hastayken ballı süt, nane limon, zencefil çayı, ıhlamur gibi şeyler başkası tarafından yapılıp içirilince iyileştiriyor; kendi kendinize yaparsanız işe yaramaz
influencerlar insanlara unrealistic beauty standards algısını dayandıktan sonra vücut olumlama akımının da ekmeğini yine kendileri yiyor, inanılır gibi değil........
biz bu hastalığı yenmek adına esnafı, kuaförü, restoranları komple kapattık günlerdir insanlar bir lira kazanamıyor ve şu saatte böyle bir eylem yapıyorsunuz; kardeşlerim siz bu memleketin insanını hiç mi sevmiyorsunuz
Türkiye’de en düşük maaşı alıp, zor şartlarda yaşayanlar genelde hep en çok çaba gösterip alın teri dökenler; ne yazık ki popüler kültür çöplüğünün bu tip vasıfsızlara çuvalla para kazandırması diye bir şey var
van gogh’un yaşarken tablolarını satamaması, hastalıklar içinde kıvranırken beş kuruş parasız sefalet çekmesini düşününce bu ihtişam çok buruk hissettiriyor
bugün bizzat steve jobs mezarından kalkıp beni arasa ve ‘telefonunu sesliye almana gerek yok, sessizdeyken de alarm çalıyor’ dese ‘abi sen işine baksana’ der telefonu kapatıp sesliye alırım
eskiden ‘onun sevdiği var’ diye bir tabir vardı hani sevgilisi falan değil sadece aklında biri var sana hayır gelmez anlamında; şimdilerde birinin sevgilisinin olması bile problem değil herkesin gözü herkeste aşırı rahatsız edici bir durum
fotoğraf galerimde yer kalmadı biraz temizlik yapayım;
-bu ss’i ilerde delil olarak kullanırım
-şu da çok salakça bir fotoğraf ama anısı var
-bu elbiseyi silmeyeyim bir ara sipariş edicem
-vize notları kalsın finalde bakarım
-yaa bu konuşmaya bakıp bakıp mutlu oluyorum silemem
oturup ders çalışınca sınavı geçiyorsun, çiçeğini suladığında açıyor, köpeğe mama veriyorsun sana sevgi gösteriyor ama şu insana ne tür bir emek verirsen ver hiçbir şey olmuyor
tek başına vakit geçirmekten keyif alan, kendi problemini kendi çözebilen, çözemiyorsa da kimseye minnet etmeden onunla yaşamayı öğrenen, övgüyle çoğalmayıp, yergiyle azalmayan birinden yalnızlık hiçbir şey eksiltmez
kadınların en büyük yanılgısı “aslında iyi biri”, “ben bunu iyi biri yaparım”, “sevgiyle değişebilir” mücadelesi; hayır kızlar bir dağ ayısı sadece bir dağ ayısıdır, daha fazlası değil
asla hayır diyemediğim öneriler;
-aç mısın, yemeğe gidelim
-derse girmesek mi
-okuldan sonra bir şeyler yapalım
-çekiym mi seni
-bu yemeğin üstüne bir tatlı yenir
harika bir şey okudum; “eğlenmek için cumayı beklemekten vazgeç, yazı beklemekten, aşık olmak için birini beklemekten, yaşamak için beklemekten vazgeç; mutluluk sen beklemeyi bıraktığında gelip kapını çalar ve sen sadece bu şu anı en güzel anın yapmaya çalış yeter”
üç şeye çok inanıyorum; nazarın kötü enerjisi, büyük konuşulan şeyin başına gelmesi ve kelimelerin enerjisinin ürkütücü bir şekilde dönüp dolaşıp insanların hayatına bir şekilde sirayet etmesi
Liyakatsiz ve yetersiz yönetici markanın sonunu getirdi; bu halk parasıyla satın aldığı çikolataya da mı sesini çıkaramayacak? Siz eşkiya mısınız, mafya mısınız da para kazandığınız müşteriyi tehdit ediyorsunuz? İbret olması dileğiyle…
gördüğü mesaja cevap vermemek, telefona mazeretsiz dönmemek, buluşmayı sebep göstermeden ekmek; bakın bunlar saygısız insan tavırlarıdır bu kaba birinin yapabileceği hareketlerdir, bence bir insanı tamamen silmek için yeterli sebep
özür dileriz size değer verip, bir kalemde silmek yerine sonuna kadar savaştığımız için ve bir şeylerin güzel olabileceğini ümit edip direndiğimiz için; bundan sonra biz de sizin gibi oluruz, tekrardan kusurumuza bakmayın
uzun ilişkilerde anı biriktirme olayına çok özeniyorum ya; mezuniyet, düğün, dernek, cenaze her şeye şahit olmuşsunuz, özel günleri birlikte geçirmişsin, tüm başarılarında en önde, hasta olduğunda başında, ruhsat törenine gelmiş, askerliğini görmüşsün falan hard disk gibi
ben, bergen, sezen aksu, yıldız tilbe, deniz seki, prenses diana, sedat peker, frida kahlo, selena gomez, franz kafka…… duygusallığıyla nam salmış bu kadronun ortak özelliği hepimizin yengeç burcu olmasıdır
aklıma yine manitiyle maça giden arkadaşımın stadda unutulması geldi ya; galibiyet sevinciyle çocuk taraftar grubuna katılıp gitmiş, kız diyor ki en son birinin omzunda videosunu gördüm instagramda
bilgisayarda eski fotoğraflara bakıyorum, 8 kişi sarmaş dolaş kahkahalara boğulurken fotoğraf çekilmişiz; ikisiyle kanlı bıçaklıyız, bir tanesi sadece işi düşünce arıyor, diğerleriyle aramdaki tek bağ arada bir denk gelince fotoğraf beğenmekten ibaret
5-6 kız güzelce giyinip, hazırlanıp bir yerlere çıkmak ve saatlerce sohbet etmek çok güzel bir şey ya; beni aşırı mutlu eden bir aktivite kız kıza takılmak
Avrupa Yakası’nı yetişkin gözüyle seyrettiğimde fark ettim ki Aslı Cem’i hep çok sevmiş; Aslı hep adım atan taraf olmuş. Cem işsizken, parasızken İfot, Burhan, Tahsin boşanmaları için baskı yaptığında Cem’i savunmuş hep yanında olmuş, etrafındakilerin dolduruşuna hiç gelmemiş.
