Almanya’da ekmek 2 Euro, bizde ekmeği 30 liraya almıyoruz. Ama bu ne anlama gelir?
Almanya’da ortalama ev kirası 1000 Euro bizde ise aynı ev 3000 TL. Peki biz 5 kat daha ucuza mı kiralıyoruz.
Aslında bu tartışmanın basit bir çözümü var.
Gelin bu hesaba biraz yakından bakalım.
Memleketin yeni ideolojisi "halsizm" :)
Kime sorsan halsizim diyor.
Kesif bir yorgunluk var.
din yorgunluğu, seçim yorgunluğu, modernleşme yorgunluğu, metal yorgunluğu, sınav yorgunluğu...
liste uzayıp gidiyor.
Her alanda küçük kavgaları aşıp umudu tazeleyecek işler yapmalıyız.
Sosyolojiye Giriş derslerinde öğrencilere şunu söylüyorum:
"Sosyal gerçeklik serttir. Ona bağırırsanız size cevap vermez ve duyduğunuz sadece kendi sesinizin yankısı olur."
Sosyal gerçekliği anlamazsanız sizi çarpar.
İnsanların sosyolojik realite dedikleri budur!
Türk akademisinin, siyasetinin, ekonomisinin özeti tam olarak şöyle:
Bir işi yapmıyanlar o işin yapılmamasından yakınıyor.
İşi yapanlar sorunlarla boğuşurken işi yapmayanlar durum tespiti yapmanın üstünlüğü ile istedikleri gibi akıl verip, burun kıvırıyor.
Durum bu!
Geçen bir dostum aradı:
- Hocam yazının ilk cümlesini yazamıyorum. Ne yapayım?
- O zaman ikinci cümleden başla!
beş gün sonra:
- Hocam yazı bitti. İlk cümleye ihtiyaç yokmuş.
Bir hocanın dersine verdiği değer, sınavı önemsizleştirmesinden geçer.
Sınavın zor veya karmaşık olmasıyla ders değerlenmez sadece sınav odaklı hale gelir. Bu da çoğu kez öğrenmeyi azaltır.
Şiddet sorununu meslekler etrafında tartıştığımızda tekilleşiyor.
Halbuki sorun tekil değil genel.
Türkiye'de sistemsel ve kurumsal düzensizlikler şiddeti davet ediyor.
Evde, okulda, hastanede, adliyede bireyler arası şiddetin kaynağı kurumsal düzenleme sorunları.
Yorgunluk toplumundan bahsediyor bazı sosyologlar
Dinlendikçe artan ümitisizliğin beslediği bulaşıcı bir yorgunluk bu
Bu yorgunluğu ümitle aşkla çalışarak üreterek yeneriz
Akif'in dediği gibi:
Allah'a dayan sa'ye sarıl hikmete râm ol
Yol varsa budur bilmiyorum başka çıkar yol
İbn Haldun diyor ki!
“Farklı halkların yaşadığı ve nüfusu artan yerlerin
1. ahalisinin ahvali genişler
2. malları ve şehirleri çoğalır
3. devletleri güçlenir ve memleketleri büyür
4. toplumları mükemmelleşir.
Bütün bunların sebebi emeğin bolluğudur. Emek servetin kaynağıdır."
Şu anda fırınların önündeki sıra ve karmaşa sürecin yönetimine neden ehil sosyal bilimcilerin katılması gerektiğini açık bir şekilde gösteriyor.
Söyleyeceklerim bu kadar!
Ülkeler arasındaki geliri ve fiyatları karşılaştırmak için geliştirilmiş satın alma gücü paritesi (PPP) isimli bir dönüştürme aracı var.
Gelin satın alma gücü paritesine daha yakından bakalım
Aynı zamanda 8.536 dolar kişi başı GSYİH’ye sahip olan Türkler, 46.208 dolar kişi başı GSYİH’ye sahip olan Almanların 5,5 katı daha az gelir elde etmiyorlar. Bu oran aslında 1,8.
