Türkiye'nin en genç yayıncısı | Siyaset Bilimci | Master of Business |
@mavigokyayin
ve
@demlikmecmua
İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni | Koca Macır
İslamcılar Azerbaycanlılar Şia olduğu için nefret kusuyor. Filistin meselesinden değil.
Ermeniler karın ağrılarından nefret kusuyor.
Kürtçüler Türk oldukları için nefret kusuyor.
Üç renkli bayrağınla sen çok yaşa! Biz seni çok seviyoruz.
Kurt Kanunu’nda Kemal Tahir:
“Babasına yapamadıkları yardımı oğluna yaparlar. Gerçekten de yaparlar. Sözgelimi, Ali Kemal Masondu. Kurtarmadılar. Oğlunu ilerde çok önemli bir makama çıkmiş görürsen hiç şaşma...” diyor. 1969’da söylüyor bunu 😀
Bulgaristan özelinde:
- Cennet denemez tabii ki ama cehennem değildi
- Bence Tr'nin şimdiki hâlinden iyiydi (ama Eski Tr'den iyi değildi)
- Sağlık, eğitim, konut sorunu çözülmüştü*
- Açlık yoktu. Bu net. Bizim köyde yoktuysa demek ki yoktu (kuzeydeki Türk köyleri en son sistemin
Döner tartışması çok yorucu.
Türkçe konuşan insanlarda duygusal yoğunluk ve alınganlık çok fazla.
Steinmeier’in döner kesmekteki, hatta özellikle Berlin usulü kıyma döneri Almanya’dan getirmesinde ve servis etmesindeki amaç artık döner sandviçin bir Alman değeri de olmasında
Durum güncellemesi: Akpli sandık görevlisi (vatan partisi ile girmiş) resmen pasif direniş gösterip bütün süreci uzatıyor. Saat 22.13 çuval hala bağlanmadı.
Sinirim hala dinmedi. Hayatım boyunca böyle bir çirkefliğe rastlamadım. Sonuçlar üzerine mutabakat sağlanmasına rağmen tutanakların tutulması 2 buçuk saat sürdü. Konuyu dağıtıp tartışma çıkardılar. Ve inanın hiçbir şey oylarla alakalı değildi.
Evet. Senin ülkende insanlar doğru düzgün beslenemiyor. Senin solculuğun ise amerikada kim birbirine hangi kelimelerle hitap edebilir, kaç milyon cinsiyet var ve hiç et yemeden yaşayabilir miyim.
Halkınla ve milletinle ilgilen.
Şu Şahmaran denilen garip şeyin çizimini yahut heykelini gördüğüm zaman bir tiksinti duyuyorum. Bana inanılmaz çirkin geliyor. Estetik açıdan bir değer taşıdığına inanmıyorum. Niyeyse son yıllarda garip bir ısrar var üzerinde.
Tabii Tahiroğlu Kemal’in buradaki kastı Kuneralp. Fakat bu Anglosakson sarı şeytanın başbakan olduğunu duysaydı bir “vay anasını sattığımın dünyası” çekerdi içinden diye düşünüyorum.
Abdulhamit, Jöntürklerin lideri Ahmet Rıza Bey'e defalarca hediye ihsan buyurmaya çalışmış. Ahmet Rıza Bey ise defalarca reddetmiş.
“Kanunu Esasi’yi tekrar bahşettikten sonra Ahmet Rıza Bey’le barışmıştık zannediyordum. Niçin böyle yapıyor, benden bir şey almıyor?” demiş +
Bu kitapların toplanması ve Üsküp’e ulaşması için onlarca arkadaş seferber olmuştuk.
Rumeli yalnız değil, yine seferber olup Türkçemize yani namusumuza sahip çıkacağız.
Önce faillerin tespit edilmesi ve uğradığımız zarara dair bir envanter çıkması gerekiyor.