kendime ara ara şunu hatırlatıyorum; sen kimsenin annesi değilsin, sen yeşilçay değilsin, sen terapist değilsin, sen insanlara iyi gelmek zorunda değilsin
twitter kullanmayana twitterı anlatmak çok zor ya; bir kıraathane düşün diyorum herkes akşam işini bitirince direkt oraya geliyor ortalık dumanaltı, sürekli çay gelip gidiyor, herkes bir şeylerden bahsediyor işte orası timeline
Sabahattin Ali’nin “Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı.” dediği.....
deli gibi sevilmek isteyen, hep ilgi bekleyen şımarık bir kız çocuğuyla; tek başına savaşmaya hazır, kendi ayaklarının üstünde durma çabasında güçlü ve hırslı bir kadının tek bedendeki çatışmasından tüm bu dengesizliklerim
yakın arkadaşının sen fark etmeden açığını kapatması, yaptığın hatada 'millete malzeme verme' diye kızması, döktüklerini arkandan toplaya toplaya gelmesi herkese nasip olmayacak cinsten bir nimet
eda erolun iki milim göğüs dekoltesine balon sansürü koyduran alişan buse varolun gelinliğine hiçbir şey dememiş; erkeklerin bu boş beleş maçoluklarının karşısındaki kadının gücüne göre şekil almasının en güzel örneğidir
kenan doğulu, beren saati ağlarken görünce şarkı yazmış; vay canına ya ne adamlar var benim gözüm dolunca ‘burda benim yanımda ağlamayacaksın herhalde?’ diye bir tepki almıştım
“Son vakanın tedavi edildiği, salgınla mücadelenin geride risk kalmayacak şekilde başarıya ulaştığı haberini alan vatandaşlarımız kutlamalara başladı.” Bu habere daha var. Çok fazla normalleşmeyelim. MASKE + MESAFE KURALINA MODA OLARAK UYALIM.
yakın bir arkadaşınızın aşık olması dünyanın en yorucu olayı ya, aynı şeyi 68 kere dinleyip yorumluyorsun ‘ya sence...’yle başlayan milyon tane soru cevaplıyorsun
nil’in dediği gibi; “Kızlar, güzel mi güzel bir kadın olduğunuzda kendi atınız olsun, kendi paranızı kendiniz kazanın, onu şakır şakır harcayın. Böylece ayrılıklarla boşanmalarla attan inip eşeğe binmezsiniz. Atınızı kimse altınızdan alamaz, dört nala başka yere gidebilirsiniz.”
sıkıcı biri değilim ama artık insanlarla edecek sohbetim yok, hayat devam etmediği için konuşacak bir şeyimiz kalmadı, konuşulacak şeyleri de zaten konuşasımız gelmiyor
gerçekten kız kardeş harika bir şey, evde 3 kız kavga kıyamet birbirimizi yiyoruz sonra nagiş odama gelip diyor ki abla bu kazağın altına mavi kot mu olur siyah mı
hoşçakal kütüphane, uykusuz geceler, çabuk çorba, sayfa sayfa notlar, kalın kitaplar, fotokopi sırası, kantin çayı, yoklama kağıdı, ses kaydı, ders arası, tostla kahvaltı ve sırt çantası; az önce itibariyle MEZUN OLDUM
yaş ilerledikçe insana aileden para almaya utanma güncellemesi geliyor; kendi ayaklarımın üstünde duruyormuş gibi gösterirken çömelmiş geçim mücadelesi veriyorum
insanın kendi hayatına yetişememesi aşırı kötü ya; arkadaşların görüşmek istiyor, derslerin var, kütüphanende okunmayı bekleyen kitapların var, ailenle vakit geçirmek istiyorsun, telefonunda silinmeyi bekleyen yüzlerce kampanya mesajı var ama sen sadece tavan izlemek istiyorsun
Sabahattin Ali’nin çok güvendiği birine duyduğu kırgınlığın bütün insanlara yayılmasından neyi kastettiğini şimdi daha iyi anlıyorum; çok sevdiğin birine kırılınca bazen gerçekten tüm insanlığa küsüyorsun
ben tüm kötü hislerimi hırçınlık olarak dışarıya yansıtıyorum; kıskanınca, üzülünce, sevilmediğimi hissedince, özleyince, sinirlenince, kalbim kırılınca hepsinde tek verdiğim reaksiyon agresiflik
artık herhangi birinin küçücük bir aptallığına denk gelince ‘çocuk mu büyütelim bu saatten sonra’ diyip üstünü çiziyorum, hala olgunlaşmamış olan varsa kreşe gitsin oyalamasın