Şu kritik durumda boykot lafları etmek kimin işine yarar, iyi düşünmek gerekir. Eleştirisi olan (benim de var) bunları 28'inden sonrasına saklasın. Bugün her olumsuz tavır iktidarın işine yarar.
Dün bir programda bir gazeteciye "ahlaksız" diye saldırma fütursuzluğunu gösteren Ethem Sancağı 1977 yılından beri tanırım. O zamanlar, ezik, doğulu bir gençti. Demek iktidar yalnız yozlaştırmıyor, aynı zamanda küstahlaştırıyor da.
Dün gece HalkTV'de Ukrayna konusunda İsmail Saymaz'ı dinledim. Rusya yanlısı argümanları teker teker çürüttü. Aklın ve vicdanın sesiydi. Helal olsun.
@ismailsaymaz
Bizim solun durumu iflas etmiş bir dükkân sahibinin elde kalmış son malları satmaya çalışmasına benziyor. Müşteri içeri girer, "sizde sosyalizm var mı?" diye sorar. Dükkân sahibi, "elde bu kaldı" diyerek "Putin"i uzatır.
Can Atalay'a karşı açık hukuksal ihlal, Meclis'teki muhalefet partileri tarafından MECLİS BOYKOTU ile protesto edilmelidir. Bu rezalete sessiz kalınamaz, ey muhalefet partileri!
Muharrem İnce’ye yüzde 58; HDP’ye yüzde 51 oy vererek CHP-HDP ittifakını bu kadar bilinçli uygulayan başka il yok. Öte yandan, batı illerinde CHP’li seçmenin HDP’ye verdiği ittifak desteği gerçekten hayranlık uyandırıcı bir bilincin göstergesi.
"Stalin, tüm Rus çarlarının toplamından daha fazla devrimci infaz etmiştir. " (Aleksadr Orlov, The Secret History of Stalin's Crime, Jarrolds Publishers, 1954, s. 304)
Milliyetçi ya da ulusalcı sendromlar göstermenin yaş sınırı 14-15'tir. Çocuk bu yaştan sonra da hâlâ benzeri tepkiler veriyorsa bir zekâ sorunu olup olmadığı ciddi bir şekilde araştırılmalıdır.
DP'nin yanındaki kişi, VP genel başkan yardımcısı Hasan Korkmazcan, Meclis'te Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ın idamına oy verenlerden biridir.
Emma Goldman'a atfedilen, "seçimle bir şeyler değişecek olsaydı yasaklanırdı" mealinde bir söz dolaşıp duruyor ortalıkta. Goldman bunu ne zaman, nerede söylemiş, belli değil. Söylemişse de yanlış. Son olarak Ayşe Hür, 2. turda oy vermemek için devreye sokmuş.
İYİ Parti'yi geliştiren tek şey, MHP'den farklı olarak saray iktidarına karşı çıkmasıydı. Bugün bu mücadeleden vazgeçti. Bundan sonra hızla bayır aşağı gidecektir.
Euro ve Dolarla geçinenlerin oylarıyla Türkiye'de kıt kanaat yaşayan insanların kaderini belirlemesi haksızlık. Ülke dışından oy kullanma uygulamasına son verilmeli.
Aydın Doğan (1947-2021)
Unutulmayacak bir yayın emekçisini kaybettik. Tüm olumsuz koşullara rağmen yayıncılıkta, dergicilikte uzun yıllar diretti. Yaba Yayınları onunla var olmuştu.
Panço'yu kaybettik. Daha çocukken Kınalıada'ya terk edildi. Hiç moralini bozmadı. Koşullara uyum sağladı. Köpek, kedi ve insanlarla dost oldu. Kış günlerinde gece konuk kalacağı evi kendi seçerdi. Muhtar adayımızdı. Koca yürek.
Çar bile Stalin'den iyiydi. Devrimciler onun iktidarı altında sadece sürgüne gönderilirdi, Stalin dönemindeki gibi ölüme değil. Üstelik Çarlık hapishanelerinden devrimciler şerefleriyle çıkabildi. Stalin ise devrimcileri öldürdüğü gibi şereflerini de lekeledi.
Doğu Perinçek, kısmen yanlış hatırladığı, kısmen de, kendi zamanından böbürlenmelerine karşı çıkacak az insan kaldığı için savaş ve gençlik yıllarıyla ilgili bol palavra sıkan ihtiyarlara benzemektedir giderek.
Toplumsal mücadele ve muhalefet neredeyse biz de orada olacağız. AKP'nin seçimde (hilelerle birlikte) üstün çıkmasını fırsat bilenlerin oy yoluyla da mücadeleyi küçümseyen argümanlarına kulak asmayalım. Otokrasiye karşı yeni bir güçle mücadeleye devam.
Bu başarı, CHPli, HDPli, İyipli, SPli, DSPli, DPli, ÖDPli, Emepli, bir kısım TKPli ve adaletsizliğe tepki gösteren bir kısım AKPli ve MHPli ve hiçbir partiye mensup olmayıp özgürlük için oy kullanan farklı görüşlerden ağırlıklı olarak sol eğilimli seçmen sayesinde kazanılmıştır.
