Sezai Karakoç hatıralarını okurken, Necip Fazıl benden daha da uzaklaştı.Dergi için 75.000 lira örtülü ödenekten alıp, dergiyi batırıp,50.000 lirasıyla villa inşa etmiş.Sezai Karakoç'u kefil yapıp borçlarını onun boynuna yüklemiş. Ailesinin sattığı ev eşyaları ile ödemiş.
Meryem'e ait olan bu şiire instagramda denk geldim. Hangi mecrada yayınlandı vâfık değilim. Ama Meryem Çoşkunca'yı tebrik ediyorum. Özlediğim sesler duydum bu şiirde.
@SabanAbak
Ben sadece Hatıralar ll. de geçeni yazdım. Ateş yok. Kaynak orada. Kimse put değil hatadan azade değil, biri mitlerinize dokununca endişeleniyorsunuz sizin kabul ettiğiniz şeyleri kabul etmiyoruz sadece, sizi sizden daha çok okuyarak, dezenformasyona da tenezzül etmeden.
Alihan Yücesoy'un yönetmenliğini ve senaristliğini yaptığı kısa filmi Taş, son zamanlarda izlediğim en iyi film. Doğan herkes bir taşla geliyor dünyaya ve büyüdükçe taşı da beraberinde büyüyor ve bir gün Muzaffer bu taşı niçin taşıdığını sorgulamaya karar veriyor.Müthiş bir imge.
Elazığ'ın Palu ilçesinde yıkılan evler var.Çatlayan evlere de halk giremiyor.Bütün ilçe dışarıda. 10 il arasında sayılmayan ama depremden etkilenen bir yer. Kızkardeşim ailesiyle 2 gündür karda kışta dışarıda.23.30 gibi yine 5.6 artçı deprem oldu yine.Aklımız fikrimiz kalmadı.
Dergilerdeki şiirleri tam sayfa paylaşmak emeğe saygısızlıktır. O derginin bir daha çıkması lazım. Bunun için mecburen satılması lazım. Ülkede dergiler zararına çalışır genellikle, bunu bütün dergi emekçileri bilir. Bir tekme daha atılmasın. Saygısızlıktır.
Buzdokuz için yaptığım Boris Groys röportajı Koç Üniversitesi Yayınları dergisi tarafından da yayınlandı.Dergi ülkemizdeki on bin akademisyene mail sistemiyle ulaşmasının yanında pek çok kurum ve kuruluşa ve seçkin kitapçılara dağıtılmaktadır.Bu güzel işbirliği için teşekkürler.
Söz konusu söyleşinin bir kısmı aynı zamanda Koç Üniversitesi Yayınları’nın dijital ve matbu olarak yurt içi ve yurt dışında dağıtımını yaptığı katalogda da yer alacaktır. İlgi ve dikkatleri için
@buzdokuzdergi
olarak Koç Üniversitesi Yayınları’na da teşekkür ederiz.
Millet şairler bir araya gelince ne yapıyor diye merak ediyorsa söyleyeyim. Makarna yapıyor, ve "vampir-köylü" oynuyoruz. Ve gecenin geç saatlerinde herkes bir köşeye yığılıp kalıyor. Sonra kahvaltı yapıp sisteme küfredip, dağılıyoruz.
Bilen bilir bu cihazı, bozkırın ortasındasın, koyun otlatıyorsun ve radyo cızırtıyla bile olsa sana çok uzaktan müzik getiriyor, erivan radyosu, patnos fm, trt türkü ve illegal fm'ler. Vardır bu cihaza yetişenlerin de hatırası.
KAVMİM BENİ AVA ÇAĞIRDI adlı şiirimle ben de Buzdokuz 13'teyim.
"kolumun olduğunu morardığında öğrendim
ve o vakte dek inandırıldım bir kalıp sabun olduğuma"
Müthiş bir dosya ve efsane bir kadroyla tersyüz olacağız gibi duruyor.
🔥🔥🔥🔥
Kendini mükemmel olarak takdim eden her varoluş biçimin arkasında muhteşem karmaşa örüntüleri vardır. Sanatı salt kompozisyonda değil daha çok kaosun ortasında yakalamalıyız. Orası imkan bakımından, ağırlık merkezinin kaydığı ve kütle çekim gücünün olmadığı yer. Yani hürlük.
