türk babam kürt ve bunu dile getirdiğim için tonla hakaret yiyorum. hakaretlerin hepsi türkçü hesaplardan geliyor, yarı türk yarı kürt olmamın rahatsız ettiği tek grup kendileri… varlığım politiktir bunu zaten biliyordum lakin bazen tahammülüm olmuyor…
YAHU diyoruz ki çocuksuz ortamlar olsun, hatta normal ortamlardan 10 KAT pahalı olsun, sizin hayatınıza müdahale eden kimse olmayacak, bizler FAZLA ödeyip bu hizmeti satın alabilelim mesela. buna neden deliriyorsunuz SİZİ NE İLGİLENDİRİYOR?????? çıldırttınız sabahtan beri.
çok ömür harcandı sizin gibilere laf anlatmaya, benimse sizlere ömrümden ayıracak tek bir günüm dahi yok. tarihin çöplüğüne gömülü yaşamaya mecbursunuz… kimsenin umrunda değilsiniz, mikroskobik varlığınızla dünyanın geri kalanı için bir şeyler ifade ettiğinizi sanırsınız ancak.
@garibane1910
biz iskoçya’da yaşıyoruz, aylık kenara attığımız çok küçük miktarlarla yıl sonunda çok güzel tatiller yapabiliyoruz. türkiye’de yaşadığınız için böyle gözükmesini bir nebze anlıyorum; fakat bu coğrafyada görebileceğiniz en normal, en sıradan insan hayatı bu.
ben yakın kız arkadaşımla kocamı aynı evde bırakamayacaksam ne yapayım o arkadaşı ne yapayım o kocayı, hayat mı geçer böyle? güvenemediğim insanın hayatımda işi ne?
türk toplumu umarım düğünümde yaşanmış ahlaksızlığı tez zamanda atlatır ve gündelik yaşantılarında kanıksanmış olan taciz, tecavüz, hırsızlık, cinayet, şiddet, katliam ve yolsuzluk sarmalına güvenlice geri döner…
bana ikimizin yüzüğünü yaptırmış… cameo yüzüklere düşkünlüğümü bildiğinden, benim içinde olduğum bir tane yaptırmış. benim onun için olduğum gibi, sadece bana özel bir yüzük olmasını istemiş. sanıyorum sonsuz tanınmak böyle bir şeymiş…
esprili bir dille trajikomik bir duruma değinmek istedim, cübbeli aşığına çıkardılar adımı… sitenin “nispeten okuyan” kesimi yapıyor bunu üstelik.
hayır, cübbeli’nin gerçekten ilerici olduğunu düşünmüyorum. sitedeki zort kuşağının gericilikte sınırları zorladığına bir vurguydu.
@tbkrdlgl
herkes kendi edebinden, kendi günahından mesul, kimsenin kimseye özür borcu da yok. sizin oydu buydu bilmem neydi diye diye her şeyi örnek alabilen o çarpık ahlakî yapınızı sorgulamak lazım asıl. bizi ilgilendirmez demeyi öğrenemediniz bir türlü, herkes toplumsal figür memlekette
kızımızın adı Siren; bir çuval içinde dereye atılmış, çöp sanılmış, uluyunca fark edilmiş. Gücünü en güçsüz bırakıldığı andan alsın istedik, bu yüzden adını Siren koymaya karar verdik.
hıdırellez 2001, yaş 6…
annem hayallerini çiz demiş, hepimizi deniz halkı yapmışım, deniz kızı - deniz erkeği olarak devam edecekmişiz hayatımıza…
gece aklıma geliyor ki bizim bir de kuşumuz var, kuşumuz suyun altında yaşayamaz diye ağlama krizine giriyorum… biz yaşarız ama?
geçen ay bartu’yu hastaneye kaldırdığımız ve kaybedeceğimi sandığım bir gece geçirdik. bunun üzerine yaşam ve ölüm konseptleriyle zaten kötü olan ilişkim daha da travmatik bir hâle evrildi, yeni yeni toparlanıyorum. bartu’ysa ambulanstaki fotoğrafını whatsapp stickerı yapmış.
