Görüyorsunuz değil mi, bu çocuklar ölürken ses etmeyen alçaklar ellerinde silah görünce nasıl da barış güvercinine, çocuk savunucusuna dönüşüyorlar. Bizim bunlar kavgamız yaşama sebebimizdir.
Bir arkadaşıma çocuğumu hakkıyla yetiştiremezsem diye bir endişem var dediğimde ‘çocuk yetiştirmek tamamen Allaha tevekkül işi’ şeklinde bir cevap verdi. Bir abimiz de hocasının ‘çocuk eğitimi eş seçimi ile başlar’ sözünü aktarmıştı. Tam olarak durum bu. Allah yardımcımız olsun.
Allah olmayacak olana denk getirmesin istiyorum. Denk gelmek kesin olarak olacağı anlamına gelmediği için milyon tane olasılıkla hüzün ve umut doluyor insanın kalbine. Ulaşılır uzaklığın derdi çabuk sükunet bulmuyor da. Olmayacaksa bu kadar gönlümüze göre olana denk getirme.
Kamuoyunun huzurunda E. İmamoğlu’ndan özür diliyorum. Kendisini en beceriksiz yönetici olarak görmüştüm uzun bir süre ama şimdi M. Yavaş’ı görünce diyorum ki İmamoğlu kalk büyüğün geldi. Ankara, bugünkü gibi bir rezaleti hiçbir zaman yaşamamıştır.
Lafı hiç dolandırmadan söyleyelim: Milleti yirmi birinci yüzyılda köpeklerle muhatap eden, köpekleri halkına tercih eden çözüm üretmekten aciz siyasilerin, köpeklere sahip çıkan onları başımıza bela eden ruh hastası ittaparların Allah belasını versin.
🔴 AK Parti'nin sokak köpekleri teklifinde, 1 ay içinde sahiplendirilmeyen köpeklerin uyutulmasını öngören İngiltere modelininden vazgeçildi.
Uyutma seçeneği yalnızca kuduz, bulaşıcı hastalık riski taşıyan ve rehabilite edilemeyen sokak köpekleri için uygulanacak.
Liseliler dahil herkesin okuyup anlayabileceği, ilk dönem İslam Tarihi kaynaklarına dayanan sağlam bir eser okumak isteyenlere tavsiye olunur. Siyerin tamamını sahne sahne insanın zihnine nakşeden bir eser. Çok erken bir yaşta okudum hala zihnimdeki tüm tablolar capcanlı duruyor.
Filistin söyleşisi ile parayı cebe indirenler, kefiye ve karpuz sembolü ile kombin yapıp etkileşim ve ilgi devşirenler.. Herkesi aynı kefeye koymuyoruz fakat neyin ne olduğu da az çok belli oluyor.
Üç kızım olursa üçünün de ismini Zeynep koyacağım. Zeynep I, Zeynep II, Zeynep III. Tabi hanımın ismine de bağlı, o da Zeynep olursa o zaman başka bir çözüm düşünürüz. Zeynep Jr. I. gibi.
Su indiriminden sonra deniliyor ki sırf bu indirim sebebiyle yatırımlar(!) askıya alınacak. Bütün yatırımlar askinin gelirinin yarısına bağlıymış. Bir de konserler iptal edilecekmiş. Sen neden milletin parasıyla konser veriyorsun ki zaten? Bu mu belediyenin işi.?
İnsan sevmek/sevmemek için bahaneler arar diye düşünürdüm. Halbuki öyle değil. İnsan duyguları netleştikten sonra sevgisini/sevgisizliğini bir temele oturtmak için bahaneler arıyor.
Ankara; dünyanın yönetilmesi en kolay şehri. Hiçbir şeye karışmasan kendi yağında kavrulup gidecek bir şehir. Ne yaptınız ettiniz az çok işleyen çarka da çomak soktunuz.
Alttaki cümleyi yazarken Taha Kılınç Ağabey'in yazısını okumamıştım henüz. Şöyle yazmış kendisi: "Biriktirilen, köşeye yığılan ve paylaşılmayan her şey, bu kitap bile olsa, bir süre sonra insan ruhuna darlık vermeye başlar. Paylaşılmayan şeyler, zamanla başa bela olur."