2016 yılında Oxford University Press tarafından basılan Debates on Civilization in the Muslim World isimli kitabım Türkçeye çevrildi ve Albaraka Yayınları tarafından yayınlandı.
Müslüman Dünyada Medeniyet Tartışmaları raflardaki yerini aldı!
Berlinliler 500 Gr Ekmeği 2020 yılında yaklaşık 1,5 uluslararası dolara alıyorken Ankaralılar bu ekmeğe yaklaşık 0,94 uluslararası dolar ödüyor.
Berlin’de ekmek fiyatı aslında Ankara’nın 1,6 katı.
Benzer şekilde baktığımızda Ankara’da ekmek Paris ve Roma ile aynı fiyatta
Şimdi beş ülke seçelim ve 2020 yılı için bu ülkelerin gelirini, bir mal ve bir de hizmetin fiyatını karşılaştıralım
Önce ülkelerin satın alma gücü paritesine (PPP) katsayılarına bakalım:
Almanya0,74
Fransa0,73
B.Britanya0,69
İtalya0,66
Türkiye2,19
Yıl 1985.
Dünyaca ünlü fizikçi Abdüs Selam ülkenizde bilim adamı yetiştirmeden teknoloji transfre etmeye çalışıyorsunuz bu olmaz diyor.
Dünya çapında kendini kabul ettirmiş ilim adamınız yoksa ekonomik ve teknik gelişme olmaz diyor.
Şimdi bu bilgiler eşliğinde PPP kullanılarak ülkelerin para birimlerinin uluslararası para birimine (uluslararası dolar) nasıl dönüştürüldüğünü görelim.
OECD her yıl ülkeler için satın alma gücü paritesini hesaplıyor.
PPP endeksine şuradan ulaşılabilir.
Berlin’de Ortalama 100 m2 Ev Kirası 2020 yılında 1.250 $ yani 921 uluslararası dolar (PPP).
Ankara’da ise bu eve 126 $ yani 277 uluslararası dolar (PPP) ödeniyor.
Berlin’de ortalama ev kiraları aslında Ankara’nın 3,3 katı. Roma'da bu oran 1,9, Paris'te 2,7 ve Londra'da ise 5,7
Şimdi bir ev kiralarına bakalım.
Burada da ülkelerin başkentlerini hesaba alalım.
Bu şehirlerdeki ortalama 2020 yılında 100 m2 Ev Kirası şöyle:
Berlin 1.250 US$
Paris 1.030 US$
Londra 2.300 US$
Roma 800 US$
Ankara 126 US$
Şehir Üniversitesi'ne yapılanlar ülkemizde hukukun zeminini daha fazla sorgulanır hale getiriyor.
Geleceğe odaklanmak ve sorunları çözmek için yarışmak varken bu şekilde "gücün kötüye kullanılması" umutsuz bir ortam oluşturuyor.
Yol yakınken akla ve hukuka dönülmesi lazım.
Bu veriler bize uluslararası karşılaştırma yaparken aslında daha dikkatli bakmamız gerektiğini gösteriyor.
2020 fiyatlarıyla 1,5 Euro’ya ekmek alan Almanlar aslında buradakilerin 5 katı fiyata ekmek almıyorlar.
Bu yıl Weber'in ölümünün 100. Yılı
Bu yıl Weberle ilgili çok sayıda uluslararası yayın projesi olacak.
Bunlardan biri de Oxford Handbook of Max Weber
Ben de bu kitaba "The Weberian City, Civil Society and Turkish Social Thought" başlıklı bir bölümle katkı verdim.
Şimdi bu ülkelerin Kişi Başı Yurtiçi Hasılasını karşılaştıralım.