Türklük ve Türkçe şiarıyla yola çıkıp açtığım Makedonya'nın ilk ve tek Türkçe kitapçısı Üsküp Sahafhane dün akşam kimliği belirsiz lakin hiç şüphesiz Türklük ve Türkçeden rahatsızlık duyan bir takım kansızlar tarafından yağmalanmış ve büyük zarar verilmiştir.
Rumeli'nin her köşesinde görev almış bir subayın hatıratını düzenliyorum.
Manastır'daki görevinden izin alarak Kavala'ya ordan vapurla İstanbul'a ve nihayet memleketi Adapazarı'na gidiyor.
Hepsinin aynı sınırlar içinde olması...
Rumeli'yi kaybetmiş olmayı sindiremiyorum.
Üsküp Sahafhane’nin açılması için hazırlıkları tamamladık. 108 sene sonra ilk defa Türkçe kitap satan bir dükkan Üsküp Türk Çarşısı’nda açılacak. Balkanlar’da Türklüğün ve Türkçenin yaşaması için varıyla yoğuyla çalışan
@uskublu
kardeşimi bir kez daha takdir ve tebrik ediyorum.
Fakülte kapısında sigara içerken tanıştım seninle Oğuz. Okulun ilk günlerinde… Sıra arkadaşımdın, dava arkadaşımdın. Dergimizi çıkardığımızda finallerimiz vardı öğrenciydik. Daha okul bitmeden ilk kitabını yazdın. Yayınevimizin ilk kitabı tabiki senin kitabın olacaktı.
Türk siyasal hayatının en değerli illüstrasyonlarından biri elimde. İttihatçılar diyince akla ilk gelen görsel. Kendisini online mezat sayesinde Fransız bir abimizin elinden kurtardım. Çerçevelettirip yazıhaneye asacağım. Bundan sonra yazıhane sigara değil barut kokacak.
Arkadaşlar epey kızmışsınız ama kokoreç Arnavutça koçan demek. Şekil itibarıyla benzediği için bu isim yakıştırılmış. Rumeli’deki herkese ait bir yemek.
Anadolu’ya epey geç gelmiş. Ömer Seyfettin bir hikayesinde kokoreçle ilk tanışmasını anlatıyor hatta. Alta ekleyeyim:
sadece torbaların ve tutanakların geç gitmesini istiyorlar. Başka bir sebep mümkün olamaz. İmza atmayıp lafı dağıtıyorlar. Torba bağlanmadan ben gidiyorum diyorlar. Tamamen pasif direniş. Kanunen uygun ama ahlaksal olarak lağım çukuru.
Rumeli’de her şeyini bırakıp buraya gelen insanlar kendilerine Türk denilebilsin, Türkçe konuşabilsinler ve Türk gibi yaşayabilsinler diye ne mücadele verdiler.
Türk’üz, bunun için öldük, bunun için yaşayacağız.
Hiçbir münasebetsiz bana, bize ve milletimize Türkiyeli diyemez.
Oğuz’u maalesef bir cinayete kurban verdik. Uzaklaştırma kararı alınan babası ailesine kıydı. Sorularınızı cevaplayaöıyorum hakkınızı helal edin. Onu untmayın, tanıdığım en iyi en çalışkan insanlardandı. Gerçekliğine inanamıyorum.
Bonapart Sokağı No.25, İttihat Terakki Paris Merkezi.
Abdulhamit’in en sıkı muhaliflerinden Ahmet Rıza Bey’in sürgünde senelerce dışarıyı izlediği panjurlar.
Yaşlı Fransız bir amcadan rica ettim çekmesini. Pek de güzel çekemedi canı sağolsun. Bozuk bir İngilizce+++
Hayatını Türk milliyetçiliğine adamış, bu uğurda konferanslar düzenlemiş, bildiriler sunmuş, milliyetçiliğin temel eserlerini yayına hazırlamış, dergiler çıkarmış pirüpak bir gencin cinayet sonucu annesini ve hayatını kaybetmesinden bahseden tek siyasetçi Babacan. Ne diyebilirim.
