Fıstık ezmesi ve reçel ikilisine taktım bu ara. Amerikalı gibi kahvaltımı bu şekilde yapıyorum. Yanında da kahve. Bu şekil kahvaltı yapmayı yadırgıyorum ama hiçbir şeyli tost ve asitsiz kolayla kahvaltı yapmaktan bi tık daha iyi diye düşünüyorum...
"Neymiş ya bu anime mevzusu?" diyerek Demon Slayer'e başladım ve az önce Demon Slayer: Mugen Train'i bitirdim. Tanjiro, Zenitsu, Inosuke ve ben bir süre ağlayacağız gibi duruyor...
Gördüğün rüyayı hatırlamamak ama gün içerisinde yaşadığın olayın rüyanın bir parçasını anımsatması ve rüyanın belirli bi kısmını hatırlamak çok korkunç bi olay
Yeni alınan herhangi bir şeyi kullanmaya kıyamama hastalığı diye bi şey var... Kalem, defter, kupa bardak vs fark etmiyor kıyamıyorum kullanmaya bomboş duruyor dolapta
Okula gitmeden önce Hedonutopia eşliğinde barbunya ve domatesli bulgur pilavı yaptım, dönüşte cin biber turşusu almayı unutmamak için alarm kurdum. Bugün kendimi şımartma günü. Evet, barbunyayla.
Hiçbir şey olmasını istediğim gibi değil, olmasını beklediğim gibi de değil. Olduğu gibi. Ne bu durumu değiştirmek adına bir şey yapıyorum ne de kabullenebiliyorum.
belirli yaşa gelmiş insanlara diğer insanları rahatsız edebilecek davranışları yaptıklarında ne yapmaması gerektiğini söylemek ya da hangi davranışından rahatsız olduğumuzu belirtip, o davranışı yapmamasını beklemek yerine vurmak (?) yasal hale gelmeli.
Güzel günler görmeyi Özgecan Aslan da, Hande Kader de, Dilek Özçelik de, Oğuz Arda Sel de, çocuğuna pantolon alamadığı için, çocukları evde aç oldukları için intihar eden insanlar ve daha niceleri de hak ediyordu.
Bana yine kedime oyuncak alma perileri geldi, internetten oyuncaklara bakınırken kardeşime sordum "alayım mı" falan diye, kardeşim diyo ki "kırılma diye bi şey söylemiyorum"
"x'i yiyor musunuz? bence yerken tekrar düşünün." temalı tweetler atmayı ne zaman salacaksınız abi yiyoruz işte... yok nugget şöyleymiş yok noodle aslında içinde şunları barındırıyormuş... yiyoruz işte kardeşim bunların içinde bok da olsa yicez
"Sonra izlerim" diyerek geçiştirdiğim ders kayıtları silinmiş ve muhtemelen geri yüklenemeyecekmiş. Ölümlü Dünya Serbest gibi "şimdi tabii kimse kusura bakmasın ama ben sizin yapacağınız işi s..." şeklinde dolaşıyorum evde şu an
kuru otlar üstüne'yi izledim. aklımda sadece şunlar var: bu adam ne zaman bu konuda film çekmeyi bırakacak? merve dizdar tam olarak ne için ödül aldı? ve cidden filmin bu kadar uzun olmasına gerek var mıydı?
aynı fotoğraftan 125436845 tane çekmişimdir belki ama hala her eskişehir'e gittiğimde porsuktan geçerken fotoğraf çekme isteği doğuyor, bu seferkinin farkı digicam ile çekilmiş olması oldu
İçimde biriken ve kafamda dönüp duran hiç gerçekleşmeyecek konuşmaların, hiç gerçekleşmeyecek anların ağırlığı tüm vücudumu sarsıp karnıma ağrı gibi saplanıyor.
Arifle film izleyecektik, bi film vardı ismini bilmiyorum konusu aklımda sadece deyip konusunu anlattım. Dalga geçmek için "bu şey işte... şey..." deyip filmin adını söylemediği bi ses kaydı attı. Filmi bulmak için iki saat aradım. Filmin adı The Thingmiş????
Biraz daha okula gitmezsem hangi bölümü okuduğum, hangi şehirde okuduğum bilgileri tamamen silinecek hafızamdan. Annemle tartışmalarımız da iki günde bire düştü... Bulun şu aşıyı artık yeter ya.
Vize ödevimiz bir konu hakkında sunum hazırlayıp, kılık kıyafete önem vererek sunmaktı. Bilin bakalım kim günü şaşırıp SüngerBoblu çorabıyla sunum yapacak birazdan...
bazı şarkıları anlamak için bir şeyler yaşamak gerekiyor. şarkıyı dinliyorsun senelerce anladığın şey bambaşka bir şey, hissettirdiği şey bambaşka. sonra bi şey yaşıyorsun ve bir anda muhteşem bir epifani... bazı şarkılar anlaşılmak için senin büyümeni, anlamanı bekliyor.