Şimdiye dek YouTube kanalımda yaptığım çevirilerden derlediğim "Ufak Tefek Çeviriler" adlı bu kitabı gönlünüzce indirebilir, çoğaltabilir, dağıtabilir veya okumadan sonsuza dek bir köşede unutabilirsiniz.
* * *
* * *
Aylar evvel duyurduğum e-kitap bitti ve çektiğim son bir video ile hayatımın 15 yılını alan çeviri maceramı sona erdirdim.
Ucu hemen hemen hiçbir yere bağlanmayan gevelemelerimi izlemek isterseniz ki, şaşarım bunu istemenize, şuraya buyurabilirsiniz:
"İyi insanlar azınlıktadır, iyi insanlar daima azınlık olmuştur ve sonsuza dek böyle kalacağına inanıyorum. Ancak tehlike başka yerde yatmaktadır. Bir rejim veya siyasi sistem kötü insanların başa gelmesini sağladığı durumda asıl tehlike doğar."
— Viktor Emil Frankl, 1988.
Kütüphanesini gezdiren Derrida'ya "Bunların hepsini okudunuz mu?" diye soruluyor. "Okumadım." diyor Derrida. "Çoğunu okumuşsunuzdur ama?" deniyor. "Okumadım." diye tekrarlıyor: "Üç dört tanesini okudum. Fakat onları çok ama çok iyi okudum."
Kaydın tamamı:
Hiçbir şey umduğum gibi gitmedi, fakat şöyle veya böyle bitti kitap. Kırpa kırpa 700 sayfaya indirebildim, daha azı gerçekten kurtarmıyor.
Her şey umduğuma yakın gibi giderse Temmuz ortasına yayınlarım kitabı. Bu kapak içime sinmedi, onu değiştireceğim; bir de son okuması var.
Her şey umduğum gibi giderse (ki, genelde gitmez) yeni yılın ilk aylarında bilabedel olarak böyle bir e-kitap yayımlayacağım.
Senelerdir kanalda yaptığım çevirilerin hepsini değilse de önemli bir kısmını kapsayacak bu çalışma ile hayatımın çeviri evresini noktalamış olacağım.
500 bin izlenmeyi aşarak kanalın şimdiye dek en çok izlenen videosu Victor Borge'un komedi gösterisi oldu.
En eğlenerek yaptığım çeviriydi herhalde, alışılmışın dışında bir mizah anlayışı görmek isteyenler kaçırmasın derim:
Her şey umduğum gibi giderse (ki, genelde gitmez) yeni yılın ilk aylarında bilabedel olarak böyle bir e-kitap yayımlayacağım.
Senelerdir kanalda yaptığım çevirilerin hepsini değilse de önemli bir kısmını kapsayacak bu çalışma ile hayatımın çeviri evresini noktalamış olacağım.
Anlamadığımı anlamadığım için anladığımı sanarak bir şey üzerine fikir üretiyor olmam ihtimali zihnimin bir köşesini kemirerek beni hep rahatsız ediyor.
“Dünyamızda korku, öfke, zafer ve bayağılaşma dışında bir duygu kalmayacak. Parti’ye sadakat dışında sadakat olmayacak. Daima güç zehirlenmesi yaşanacak. Bu tehlikeli kâbustan çıkarılacak ahlak dersi çok basit: Bunun olmasına izin vermeyin. Bu, size bağlı.”
— George Orwell, 1949
"Kendi yazdığımız hikâyeleri Zambia Times'da yayımlardık. Sonra o hikâyenin olduğu yeri alıp Avrupa'da maaşını ödediğimiz bir gazeteciye yollardık. Fakat haberinde bu hikâyeyi Lusaka'daki muhabirinden, onun da Zambia Times'dan aldığını söylerdi."
— Eski CIA ajanı John Stockwell
Elbette ki dünyayı daha iyi bir yer haline getireceğine inandığım birtakım fikirlerim var. Gelgelelim bu fikirlerin neden işe yaramayacağına dair çok daha fazla sayıda fikrim var.
"Okumak bende ancak okuma yoluyla çoğaltır kendini. (...) Okuduğum şeyi keşfetmek isterim. Bana bir kitap tavsiye edildiğinde, o kitabı elime almam; bana bir kitap övüldüğünde, o kitap bana senelerce zehir olur."