Babacan:
💬Genç yazar Oğuzcan Acar, annesiyle beraber cinayete kurban gitmiş. Oğuzcan’ı da kaybettiğimiz bu cinayet yine bir kadın cinayeti
💬Anne, 2020'de boşanma için yargıya başvurmuş. Şiddet nedeniyle koruma kararı çıkmış ama yeterli tedbir alınmamış
Sandık başkanının hiçbir günahı yok. Muhalif parti müşahitleri her yerdeydi. Avukatlar da bütün gün gezdiler. İnanın -en azından İstanbul’da- hiçbir şey çalamazlar.
Sekiz ay önce canyoldaşımız Oğuzcan Acar’ı ve kıymetli annesini, babalarının işlediği cinayete kurban vermiştik. Güzel kardeşimiz Nurseda ise sekiz aydır hayata tutunmak için yoğun bakımda mücadele veriyordu. Bugün kendisini de kaybettik. Başımız sağolsun.
Bulgaristan'dan Zorunlu Göç'ün yıldönümünde bize ilk kimin hakaret ettiğini paylaşayım.
On binlerce Suriyeli, Afgan ve Paki'ye kontrolsüz kayıtsız kucak açan Erdoğan, aynı dili konuştuğu, aynı kültürü paylaştığı Bulgaristan Türkü soydaşları için neler söylemişti:
Bugün Oğuz’umu, cankardeşimi annesiyle beraber toprağa verdik. Kız kardeşinin durumu hâlâ kritik. Gerçeklik algımız kalmadı. Kötü bir rüyadan uyanacak gibiyiz hepimiz. Ah benim güzel kardeşim bayrağımıza yemin olsun seni unutturmayacağız.
Ne Türkiye ne de işçi partisi. Milyonlarca emekçi karın tokluğuna çalışıp berbat besinlerle beslenip ömürlerinde tek bir kez tatile çıkamıyor. Sera Hanım ise kötü bir amerikan filminin kötü bir dublajı gibi kendi “white supremacy” filmini çekmeye çalışıyor.
"Rakibim kim, biliyor musun? Murat Kurum. 10.500 arabayla geliyor. Kafamızda helikopterler uçuyor. O böyle seçim çalışması yapıyor"
"Zengin, Sünni, Türk, yaşlı bir erkek değilseniz, gerçekten hayatınız çok zor"
@serakadigil
ile röportajın tamamı:
Mahmut Esat Bozkurt, yetim çocuklar hakkında bir yazı yazarken masası başında vefat etmiş. Oğuz’la olay sabahı konuşup Cumhuriyet’in 100. Yılı hakkında bir yazı istemiştim. Akşama yetiştireceğini söylemişti. Olay patlak vermeden önce muhtemel masası başında yazısını hazırlıyordu.
Editörü olduğum üç kitabı (Aksak Demir’in Devlet Politikaları,Tan Sesleri ve Tamu Kapısı Anıları[adınıza imzalı]) üç ayrı kişiye çekilişle hediye ediyorum.
Çekilişe katılma şartları:
@ysbirtane
hesabımı takip etmek.
Bu tweeti beğenmek ve retweetlemek.
Bol şans :)
Bölgeye gittiğinde, yardım etmekten daha çok ayakbağı olacak olmanın düşüncesi altında ezilen binlerce gençten biriyim.
Mesleki yeterliliklerimizi bir şekilde kullanıp insanlara fayda sağlayacağımız zaman da gelecek. Metin olup ne yapabiliriz bunu düşünmek gerek.
Balkan soğuğu başkadır. Üsküp’ün ortasında -7 derecede Türk, Arnavut, Makedon, Torbeş dostlarımız deprem bölgesi için seferber olup yardım topluyor. Evlad-ı Fatihan’dan Allah razı olsun.