Her bir ülkede kişi başı GSYİH 2020 yılında US$ ve PPP olarak şöyle
Almanya46.208 >>34.049
Fransa39.030 >> 28.330
Britanya41.125 >> 28.278
İtalya31.714 >> 21.010
Türkiye8.536 >> 18.717
Gelin şimdi de ekmek hesabına bakalım
Burada ülkelerin başkentlerini hesaba alalım.
500 Gr Ekmeğin Ortalama Fiyatı 2020 yılında şöyle:
Berlin1,5 €
Paris2 €
Londra1 £
Roma1,3 €
Ankara3 TL
PPP ülkeler arasındaki fiyat ve gelir seviyelerini karşılaştırmak için ulusal para birimlerini uluslararası bir para birimine dönüştürme aracıdır.
Tüm harcamaların bir temsili olan mal ve hizmet sepeti fiyatlandırılarak bir dönüşüm oluşturulur.
Görüldüğü gibi ilk hesapta Almanya’da kişi başı GSYİH Türkiye’nin 5,4 katı iken PPP’ye göre baktığımızda bu oran 1,8’e düşüyor.
Yani satın alma gücüne göre Almanya’dakiler Türkiye’dekilerin yaklaşık iki katı GSYİH'ye sahip.
Eğitim online olarak verilmeye başlanmışken öğrencilerin internet kota problemi var.
Zor günlerden geçiyoruz, internet operatörlerinin kolaylık sağlaması ve
#e
ğitimiçininternet'e destek vermesi lazım
@VodafoneTR
@TurkcellHizmet
@TurkTelekom
105 milyon dolarla ne yapardınız?
2017-2019 yılları arasında Müslümanlar ve İslam hakkında yanlış bilgi ve komplo teorileri yaymak için 26 İslamofobi Ağı grubuna bu kadar para akıtıldı.
CAIR'in güncel raporuna şuradan erişebilirsiniz.
Meslekler ve eşitsizlik çalışan biri olarak söylüyorum:
Ücretli öğretmenlere uygulanan anlamsız bir ayrımcılıktır.
Neredeyse aynı işi yapıp meslektaşının üçte biri gelir elde eden; güvencesiz bir çalışma biçimi ne devlete ne de öğretmenliğe asla yakışmıyor!
@ziyaselcuk
Ne mutlu taşınacak suyu kırılacak odunu olanlara
Selam olsun yolda yoldaş, yarene dost olanlara
ve dahi
aşk ile işini yapanlara
başkasına faydalı olanlara
ve
insanca kalanlara...
Buradan ilk defa ilan ediyorum:
Ocak'ta Türkiye'nin toplumsal yapısına dair çok önemli bir araştırmayı sizlerle paylaşacağız.
Bu sefer de daha önce hiç yapılmamış bir araştırma olacak.
İzlemeye devam....
Postkolonyal Teori dersi final sorusu şöyle idi:
"Sezai Karakoç'un Ötesini Söylemeyeceğim şiirini postkolonyal teorilere referansla özgürleşme ve öznelik açısından değerlendiriniz"
Öyle güzel cevaplar geldi ki, gözlerim yaşararak okudum
İzin alarak birkaç tanesini paylaşacağım
Milli Eğitim Bakanlığı son bir yılda öğretmenlerin gelişimi için bir seferberlik başlattı.
Arife Gümüş bu önemli çalışmaları analiz edip başka ne yapılabilir sorusunu soruyor.
Buyrun okuyalım tekrar düşünelim.
Öğretmenlerin Gelişimi İçin Daha Ne Yapabiliriz?
✍️🏼 Arife Gümüş Sarı (
@gumusarife
)
“Hizmet öncesi dönemde mesleki aidiyeti en yüksek mesleklerden olan öğretmenliğin, hizmet içi dönemde monotonlaşıp kaybolan heyecan ve aidiyetini iyi anlamak gerek.”
Gördüğüm kadarıyla
İnsanlarda çaresizlik mefhumu ortadan kalkmış; her şeye hemen çare bulunabileceğini ve bütün zorluklarla başa çıkılabileceğini düşünüyorlar.