"Eğer her şey değişiyorsa bu hiçbir şeyin değişmediği anlamına gelir."
"Yeni Üzerine" ve "Akışta" kitaplarıyla tanıdığımız Boris Groys ile yapılmış bir söyleşiyi, Koç Üniversitesi Yayınları'nın yeni kataloğunda okuyabilirsiniz!
Frankfurt Dersleri serisinden, Günter Grass'ın Auschwitz'den Sonra Yazmak konferansı çok çarpıcı. Adorno'unun Auschwitz'de sonra şiir yazılamaz tezine "Adorno'nun buyruğu çürütülecekse ancak yazı yazarak çürütülebilirdi."diyor Grass.Nitekim bunu poetik olarak da temellendiriyor.
Harika işlerle geldi Buzdokuz. Bowling adlı şiirimle
#Buzdokuz23
teyim.
"parmak kırıldığı için sevgili aptallar
acil servis ve eczane yaratıldı
ve sevgili aptallar omuzlarınız çıktı ve yere kapaklandınız
nun, gimel, hay, shin ve dönüyor topaç "
Kasık, cinsel organlar bol bol kullanılarak arada Allah'a sataşıp şiirin sonunda O'ndan mahçup olma gibi haller... Underground ve yaklaşığı gibi şiirlerin kısır döngüsü. Yeni bir şey var mı?
İnsanlara şirin görünüp, feminizm, lgbt+i'yi kullanıp sonra onlara türlü türlü hakaretler eden, ırkçılık ve, body shaming yapan, kürtleri aşağılayan hastalıklı tiplerin bunca zamandır kendini nasıl pazarladığına hayretler içinde kalıyorum. Ama şaşırmıyorum da. Mide bulandırıcı.
8 aydır şiir yayınlamıyordum. Bu vesile ile x-po' nun kurdelasını şiirimle kestik. X-Po ' nun editörü sevgili Emre Söylemez başta olmak üzere Buzdokuz' a teşekkür ederim.
"lime lime" olmuş bir dünyadan herkese selamlar. Ve hâlâ şiir var.
Mermi, bıçak, hançer, kurşun, yumruk bla bla... şiirlerde gül bülbül kadar klişe. Adamların hepsi kafelerde oturuyor maciato içiyor. Binlerce kez ölüp, binlerce kez ödürülüyorlar... Kendilik ya da bilincin eriştiği hülâsa noktaları nakıs.
Hareket Filozofları ve Bir Tepkisiz adlı şiirimle Buzdokuz 17 'deyim.
"kitaba ara verdik, geri döndük tekrar
yok kitap yok, milyonlarca ara var, bu mu kitap"
Son zamanlarda okuduğum en iyi şiir
Hayriye Ünal'ın Buzdokuz 16. sayısındaki "Yokluğum Yaratıldı" adlı şiiri.
Ha bu arada yokluk varlıktan daha çok korkutur. Kanaatimce Ünal'ın 'yokluk'u varlıktan daha da varlık olarak karşımızda.
3, 2, 1, 0. Geri sayım başladı. Kule Dibi' nin konuğu Enis Akın ile Kekeme Şiir, madunun sesi, 80 sonrası şiire retrospektif bir değini ve daha pek çok konu ile başlangıç yaptık. Dün Enis Akın' ın doğum günüydü. Bu vesile ile doğum gününü kutlarız. ✊
Gogo, Didi ve ben; yani Yu- Ko. Üçümüz bir aradayız. Daha ne olsundu. Hele en sevdiğim tiyatro metni Godot' yu Beklerken' nin sahne fotoğrafı bana büyük bir sürpriz oldu. "Absürt Tiyatroyu Şiire Tutmak" yazımla..
@buzdokuzdergi
' dayım.
@SabanAbak
"Siz kimsiniz
Ergen cehaleti"
Siz ve sizin gibilerin hükmü yok bende. Had bildirmekse mesele buyrun bakalım nasıl yapıyorsınuz bu işi görelim. Üslubunca tartışın. Karşınızda o köhne ve teşne nesil yok. Kaynak Sezai beydir, ben sadece aktardım. İşinize bakın.