Yüksek lisans maceramın sonuna geldim. “The Effects of Political Ideologies on Book Reading Behaviors”, “Siyasi İdeolojilerin Kitap Okuma Davranışları Üzerine Etkisi” başlıklı, davranışsal iktisat ve siyaset bilimi alanında, yayıncılık üzerine disiplinlerarası bir tez hazırladım.
40 sene harap kalan saray, görenlerin gözlerini alamayacağı bir kız lisesine dönüşmüş. Bugün hem saray hem de lise tüm ihtişamı ile Ahmet Rıza'nın sayesinde ayakta duruyor. Bize de onun aziz hatırası karşısında bu sarayda ayakta durup bir Jöntürk selamı çakmak kalıyor.
Türk gencinde para yok, yayıncılık işinde para yok diyenler utanır mı bilmem... Mavi Gök Yayınları olarak altımıza 0 km yeni bir araba çektik. Allah kaza bela göstermesin.
Herkese merhaba, yayına hazırladığım ve editörlüğünü üstlendiğim üç kitabı iki kişiye hediye etmek istiyorum.
Bu gönderiyi rt’leyip beğenmeniz ve bir gençlik girişimi olan Mavi Gök Yayınları hesabı
@mavigokyayin
takip etmeniz yeterli.
#çekiliş
#kitap
çekilişi
‘Tamu Kapısı Anıları’ romanıyla tanınan Oğuzcan Acar ve ailesi baba Nevzat Acar’ın silahlı saldırısı sonucu hayatını kaybetti. Genç yazarın arkadaşı Sinem Saka, Odatv'ye konuştu.
Baba Acar'ın iki kez uzaklaştırma kararını ihlal ettiği ortaya çıktı.
Haber | Zeynep Çakır
Abonemize gönderdiğimiz dergi postadan iade gelmiş.
Biz düşünmekten ne kadar kaçınsak da hayatımızın bir yerinde bizi paçamızdan yakalayıp kendini hatırlatıyor ölüm.
“Uzaktadır her şey, hep… yalnız ölüm,
Her yerde, her an yakınımız, ölüm.”
Oğuzcan, son romanını vefat etmeden bir hafta önce göndermişti. Bu akşama kadar açıp okumaya cesaret edememiştim. Bir buruk gülümsemeyle hayranım yine sana Oğuz. Böyle ironiyle başlıyor romanın:
"Ölümün ömrü olur mu? Olmadığından belki de kıskanıp kıyıyordur nice canlara."
Avrupa Konseyi’nin düzenlediği Dünya Demokrasi Forumu’na katılmak için Avrupa Siyaset Okulu ile Strazburg’ta Avrupa Parlamentosundayım.
Dünya Demokrasi Forumu’nun bu yılki başlığı “Demokrasi: Yeni Bir Umut Mu?”
@avrsiyasetokulu
"'Ah Selanik, seni bir daha Türk olarak görecek miyim?' dedi. Baktım, ağlıyordu. O altın sarısı saçlarını okşadım. Teselli etmeye çalıştım. Ben, Mustafa Kemal’in, bütün müşterek hayatımız boyunca bu derece duygulandığını görmedim."
Ali Fuat Cebesoy, Sınıf Arkadaşım Atatürk, 1967
Milletime tavsiye ederim, unutmasın! Hürriyet ve Meşrutiyetin mehd-i nivari olan Selanik'i, yeşil Manastır'ı, Kosova'yı, İşkodra'yı, Yanya'yı, bütün güzel Rumeli'yi unutmamasını tavsiye ederim.
Size ilk olarak, Marş şiirimizi sunmak istiyorum. Şair Ayten Mutlu’nun 1984 yılında yayınlanan şiir kitabındaki umut dolu “Ver Elini” şiirinin “100. YIL MARŞI” olabileceğini bir kaç ay önce düşündüm, kendisi geçen ay “100. Yıl” ile ilgili gerekli eklemelerini yaptı.