Bunu da elbette devletten bekliyorlar.
Acziyet diye bir şey var, duydunuz mu?
İnsan her şeye muktedir değil bilesiniz!
Bizde sosyologlar -istisnalar hariç- "maç spikerliği" yaptılar.
Olanı olduktan sonra anlattılar.
Şimdi bize bu yetmez. Olandan hareketle olacakları konuşmamız lazım.
Sosyoloji topluma ve karar alıcılara yol, ufuk ve harita sunmalı.
işte bu sebeple
#hayati
çinsosyloji
Şule Yüksel Şenler ile uzunca bir sözlü tarih görüşmesi yapmıştık.
Sesinin titrediği bazen de ağladığı zamanlar hapse düştüğü baskı gördüğü zamanlar değildi. Daha çok yoldaş diye bellediklerinin umarsızlığı ve duyarsızlığını anlatırken ağlamaklı olmuştu.
Allah rahmet eylesin.
Değerli mütefekkir Şule Yüksel Şenler Hanımefendi vefat etti. Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
Kendisiyle hayatını ve yazarlık tecrübesini konuştuğumuz sözlü tarih görüşmesini izlemek için:
Alman Sosyolog Max Weber bundan 100 sene önce 14 Haziran günü 56 yaşında Avrupa’yı kasıp kavuran İspanyol gribinden öldü.
Weber’in fikri mirasını farklı bir bakışla ele alan bir yazı yazdım.
"Yüz Yıl Sonra Max Weber: Sosyologun Partizan Olarak Portresi"
Beş yıldır üzerinde çalıştığım Değişim Sosyolojisi kitabı yakında çıkıyor.
Değişimin anlaşılması toplumun işleyişini çözümlemek ve sorunlarına çare bulmak bakımından zorunludur.
Toplumdaki değişimleri anlamaya katkı olması dileğiyle...
Sosyal bilimcilerin Başakşehir parkuru :)
Nitel araştırma böyle bir şey değil.
Araştırma mide ile yapılmıyor zihinle yapılıyor.
Bu paylaşım aslında işkembeden sallamanın bir itirafı olmuş.
Seçim sonuçlarına göre toplum denge ve yenilenme istiyor.
Aktörlerin hiçbirinin dengeyi bozacak gücü yok.
Seçim iktidarı sarsmadı ve muhalefeti sorumluluğa ortak etti.
Hükümet artık ekonomiye odaklanacaktır.
Bu dönem liberalleşme ve küresel entegrasyon dönemi olacağa benziyor.
KamuoyunaAçıklama
1.
24 Şubat 2021 tarihinde takma isimli sahte bir hesaptan hakkımda ortaya atılan Bir Başka Hayata Karşı isimli kitabın editöryal giriş yazısı ile ilgili intihal iddiaları asılsız, temelsiz ve ciddiyetsizdir.
Masalda yolculuğa çıkan kahramana bilge tavsiyesi
"Yolda bir kapıya denk geleceksin.
İki tarafında bir aslan ve bir at olacak.
Aslanın önünde ot, atın önünde et vardır.
Onların yerini değiştirirsen kapı açılır. "
Ey yolcu!
Zulmü kaldırıp, adaleti tesis et ki kapılar açılsın.
7 yaşındaki kızım Esma bayramda Suriyeli çocuklara mektup yazmış.
Halası da Arapça'ya çevirmiş. Benden de iletmemi istedi.
Keşke çocukların masumiyetiyle bakabilsek dünyaya.
Taze çıktı!
Alexis de Tocqueville: Modern Çağın Çelişkileri Karşısında Bir Düşünür
Ketebe Yayınları, 2019
Ketebe Eleştirel Bir Giriş dizisinin ikinci kitabı olarak çıkan bu çalışmada Tocqueville'i eleştirel bir biçimde ele alıp modern sosyal teorideki yerini sorguluyorum.
6 yıldır üzerinde çalıştığımız "Kamusallaşan İslam" çıktı.
1960-80 arası toplumsal siyasal iktisadi ve kültürel gelişmeleri görseller üzerinden okuyan kapsamlı ve analitik bir çalışma oldu
Döneme yeni bir bakış sunan bu kitabı çok seveceksiniz.
❗️ÇIKTI!
📚Lütfi Sunar’ın editörlüğünde uzun soluklu bir çalışmanın sonucunda hazırlanan “Kamusallaşan İslam” adlı kitabımız yayınlandı!
İslamcı Dergiler Projesi’nin çıktılarından biri olan eser, 1960-80 arası dönemin hikayesini görseller üzerinden anlatıyor.
Salgında toplumsal yapı testten geçiyor
Gündelik rutin ve hayatın akışkanlığı bozulunca akışa bağlı sosyal statik sarsılıyor.
İnsanları asıl kaygılandıran husus her şeyi kontrol ettikleri duygusunun boşa çıkmış olması.
Zira kontrol fikrini boşa çıkaran bir görünmezlik var!
Ne güzel demiş şair:
"Bir zamanlar meydan okumak isterdim.
Kaç meydanını okudum da bu hayatın.
Yalnızca iki harfini öğrendim:
A
H!"
"Nergis kokulu cehalet" bu olsa gerek
Herkesin her şeyi bildiği ama bilmiyormuş gibi yaptığı garip bir zamandayız.
"Odanın ortasındaki fili görmemek" diye bir tabir var.
Bu kocaman fil her hareket ettiğinde duvarları yıkıp etrafı telef ediyor.
Pencereden dışarı bakarak kurulabilecek cümleler bitti.
Sanki yıllarca dondurucuya konulmuş da şimdi çıkarılmış gibi.
İlk günkü gibi taptaze ve travmatik.
28 Şubat’ın ete kemiğe bürünmüş hali.
Hiç mi ilerleme kaydetmez insan.
Hiç mi vicdanında küçük bir sızı olmaz.
Ve maalesef diplomamda imzası var.
YTB tarafından yayımlanan Müslüman Dünya'da Çağdaş Düşünce'de dört ülkedeki fikri yaşamı ele aldık.
Temel kaygımız düşüncenin temel dinamiklerini anlamak oldu.
Çağdaş düşünceyi salt bir tepki veya bir taklit olarak değil özgün ve bağımsız bir karakter içinde ele aldık.
“Muktedirlerin uykusu” diye bir şey var!
Muktedirler genellikle sorunları görmek istemezler.
Bu bir tür uyku güvenliğidir (Başka türlü de uyunmaz zaten).
Uyku ne kadar ağırsa iktidar da o kadar tatlı olur.
Ama zamanla acı gerçekler kendisini dayatıp uykuyu bozar.
+
Albaraka Yayınları benim de delaletimle sosyolog Mohammed A. Bamyeh’in iki kitabını tercüme etti.
- Bir Düzen Olarak Anarşi
- İslam’ın Yaşam Dünyaları
Bu kitaplar müslüman toplumlara dair yeni ve farklı bir sosyolojik tahayyül öneriyor.
Konuyla ilgilenen herkese tavsiye ederim
Bir Değerlendirme Raporu (Response Paper) Nasıl Yazılır?
Derslerde sıklıkla bir kitap, makale veya film hakkında öğrencilerin tepkisini/değerlendirmesini kaydeden yazılar yazması istenir.
Peki bu raporları nasıl yazmak gerekir?
Sizin için hazırladım:
Bu twitter çok eğlenceli bir yer!
Birisi Max Weber adına hesap açıyor sonra sizi takibe alıyor.
Ekranda bir uyarı
"Max Weber seni takibe başladı."
Aman Allah'ım!
Hep beklediğim haberdi.
"Jetonla çalışan yöneticiler"
Böyle bir tanım geliştirdim.