ölülere gondol
ölülere gondol
çıyansız ilme dilenci yazıldın da tasına şeyh denildi
eşiklerden topladığın buyruklar yok etse de hükmünü
işte bu son basamak sana,otur ve inle
inle ki sesin yaklaşsın çünkü
güneş takvimleriyle dolu bir sesi var peygamberin"
Buzdokuz,2.Sayıdayım 🙋♂️
Benim kitap piyasada yok.
@utkujhannn
bir sahaftan bulmuş.2015'te imzaladığım bir arkadaşım sahafa satmış.Utkucan kitabı almış, bu habere üzülürüm diye söylememiş. Hiç de üzülmedim,put değil,ama dünya dönüyor.Bu vesileyle Utkucan okuyor. Dünya dönmeye devam ediyor hâlâ.
Gündemin, sallapati içeriklerin dışına çıkıp şiire ve şiire ve şiire davet ediyoruz.
Konuşup dertleşiyoruz, düşünüp çıkış yolu arıyoruz. Hep beraber Kule Dibi' nde
@nilay_ozer
' i dinleyelim, bize söyleyecekleri var.
Saat :20: 00💥
@HekimogluJehat
Kule Dibi programımızı
@buzdokuzdergi
' sinin 22. Sayısı' da haber yapan ekibe teşekkür ederiz.
"Edebiyat tarihine kalacak diğer arşivlik projelerden birini de Yusuf Koşal yürütüyor."
Kıymet bilen yaklaşımlarından ötürü kendilerine sevgimizi iletiyor, nice projelere diyoruz.
"Bazen kan satmak isteyen çok insan oluyor," dedi A Fang, "ama hastanede kana ihtiyacı olan hasta sayısı aksi gibi az oluyor. İşte o zaman şef Li ile aranın nasıl olduğuna bakıyor iş, onunla kimin arası iyiyse onun kanı satılıyor.
Sf:14
Yu Hua
Kanını Satan Adam
@JaguarYayinlari
Akşam 20.30 'da Cemed Loma ile Kule Dibi' nde oturup dertleşiyoruz, Darbuka Solo kitabı merkezinde şiir serüvenini, hayatın karanlık tarafında kalanın sesini de anlatacak bize Cemed. Harika bir söyleşi bizi bekliyor. Şimdiden iyi seyirler.
Bu gün sıra Van' daki Akdamar Kilisesi' ndeydi. Kilisenin dış duvarları sosyal hayatın özetini betimleyen şahane kabartmalarla doluydu. Tarihe ışınlanmak tarihi mekanlar sayesinde olur. Ne kadar kıymetli eserlerimiz var.
Yeni dergimiz Buzdokuz ' da
ÇEKİRGE ÇARŞISINDA ZIPLAMALAR SATILIR adlı şiirimle Eylül- Ekim sayısındayım.
.
.
.
önce Hû sonra sekte
sekte kalbim sekte hey!
gömlek büyüdükçe sığınmak ister cebine
Sadece dışı ve manzarası güzel. İçini beğenmedim. Üst kata da çıkarmadılar zaten. Bir kaç kadın birey sıra esnasında birbirine yelloz dedi. Para istediler vermedim. Adım Teo ve Siyasal-hristiyancıyım dedim. İşe yarıyormuş.
İbnü'l Arabî, bilginin gerçekte büyük bir perde olduğunu açıklar fakat bilgi, kalpleri cehaletten perdeleyen ve böylece kalpleri koruyan bir perdedir.
Sf:30
Pelin Batu ile yapmış olduğumuz söyleşi ektedir. Şiirin sac ayakları olan mitoloji, resim, tarih, felsefe ve daha pek çok disiplin etrafında örgülediğimiz harika bir muhabbet ve arşiv oldu.
@kuledibisanat
Özgün konuk ve konularla tam hız devam ediyor.
Enis Akın'ın Natama 37'de "Şiirde Yeni Hâlâ Mümkün mü?" yazısı çok önemli. Korku kavramının poetik yaratımdaki başat rolüne değiniyor. Bu yazı Paul Virilo'nun "Fear and Art" kitabıyla da okunanilir. Gençleri ıskalamadan "yeni" kavramı üzerinden haklarını teslim etmiş.