Genç bir kadının ölümüyle sonuçlanan HDP il binasına yapılan saldırı, TV kanallarında hâlâ "HDP binasındaki saldırı" diye veriliyor. Tek bir merkezden düzenlenmiş kasıtlı bir ifade bu. "HDP binasında" değil, "HDP binasına" saldırı var. Bir harf ne kadar çok şeyi değiştiriyor.
VP başkanı Doğu Perinçek, yazdığı parti raporu taslağında, beni "bilimsel sosyalizmi ve öncü partiyi reddetmek"le taltif etmiş. Çok iyi yapmışım, yoksa bugün ben de bir nasyonal-sosyalist "öncü" partinin aparatı olacaktım.
Kınalıada'daki kızımız Marika, yılbaşında atılan havai fişeklerden kaçarken karnına demir girmesi sonucu ciddi şekilde yaralandı. Şu anda hastanede. Lütfen üç beş demeden şuraya desteklerinizi bekliyoruz, Empati...
Kim zorla silah altına alınıyorsa elbette karşıyız ama "PKK'nin dağa çıkardığı çocuklar" sorununun HDP'nin belediye başkanlarının görevden alınıp yerlerine kayyum atanmasından hemen sonra HDP binasının önünde gündeme getirilmesi tuhaf değil mi?
Arkadaşları arasında, "devrimin hamalı" diye anılan, Pencere Yayınları'nın yönetmeni Muzo'yu (Muzaffer Erdoğdu) kaybettik. Bugün saat 16.30'da, Kartal Cem Evi'nde tören yapılacak. Memleketi Tokat'ta toprağa verilecek.
İyi Parti eğer kendi adayını çıkarırsa (ki, Cumhur ittifakına katılması imkânsızdır) oylarını millet ittifakı cephesinden değil, Cumhur ittiakının merkez-sağa açık, tereddüt içindeki seçmeninden alacaktır. Bu durumda üzülmesi gereken Tayyip-Bahçeli cephesi.
Merdan Yanardağ'ın Birgün'deki "Solun HDP'yle imtihanı" yazısı beni YSP'ye;
Pervin Buldan'ın Yoğurtçu Park konuşması ise TİP'e vermeye ikna etti.
Ne olacak şimdi?
Sürekli devrim gibi sürekli mücadele de yanlıştır. Verilen her mücadelenin ardından dinlenmek zorunludur. Yüksek atlama sporcusu da performansın sonunda dinlenir. Soluklanalım hele bir. Otokrasiye karşı yeni bir atılım için gerekli bu.
Nasıl bu dünyaya karalı, soğuk bir gün (6 Aralık 2011) geldiyse, çok sıcak bir yaz günü terk edip gitti (19 Temmuz 2024). Güle güle akıllı, cesur kız. Eminim artık huzur içindesindir. Seni çok özleyeceğiz.
Nihat Genç ve Mustafa Önsel'in, genç gazeteci Ece Sevim Öztürk'e, Odatv kanalıyla yaptıkları saldırı, suçlama ve ihbarcılık üzerine, "Çürük Tahta Çivi Tutmaz" başlıklı ihbarcılık üzerine yazdığım yazıyı güncellemek gereği duydum.
1974 yılında ilk yayınlandığında, bizlerin, Erdal Öz'ün Yaralısın romanına neden burun kıvırdığımızı, 47 yıl sonra yeniden okuduğumda anladım. Çünkü bu roman, işkenceye karşı direnen "örgüt adamı"nı yüceltmiyor, işkence karşısındaki bireyi bütün insani yönleriyle anlatıyordu.
ilk direniş belirtisinde, kişi baskı altına alınır, para cezasına çarptırılır, hor görülür, tedirgin edilir, takip edilir, apar topar alınıp götürülür, dövülür, boğularak idam edilir, hapse atılır, vurulur... Hükümet işte budur. (Proudhon)
şimdi en önemli nokta AKP karşıtı cephenin bölünmemesidir. CHP boykot derse hep birlikte boykota, CHP yeniden seçimi kabul ederse hep birlikte seçime yüklenelim. Tabii benim şahsi fikrim boykotun daha olduğu yönünde.
Bir kısım ulusalcıyla bir kısım solcu el ele vererek bir bildiri yayınlamış:
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali konusunda tek kelime etmeden "NATO aleyhtarlığı" yapan bu bildiri, solun işgalcilik ve saldırganlıkla mücadeleden tamamen vazgeçtiğinin belgesidir.
Stalinist ve Putinist propaganda makinesi, Doğu Avrupa ülkelerindeki halk ayaklanmalarına "Turuncu Devrim" ya da "renkli devrim" adını taktı. Devrimin turuncusu, yeşili, kırmızısı olmaz. Diktatörlüklere karşı ayağa kalan halklar haklıdır.
Stalin dönemi kurbanları bile aklanmışken, İstiklal Mahkemeleri adli cinayetlerinin kurbanları hâlâ aklanmadı. Türkiye'de bazı tarihi dönemler tamamen dokunulmaz kılınmış.