Ani ve heyecan dolu bir başlangıç oldu..
Bundan böyle ben de tv100 ailesinin bir üyesi olarak karşınızda olacağım🎈
Güzel günlerde, umut verici haberlerle görüşmek umuduyla..🙏🏼
#tv100
#haber
Kamera önü… kamera arkası…
Toplumda örnek olması gereken ve kendilerini örnek alınması gereken karakterler olarak tanıtan şahıslar…
Emekçinin haklarını savunur gibi görünüp onları bir sigara izmaritiymişçesine ezmeye kalkanlar…
Öyle çoklar ki…Yazık!!
Acılı bir eşe, evladına yeni kavuşmuş bir babaya kamera flaşlarını doğrultup “Sadece bir kaç cümleyle şu an ne hissettiğinizi anlatabilir misiniz?” sorusunu sorabilmek gazetecilik meslek ilkelerinin hangi maddesinde yer alıyor?
İnsanlık,duyarlılık,sağduyu..Bu kavramlar önemli.
Yeni Medya ve Gazetecilik Bölümü Yüksek Lisans Tezimi yeni medyanın bizlere sağlamış olduğu olanaklarla savunacağımı kim bilebilirdi?☺️ Farklı bir heyecan, hoş bir deneyimdi..
Değerli Hocalarım
@suleymanirvan
@gulesracoskun
@Baharmur
ilginize, katkılarınıza çok teşekkür ederim..
ABD Dışişleri Bakanlığı ‘geri adım’ atmadıklarını vurgulayan bir açıklama yaptıysa,
Elçiler Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına rağmen oldukları yerde kalıyorsa,
Geri adımı atan kim?
Kestanesinden ananasına çeşit çeşit meyve ve sebzelerin arasından yalnızca 1 kilo kadar bile gelmeyen ıspanak ve birkaç tane mandalina alıp parasını ödemediği kameralara yansıyan kişinin haberi “hırsızlık” değil “açlık” temalı olmalı. “İfşa” yerine “çözüme ışık tutmak” yani.
Dönem öyle bir dönem ki; TBMM başkanı 19 Mayıs kutlama mesajının bir paragrafında dahi Gazi Mustafa Kemal’in ismini geçirmiyor..
Bu ülke kolay kurulmadı!
Büyük başarıyı yakalamak için, önce başarısızlığı elde etmek gerekir.
Varız, yaşıyoruz, burdayız..
Gelin hapur hupur başarısız olalım önce. Sindirelim.
Ve sonra..
İlkokul arkadaşlarımız saçını traş ettirmiş askere gidiyor, bazıları parmağına yüzük takmış “nişanlandım” diyor, bazıları da gelin olmuş kaynanasıyla atışmaları başlamış bile.
Gerçekten kocaman olmuşuz biz, ve bu hiç hoş değil.
Eklemeden geçemeyeceğim… Peki ya yayın konuğunun bu duruma asla ses çıkarmayıp, röportaja öylece devam etmesini nasıl tanımlayabiliriz? Konuğun titrini paylaşmaya ben utanıyorum… Söz sizin olsun.
Okul öncesi dönemdeki çocuğun zihnine kazınacak ve belkide gelecekte aşması gereken problemlerinin zeminini oluşturacak olan kritik anlarının fotoğraf karelerinin sansürleme ihtiyacı duyulmadan basınla doğrudan paylaşılması,
“Ben neden bu okulu erken bitirdim?!” diye isyan ettiğim günlerden bir gün, iş hayatına atıldığımdan, sabahın 5’inde uyanmak zorunda olduğumu da hatırlayıp kahroluyorum. Neyse ki haftasonu 9’da uyanma lüksüne sahibim🙏🏼 aza kanaat getirmeyen çoğunu hiç bulamaz sonuçta.
“Arjantin’den sonra en çok faiz veren 2. ülkeyiz.” denildiğinde alkışlayıp, ülke adına anlık gururlanacak insanlar tanıyorum.
Yoo, ekonomi profesörü olmana gerek yok elbette..
Azıcık “bilinç” sadece.
Duygularını ve düşüncelerini konuşturmaya, ihtiyaçlarını savunmaya, kendin olmanın yeterli olduğu gerçeğine tutunmaya ve aksini hissettiren herkesi hayatından çıkarmaya hakkın var.
Herhangi bir sebepten farklı bir şehre göç ettiğinizde, özellikle monotonluktan yakınıyor ve mutsuzsanız, bunu o şehrin yüzölçümüne bağlamanıza bayılıyorum(!)
Bolu küçük değil, sen asosyalsin.
Hangi partinin seçmeni olduğunuz, olduğumuz önemli değil; sandıklar açıldıktan 2 saat sonra %80 oy oranını bilip, hala %100 oy oranı resmi olarak öğrenemediysek.. ve siz, bunda bir tuhaflık görmüyorsanız dostlar, içinizdeki adaletten şüphelenin.
Türkiye hukuk-suzluk sistemine prim bağışını kim yapıyor?
İşlenen cinayetin bedelinin hafifliği gözler önüne serildiğinde cevabın “kahkaha” olması yalnızca hukuksuzluk sistemine değil, sapkınlara da prim verir.
El dezenfektanları korona virüsün düşmanı evet, ama bizim dostumuz da değil.
Konunun uzmanlarına göre el dezenfektanlarının fazla tüketiminin ileride bize dönüşü; kalp-kemik kaslarının zayıflaması, egzama ve kanser ile olacak.
Robotlar tarafından bedenlerinin virüs tutması sebebiyle insanların yok edilmeye çalışılması bir film ve ya kabus konusu olmasından ziyade, gerçek hayatın bugünki akışına bakarsak çok da gerçekçi aslında.
Canı istedi diye baklava çalan çocukların hapse atıldıkları dönemleri gördük biz..
Şimdi mi?
Ülkeyi baklava niyetine mideye indirip yurt dışına kaçanların (veya seyahat edenlerin mi desem(!) lüks hayatlarını izliyoruz.
İflah olmadık, olmayız.