Instagramdaki herkesin influencer olarak takılmasından da bıktım açıkçası. Avukatı, öğretmeni, sağlıkçısı, öğrencisi, dümdüz insanı hepsi influencer. Arkaya müzik ekrana güzel/yakışıklı çıktığı fotoğraf ve hayata dair saçma bir söz ile gündeme dair çekilen video ile içerik hazır.
Samimiyet ile ilgi çekme arasında ince bir çizgi var. Kitabımı Gazzelilere atfettim diye kitabı paylaşamıyorum, millet bununla reklam yaptığımı düşünür diye çekiniyorum. Yine kendimden de emin olamıyorum acaba öyle bir amaca hizmet eder mi diye. O yüzden dikkatli olmak lazım.
Instagram kapanmadan bir gün önce acaba instagramı kapatsam mı diye düşünmüştüm. Keşke her düşündüğüm şeyin doğru olup olmadığı bu kadar sarih bir şekilde ilham edilse veya benim bir şey yapmama gerek kalmadan gerçekleşse.
Erkek kadın fark etmeksizin bazılarınız bahane arıyorsunuz. Sekülerleri beğeniyor ve bunu bahanelerle meşrulaştırarak destek görmek istiyorsunuz. İstediğinizi beğenebilir, istediğinizle evlenebilirsiniz. Fakat bu istisnai heves ve bahanelerinizi genel kanıymış gibi göstermeyin.
Selamun aleyküm. Hayırlı Cumalar. Allah, İran ve israilin belasını versin; Şehit İsmail Haniye’yi cümle şehitlerle cennetinde buluştursun. Rabbimiz bizlere de böyle izzetli bir yaşam ve ölüm nasip eylesin.
Tam yirmi sekiz yıl önce; bin dokuz yüz doksan altı yılı ağustos ayının cumartesiye denk gelen onuncu gününde acımasızca içerisine itildiğim ağır buhrandan bugün dahi tam manasıyla kurtulabildiğimi söyleyemem.
Gelin bu mübarek günde dualarda buluşalım. İsmen zikredemesem bile bana dua eden, benden dua isteyen, dua istediğine denk geldiğim kim varsa diyerek kendisine ettiği duaların kabulü ve bana ettiği duaların kat kat fazlasını alması şeklinde dua ediyor, kapsamı geniş tutuyorum.
Etrafımdaki insanlarda aradığım en temel kriter nerede nasıl davranmaları gerektiğini söylememe gerek kalmaması. Bunun meslek, yaş, öğrenim düzeyi vs ile de alakası yok. Tamamen bilinç meselesi. İnsan kendini, yerini ve nerede nasıl davranması gerektiğini bilmeli.
Liseyi okumak için onbeş yaşımda evimden ayrıldım, bir daha da evim olmadı. Nitekim taş duvarlı binaları ev yapan içindeki insanlardır. Bense bu duvarları hep bir başıma sırtladım. Gurbetin, mesafelerin terbiye ettiği bir insan olarak büyüdüm.
İnsanın en yakınlarına, samimiyetle kendini anlatma, açıklama derdinde olması ve yine de anlaşılamaması, kulakların sağır kesilmesi gerçekten büyük bir imtihandır. Halbuki olması gereken kendini anlatmadan anlaşılması veyahut olduğu gibi kabul edilmesi değil midir?
Yüzbinlerce şahit Fatihte, milyonlarcasının gönlü Fatihte. Ancak Allah yolunun divanelerine nasip olur böyle şanlı bir veda. İmdat diye feryat etse etrafına 10 tane dost toplayamayacak zavallılar kin kusadursun, onun mübarek naaşı vaaz etmeye devam ediyor
#MahmudEfendiHazretleri
İki buçuk yıldır yalnız yaşıyorum, eve her girdiğimde selam verdikten sonra istemsizce bir karşılık bekliyorum. Allah'ın selamına bile karşılık alamıyor insan. Tek başına yaşamak çok da matah bir şey değil yani.
Gelin bu mübarek günde dualarda buluşalım. İsmen zikredemesem bile bana dua eden, benden dua isteyen, dua istediğine denk geldiğim kim varsa diyerek kendisine ve bana ettiği duaların kabulü şeklinde dua ediyor, kapsamı geniş tutuyorum. Rabbimiz dualarımızı kabul buyursun.
Çocukluk arkadaşım da Irak’ta Pençe-Kilit operasyon bölgesinde görev yapıyor. Maalesef her şehit haberinde korkuyla ismi var mı diye bakıyorum. İnsanın tanıdığının ölümünü haberlerde görmesi, araması enterasan bir duygu. Allah ülke için görev yapan her bir kardeşimizi korusun.
Herkes aynı. Kıyafet, konuşma, tepkiler, istekler, mizah, ilgi alanları hepsi aynı. Bu tek tiplik insan fıtratına ve güzel denen kavrama aykırı bir durum. Güzelin en büyük hususiyeti her zaman farklı ve yeni görünmesindedir. Güzel, doğal ve orijinal olandır.
“Ey Rabbim! Bana bir hikmet bahşet ve beni salih kimseler arasına kat. Sonra gelecekler arasında beni doğrulukla anılanlardan kıl. Beni Naîm cennetinin varislerinden eyle.”
-Şuara Sûresi, 83-85.
Şehide karşı terörist, halka karşı darbeci, ahlaka karşı sapkınlığı, insana karşı da köpek savunuyorlar. Bunlar kalpleri kararmış, her türlü doğrudan mahrum rezil yaratıklar. Bunlar bu topraklarda meydana gelen her türlü belanın müsebbibidir. Yarabbi biz bu soysuzlardan beriyiz.
Antalya’da başıboş sokak köpeklerinden kaçarken kamyonun altında kalarak hayatını kaybeden Mahra’nın acılı annesi Derya Pınar; yasanın görüşüldüğü komisyonda CHP, DEM ve TİP milletvekillerinin hakaretleri sonrası gözyaşlarına hakim olamadı.
🔴 Esenyurt Belediyesi köpek besleyen kadınlara anneler günü hediyesi dağıttı:
“Patili dostlarımıza annelik yapan kıymetli annelerimizi unutmadık. Sizler, can dostlarımız ve bizler için gerçek birer kahramansınız.”
Bu ülkede herhangi bir konu hakkında yorum yapmak için 3 gün beklemek gerekir. Çoğu konu 3. günden sonra ya bir anda gündemden kalkar ya da yalan olduğu ortaya çıkar. Eğer 4.gün konu hâlâ konuşuluyorsa ortada yorum yapmaya değer bir durum var demektir.
Prof. Dr. Yücel ACER hocamın danışmanlığında hazırladığım Yüksek Lisans Tezi, tez savunma jürisindeki hocalarımızın oybirliği ile kabul edildi. Böylelikle toplamda 8 yıllık Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi öğrenciliği hayatımın şimdilik sonuna geldim. Elbet yine kavuşacağız.
Erkek, kendisinden çok ailesi için bir şeyler yapmaya programlı bir varlık. Ancak bu şekilde mutlu olan kendini iyi hisseden yapıya sahip. Kız kardeşlerim veya annem için bir şeyler aldığımda yaşadığım mutluluğu kendime aldığımda yaşamıyorum. Kavvamlık bu sanırım.
Bir evi olmamanın acayipliği insana çeşit çeşit ızdıraplar verir. Halbuki insanın bir evi olunca, kendisine mahsus bir hayatı da olur. Evi olmayanın hayatı muallaktadır.
Bir uluslararası hukuk asistanı olarak hiçbir zaman yürürlükteki (!) uluslararası hukuku benimseyip, meşrulaştırmayacağım. Gazze meselesine de asla batılıların uydurduğu bu pencereden bakmayacağım. Akademik çalışmalarımı da kendi bakış açımızı oluşturmaya adayacağım.