Türkiye'de yöneticilerin önemli bir kısmı yukarıdan gelen yazıya cevap vermeyi yöneticilik zannediyor.
Halbuki yönetici ilgili birimin ve kurumun hedef ve vizyonu doğrultusunda gelişmesini sağlamakla mükelleftir.
Birşeyleri aşacak kişiler birşeyleri aşın çağrısına ihtiyaç duymaz.
Birşeyleri değiştirmek için davet gerekmez.
Yol yürümek içindir dağ aşılmak için.
Bir Afrika atasözü der ki: "konuşabiliyorsan şarkı da söyleyebilirsin"
Hayatımda duyduğum en kötü iki aldatmaca
1. "Türk futbolu en kötü döneminden geçiyor!"
Geçmiyor! Orada duruyor.
2. "Türkiye'de siyaset çok bozuldu!"
Bozulması için bir zamanlar bozuk olmaması lazım. Öyle bir zaman hiç olmadı.
Allah Rahmet Eylesin
Derinliği olan cesur bir düşünürü kaybettik
Teoman Hoca, karşısındaki kim olursa olsun hep saygılı ve özenli idi; fikir namusunun mücessem haliydi.
Zamanında canlılar felsefesi alanında pozitivizmin katı bakışını kıran çalışmalar yaptı.
Mekanı cennet olsun
Orta sınıf annelere tavsiyem şudur:
Çocuklarınızın eğitim yoluyla sınıf atlama ihtimali çok düşük onları rahat bırakın.
Bari çocukluklarını yaşasınlar.
İbn Bâcce ilginç bir adam!
Sanki modern toplumun statü analizini yapmış.
İbn Bâcce’ye göre erdemsiz bir toplum mutluluk arayışı, insanın hayvani taraflarının üzerine inşa edilmiştir.
Ona göre erdemli toplumdan uzaklaşıldıkça yargıçlar ve doktorların statüsü artar.
Türkiye'de bir "kutuplaşma endüstrisi" var.
Halbuki toplumun değerler bakımından iki kutba ayrıldığı ispatlanmamış bir varsayımdır.
Bazı analistler siyasal (hatta siyasetçi) kutuplaşmayı toplumsal kutuplaşma zannediyor. Ayrıca farklılaşma ile kutuplaşmayı da karıştırıyorlar.
Büyük Gün Yarın!
6 yıllık emeğin neticelerini 20 Nisan 2018'de kamuoyu ile paylaşacağız.
Temel bir başvuru kaynağı olarak tasarlanan 'yi açacağız.
Geliştirilen katalog, dijital arşiv, sözlü tarih mülakatları ve kitaplarımız görücüye çıkacak
Herkesi bekleriz
Türkiye'de devlet veri paylaşmayınca spekülasyonun önünü açıyor. Bu hemen hemen her alanda böyle.
Yıllardır göç verileri doğru dürüst paylaşılmadığı için şimdi her türlü spekülasyon alıcı buluyor.
Salgın sürecinde de bunu yaşadık.
Bilgilendirmede şeffaflık en iyi yönetim modeli
Kitaplar Çıktı!
- Değişim Sosyolojisi
- Sosyal Tabakalaşma
- Türkiye'de Toplumsal Tabakalaşma ve Eşitsizlik (2 Cilt, Genişletilmiş 2. Baskı)
Nobel'in sitesinden () ve TÜYAP Fuarında Nobel Standından temin edilebilir.
İbn Haldun diyor ki!
"İnsanlar zafer kazananların zaferinin, inançlarından, alışkanlıklarından, yaşama tarzından ileri geldiğini zannettiği için onlara uyar ve benzemeye çalışırlar."
Demek ki o zaman da insanlar nedenler ile sonuçları karıştırıp idealist analizler yapıyormuş
Faydalı Bir Hakem Raporu Nasıl Yazılır?
Akademisyenler sık sık makalelere, tezlere, kitaplara projelere hakemlik yaparlar. Peki bu raporların daha faydalı olması için ne gerekir?