biz milletçe seçim sonuçları izlemenin bağımlısı olmuşuz… beş sene önce ingiltere’ye taşındım, evde oturmuş giresun’un bulancak’a bağlı döngeri köyünün muhtarı kim olacak diye ekrana kilitlenmişim... çok başka sevda…
7) Nihayet geçen yıl cesaretimi toplayıp sırf bu şiddet ve işkenceden kurtulmak için dava açtım fakat yine tehdit edilerek bana dayatılan boşanma şartlarını kabul ettim.
Ancak boşanmakla da şiddetten kurtulamadım sevgili hemcinslerim…
ben bir eşantiyon bağımlısıyım, beleşçilik değil mevzu, nedenini tam açıklayamam. mağazalardan alamayacağımız ürünler olmaları ve kendi içinde bir absürtlük barındırmaları beni inanılmaz cezbediyor. ilaç firması kalemleri, içki firması anahtarlıkları, bilmiyorum… çok seviyorum..
geçenlerde birisi yaklaşıp bartu’yu işaret ederek beni rahatsız edip etmediğini sordu, kocam olduğunu söyleyince “kocanız olması sizi rahatsız etmeyeceği anlamına gelmiyor.” dedi… evlilik üzerine ufak bir aydınlanma…
türkiye’nin ilk 5’indeki cağaloğlu anadolu lisesi’ndeki rehberlikçiler, kendilerine açılan gay öğrenciyi müdür yardımcısına söyleyip öğrencinin babasını aratmışlardı “oğlunuz gay” diye.
@avecmua1
bu şahsi bir zevk ya da fikir ayrılıkları üzerine yazılmış bir şey olsaydı haklıydınız, ancak karşıda rehabilite edilmesi mümkün olmayan hastalıklı bir zihniyet var. aramızda dolaştıkları sürece hiçbirimiz güvende değiliz.
it’s happening… birleşik krallık’taki 5. yılımda sokakta bir kedi buldum… o beni buldu daha doğrusu. bir kedi tarafından seçildim. çipi var mı baktıracağım, duruma göre yeni bir aile üyesiyle karşı karşıya olabiliriz. yüreğim ağzımda.
camdan atlayarak ölen bir kadının arkasından “soğumadan” diye koşup tecavüz eden bir askerin olduğu beyaz lale’yi de unutmayalım. ömer seyfettin gerçek bir sapıktır.
university of edinburgh yerleşkesindeyim… ağzım açık etrafa bakıyor, gördüğüm her şeyin fotoğrafını çekmemek için kendimi zor tutuyorum… bu üniversiteyse biz türkiye’de ne okuduk… bilmiyorum…
mekanda bir garson hafiften bana asılınca masadakiler “oğlum bu kız evli” diyip kocamı gösterdi, kocam da “ben onun ne kadar güzel olduğunun zaten farkındayım, garson kardeşim çok haklı” diye cevap verdi… verdiğim en doğru karar sensin be adam…
ülkenin cumhurbaşkanı muhalif şehirleri es geçiyor, 20 milyon kürt nüfuslu ülkede ağırlıklı olarak kürtlerin yaşadığı bölgeyi kapsayan bir depremde kürtçe dil desteği yok, göçmenler çoğunlukta diye hatay tamamen boşverilmiş. en acısı da bir hafta sonra bunları unutacak olmanız.
mehmet ali erbil iğrenç bir insan olduğu için bizim evde çarkıfelek izlemek hep yasaktı. ebeveynlerimin bu müthiş kararına küçükken anlam verememiştim, şimdiyse pek anlamlı….
-
@BiLGiOfficial
’ın bana en güzel hediyesi, bahçede bulup evime aldığım, bir ay boyunca serumlarla beslenen, ağrıdan ayakta uyuyan ve “parazitleri çok ciddi, ciğerleri su dolu, yaşamaz lütfen bağlanma.” dedikleri freya 5,5 yaşında.