20 yaşımdan beri Türk kültür hayatı için üreterek ekmeğimi kazanıyorum. 25. yaşımın sonlarına yaklaştım. Bu sürede 45 kitap, 16 sayı dergi yayınladım. Pandemi, ekonomik kriz üst üste geldi ama kervan yürüdü. Bize desteğini esirgemeyen okuyucularımıza teşekkür etmek istiyorum.
03.02.24 tarihinde gerçekleşen Olağan Genel Kurul Toplantısı sonucunda İstanbul Türk Ocağı Yönetim Kurulu Üyesi seçildiğimi, yönetim kurulunda Şube Genel Sekreteri olarak görev alacağımı sizlerle paylaşmak isterim.
Oğuz Ağam. Çoh görestim hardasan,
Eller sanır, bir karanlık gordasan.
Mene göre Tanrı nerde ordasan,
Beş bin yildur biz tanışuh hey ağam.
Şair ağam, yiğit ağam; beğ ağam,
İslamcı güruha 20 senedir milyonlar aktarılıyor. Bu kadar sermayeye rağmen ufak çapta bile bir kültür mahallesi, mahfili doğuramadılar. Yazdıkları, çektikleri, yayınladıkları samimiyetsiz, ucuz ve vıcık. Aşağıda gazeteci olduğunu iddia edenlerden hiçbiri hatırlanmayacak.
Bizim için “kafası karışık arkadaşlar” demişler. Ben 22 yaşında bir insanım. Eğer kafam karışık değilse bir problem vardır zaten.
Bu yaşlarda kafası karışık olmayan bir gencin aklından şüphe ederim.
@DindarNegis
Saygın bir subayın “idealsiz kalan bir baba”ya dönüşmesi… İstanbul’un yüzlerce mezarlığında binlerce mefta ile binlerce trajedi yatıyor. Emeğinize sağlık teşekkür ederim.
Yayına hazırladığım Atatürk İhtilâli isimli Mahmut Esat Bozkurt’un başyapıtını çekilişle üç kişiye hediye ediyorum.
Çekilişe katılmak için:
@mavigokyayin
hesabını takip etmeniz,
Bu tweeti beğenip RT’lemeniz yeterli.
Şimdiden keyifli okumalar :)
Adımız “Birtane” olana kadar kırdılar bizi.
Bugün Türkiye’de Bulgaristan’dan daha çok Bulgaristan Türkü var. Hiç kimse bu kırımı ve bu sürgünü konuşmuyor.
Atatürk’ü sosyalist, “halkların ortak lideri” zannedenler bu kitabı iyi okusunlar isterim. Okusunlar da Enternasyonel hayalleri ile Türkiye’yi Bolşevizm kıskacına almaya çalışanlar Gazi Hazretleri’nin sert yüzüyle nasıl tanışmış kaynakları ile görsünler.
@Burakitc
Üsküp Sahafhane'ye düzenlenen saldırı sonrasında sahaftaki kitapların neredeyse yarısı kullanılamaz hale geldi. Açılan yaraların onarılması için kitap desteğinizi bekliyoruz.
Özellikle çocuk kitabına ihtiyaç var.
Detayları aşağıya ekliyorum:
Türk Milliyetçiliğinin ilk teşkilatı, kutlu yuvamız, şanlı ocağımız, Türk Ocağı bugün 112 yaşına girdi. Bu ocağın üyesi olmakla; Zeki Velidilerin, Akçuraların, Gökalplerin, Yurdakulların, Atsızların ve daha nicelerinin talebesi olmakla iftihar ederim.
Mütareke döneminde de işgalciler aleyhinde konuşan Türk milliyetçileri tutuklanmıştı.
Türk milletinin ifade, basın ve haberalma özgürlüğü kutsaldır. Gözlerimizin önünde kutsalımız çiğneniyor, anayasamız ayaklar altına alınıyor.
@BayStefan
Bulgar Mezalimi, Cihan Harbi ve Yunan İşgali… Bunu yaşayan binlerce aile var Türkiye’de. Geçmişimiz başka topraklarda görülmemiş travmatik ve trajik hikayelerle dolu.