Faydalı hakem raporları için bir hakem raporu yazma rehberi oluşturdum.
Ankara'nın sorunu bence bir iyilik yapıp atılacak bir denizinin olmaması :)
Bu sebeple olsa gerek bütün iyiliklerin karşılığı halıktan değil balıktan bekleniyor.
Büyük bir hayalin daha gerçekleşme zamanı :)
Bir çok alana ait veriyi, grafiği ve bunların analizini sunan platformunu ve "Toplumun Görünümü" raporunu kamuoyu ile paylaşacağız.
🗓️29 Mart Salı 18:00
📍Mercure Hotel Altunizade
Ketebe'de editörlüğünü üstlendiğim iki diziden 3 yeni kitap çıktı.
Temel bir mesele dizisinde
Ömer Türker'in Ahlak
Fatih Yaman'ın Göç ve Toplum kitapları ile
Eleştirel Bir Giriş dizisinde
Abdülkadir Macit'in Hamidullah kitabı çıktı!
Cemil Meriç “daha bir asır Türkiye’de Saint-Simon yazacak çıkmaz” diyeli 53 yıl oldu.
Hakikaten halen daha Saint Simon hakkında yazan çıkmadı!
Sen de çalıştığın konuyu bir daha kimse bu konuda yazmayacak diye düşünerek çalış.
Öyle bir çalış ki elli yıl sonra da okunabilsin.
Editörlüğünü üstlendiğim Eleştirel Bir Giriş dizisinin ilk kitabı çıktı!
Bu dizide önemli modern düşünürleri eleştirel bir biçimde ele alan incelemeler yer alacak.
A. Mesut Küçükkalay'ın kaleminden Adam Smith ile başladık.
Peşinden Tocqueville gelecek
@ketebe
@kilicarslan_is
Bakın ne diyeceğim!
Ülke olarak veriyi pek sevmiyoruz maalesef.
Kamu veri tutma hususunda sorunlu
Tutulan verileri kullanıma açma sorunu var
Veriye dayalı analiz ve politika belirleme hak getire.
Halbuki her gün bu çağın veriye dayalı bir bilgi çağı olduğunu görüyoruz.
"Akıllı prens yerine getirilemeyecek emirler vermez" diyor Machievelli.
Salgın sürecinde gördüğümüz kural koyma ama uygulayamama durumu bana bu sözü hatırlattı.
Sosyolojik bir ilke!
Bir soruna müdahale ederken önce sorunun düzeyi tespit edilmeli.
Sorun hangi düzeyde ise müdahale de o düzeyde olmalı.
Sistem sorunları aktörleri değiştirerek çözülmez.
Türkiye'de genellikle aktörlere odaklanılıyor. Sistemler ve kurumları ihmal etmemeli.
ÜAK'ın Sosyal Bilimlerde Etik Kurul uygulamasını aşırı genişletmesi akademisyenleri saha ve veriye dayalı araştırmalardan daha az emek gerektiren literatür temelli inceleme yazılarına yönlendiriyor.
Kanaatimce sosyal bilimlerde şu türden araştırmalara etik kurul belgesi gerekmez
Yeni yılın güzel bir haberi: Prof. Dr. Mahmut Hakkı Akın bölümümüzün akademik kadrosuna katılmıştır. Kendisine ve üniversitemize hayırlı olmasını dileriz.
Çok kritik bir mevzuda derinlikli bir çalışma.
Son yıllarda yapılmış nitelikli çalışmalardan biri.
en kısa sürede yayınlanıp okunabilir hale gelmesini temenni ediyorum
Utanma duygusunun 80’lerden itibaren geçirdiği toplumsal dönüşümün duygu sosyolojisi açısından tahlili..
Eşim Merve Betül, yılların emeğini bugün doktora tezini savunarak taçlandırdı.
Tebrik ediyorum!
Sevinçliyiz :)