— Elias Canetti, Sinek Azabı.
Kurosava, 1972'de Tarkovski ile tanışmış. Hatta birlikte Solaris setini gezmişler ve sonra filmi izleyen Kurosava ile Tarkovski içip eğlenmiş.
Kurosava'nın Tarkovski ve filmleriyle ilgili kaleme aldığı anı ve görüşlerini çevirip bloga ekledim, ilgilisine:
Bu yaşıma geldim, "Benim hiç başım ağrımaz." diyen birini gördüğümde duyduğum şaşkınlığı hâlâ gizleyemiyorum.
Baş, doğası itibariyle, ağrıyan bir şey değil midir?
Şimendifer demeyi seviyorum, fakat cümle içerisinde kullanacak bir yer bulamıyorum. Bu sebeple ara sıra alakasız ve bağlamsız bir biçimde şimendifer diyorum.
"Her şey hiçliğe akıyor. Akılalmaz bir hiçlikten geliyoruz. Bir süreliğine buradayız sadece, aynı derecede akılalmaz görünen bir şeyin içerisindeyiz. Sonra tekrar akılalmazlıkta kaybolacağız. Tekrar bir hiç olacağız."
"İnsan, trajik bir hayvandır. Önemsizliği sebebiyle değil, aşırı donanımlı olduğu için. İnsanın öyle özlemleri ve ruhani talepleri vardır ki, 'gerçeklik' bunları gerçekleştiremez."
— Peter Wessel Zapffe, 1990.
OZ dizisini izleyeli 15 yıl olmuştur, acaba hatırladığım kadar iyi mi dizi, şimdi tekrar izlesem yine aynı coşkuyu hisseder miyim, diye düşündüm ve biraz da sol tarafıma dönüp uzandım.
Nietzsche (mealen) bir cümlenin ritmini anlamayanın o cümlenin özünü de anlamayacağını yazmıştı.
Meşhur "tanrı öldü" sözünü söylendiği dilde tekrar okuyunca bu ritim meselesinin etkisini (ve gücünü) daha iyi kavrıyor insan: "Gott ist tot."
"Gelecek hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Fakat geleceğin her ihtimale açık olduğunu, önceden belirlenmediğini ve şimdikinden daha mı iyi yoksa daha mı kötü olacağının bizim çabalarımıza bağlı olduğunu biliyoruz. Geleceği gerçek anlamda yaratan biziz."
— Karl Popper, 1988.
"Pek çok insan tarihselcilere ve diğer ideolojilere kapılıp çok kötü bir dünyada yaşadığımıza inanıyor. Aslına bakarsanız, toplumsal bir cehennemde yaşadığımızı söyleyen bir nevi din var ortada. Bunu gerçekdışı ve tamamen hatalı buluyorum."
— Karl Popper:
Luc Ferry'nin "Gençler İçin Batı Felsefesi" kitabını yayımlayan Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, yazarın kitapta ifade ettiği bir görüşün "gerçekle" örtüşmediğini okura bildiren kurumsal bir dipnot düşmeyi uygun görmüş.
Ferry değil de, Ferry eleştirisi okuyoruz sanki.
Kendime çok da şatafatlı olmayan bir süper güç seçme imkanım olsaydı, parmağımı şıklattığım an (içime sinecek bir modelde) saçımın kesilmiş olmasını isterdim.
Şahsen ben bir özür de bir siteye girdiğim an karşıma çıkan "çerezleri kabul ediyor musun etmiyor musun; ediyorsan hangilerini ediyorsun?" sorusunu zorunlu hale getirenlerden bekliyorum.
E. M. Cioran'ın başındaki kısaltmanın açılımı "Emil Michel" değil aslında.
E. M. Forster'ı pek bir seven Cioran, kendi isminin (Emil) baş harflerini kısaltma şeklinde yazarak E. M. Cioran olarak kaleme almış Fransızca yazılarını, hepsi bu.
"İnsan kendisinde o kadar çok ısrar eder ki, sonunda yön duygusunu tümden yitirir."
Hiç gereği yokken, Elias Canetti'nin "Sinek Azabı" kitabından olur olmadık birtakım alıntıları bloga taşıdım: