“İNGİLİZCEYİ ANLIYORUM
AMA KONUŞAMIYORUM”
diyorsanız şimdi size bunun
nedenini anlatacağım.
Merak etmeyin, sorun
sizde değil! 😊
Hazırsanız başlıyoruz. 👉
Türkçede, birine “hayırlı olsun” dersen o iş gerçekleşmiştir. “Hayırlısı olsun” dersen o iş gerçekleşmemiştir. “Sağlık olsun” dersen o iş gerçekleşmeyecektir…
Türkçe dünyanın en ‘sezgisel’ dilidir. Sezgisellik “aşırı dikkat, tecrübe, zeka, bütünsellik hatta vicdan” demektir. TÇ
Bugün 7 yaşındaki kızım için özel okul bakarken bir fiyat duydum: 400.000 TL! Tekrar ediyorum: Dört Yüz Bin Türk Lirası. Sordum farkınız ne? “Efendim biz İngilizce öğretiyoruz” dediler. Dedim nasıl öğretiyorsunuz? dedi “Yabancı hocalarla”. Yani bu, şu anlama geliyor 👉
Sevgili arkadaşlar, İngilizce dünyanın en kolay dilidir ve bir çocuk için okuma yazma öğrenmek kadar doğal ve basit bir süreçtir. Acilen devlet okullarına yönelik ön yargıyı yıkmalı ve devlet okullarındaki çocuklarımıza güvenmeliyiz. Değişim, tabii ki öğretmenlerden başlamalı. 🤘
Almış İngiltere’den ABD’den kitapları, vermiş hocaların eline, atmış sorumluluğu başından. Yıl olmuş 2023 veliler hala çocuğu “fine thanks and you” diyebildiği için gururlanıyor. Ortada ne akademik, ne sportif ne de sanatsal bir başarı var; tüm kusurlar İngilizce ile örtülmüş…👉
Okul, kendisi İngilizceyi nasıl öğreteceğini bilmiyor ve kendi beceriksizliğinin bedelini bize ödetmek istiyor. Yabancı hoca getirmiş ki öğrenemezsen şunu dedirtmek istiyor psikolojik olarak: “Ulan yabancı hoca bile öğretemediyse kesin bende bir sorun var”. 👉
Bazı annelerin tüm günü
çocukları kurstan kursa götürmekle geçiyor. Bunu neden yapıyorsun diye sorduğumda “çocuğumun geleceği için” diyor. Günümüzün hastalıklarının başında bence
“çocuk adına karar vermek” geliyor.
Çocuklar üzerinden müthiş bir ego tatmini yapılıyor. 👉
Devlet okulu o kadar itibarsızlaştırıldı ki öğretmenlerin çoğu ümitsiz, çocukların çoğu sanki ümitsiz vaka. Devlet okulundaki öğretmenlerin çoğu “aldığım maaş ne ki kendimi parçalayacağım?” diyor. Herkese pekiyi verip geçiyorum.” diyor. 👉
Türkiye’de ebeveynlere çocuklarının gelecek planlamasıyla ilgili sorular sorduğumuzda “yabancı dil öğrenmesi” ilk 3’te yer alıyor. Türkiye’de ebeveynler o kadar çaresiz hissediyorlar ki okul seçerken bile ilk öncelik “yabancı dil” oluyor. Bu da tabi istismara kapı açıyor. 👉
Şöyle düşünün, çocuk devlet okuluna da gitse “okuma yazma öğrenebilecek mi” diye endişelenmezsiniz. Peki yabancı dil öğrenebileceğinden niye endişe ediyorsunuz? 1 yıl okula giden çocuk okuma yazma öğreniyor da 1 yıl hazırlık okuyan çocuk nasıl oluyor da İngilizce öğrenemiyor?👉
Özellikle 30-50 yaş arası velilerin neredeyse en büyük yarası ve kompleksi dil. Öyle ki sırf “dil de” öğretecek diye özel okullara bir servet harcıyorlar. Özel okul,
eskiden zengin işiydi şimdi veli gerekirse kredi çekip çocuğunu
özel okula gönderiyor. 👉
Milli Eğitimde göreve gelirsem
yapacağım çalışmaların başında
meslek liselerine ve 2 yıllık okullara
itibar kazandırmak olacak çünkü
ülkeyi bekleyen en büyük
sorunlardan biri ‘işsizlik’ değil
“MESLEKSİZLİK”. Çok yakında,
evimizde bozulan bir eşyayı
onaracak usta bulamayacağız. 👉
Dünya, saati bileğine takarken Türkler ‘koluna’ takar. Dünya bebek doğururken Türkler ‘çocuk’ doğurur. Dünya bir şeyin ağırlığını sorar, Türkler “kilosunu”…
Özellikle gelişmiş ülkelerin dillerindeki en temel özellik “netliktir” yani “zihninde ne varsa zikrinde o olmalı”dır. 👉
9 çocuklu bir ailenin 9. çocuğuyum.
Bir kamyonetimiz vardı. Sahile plaja
pikniğe o kamyonetim kasasında
giderdik. Çocukluğum kamyonet
kasasında ve station vagonlarda
seyahat etmekle geçti. “ayağımızı
yerden kessin yeter” denir ya hani
ayağımızı yerden keserdi
mutluluktan.
Sturbucks’ın filtre kahvesini
beğenen bir insan evladı olduğuna inanmıyorum; birisinin, ağzıma
‘küllük’ boşaltması gibi bir şey.
Alıp sadece elinizde tutuyorsunuz
di mi doğru söyleyin?
Bütün dünya ‘bebek’ doğurur
iken Türkler “çocuk” doğurur..
Bizde kimse “bebek yapalım”
demez; “senden çocuğum
olsun” der… Peki NEDEN? 😊
Buyrun anlatayım… 👉
Türkler, akşam evine “en
yorgun” dönen millettir ve
bunun sebebi kesinlikle
fiziksel uğraşınız değil, gün
içerisinde iletişim kurmak için
vermek zorunda olduğunuz
‘zihinsel’ mücadeledir. 👉
Sevgili kadınlar,
15 yıllık dil araştırmacısı olarak size
ilişkilerle ilgili nokta atışı bir bilgi
vereceğim. İdeal erkeği bulmak çok
basittir; uzun uzun araştırmaya,
incelemeye gerek yok.
Yazışırken Noktalı Virgül (;) kullanan
bir adam ideal erkektir. O adamdan
kimseye zarar
İngilizce öğrenmek istiyorsanız
veya İngilizcede gelişiminiz
bir noktada durduysa şunu unutmayın:
İngilizcede bireysellik esastır, Türkçede ise bütünsellik.
İngilizce "böl, parçala, yönet" der; Türkçe "bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız" der. 👉
Seçimlerden hangi parti
1. çıkarsa çıksın Milli Eğitimin
bir kademesinde mutlaka görev alacağım. Bir teklif mi aldın
derseniz, hayır ama
hissediyorum ve istiyorum. 😊
Şöyle anlatayım… 👉
BURADAN DEVLETE SESLENİYORUM!
Herhangi bir felaket döneminde ne kadar ve nasıl üzüleceğimize, üzüntümüzü nasıl belli edeceğimize, sosyal medyayı nasıl kullanacağımıza, ne tür paylaşımlar yapabileceğimize dair yazılı bir talimat verilsin. 👉
Elimde 5 TL’lik nohutlu pilav ve ayran, bir yandan 4,5 yaşındaki kızım için bir ana okulu ile görüşüyorum. Yıllık kaç TL diye sordum “efendim her şey dahil 100.000 TL” dediler. Ömürlük mü dedim “yok, yıllık” dediler. Farkınız ne dedim “İngilizce öğretiyoruz” dediler. Bu kadar.
Hayatı boyunca sonra satmak
zor olur diye hayal ettiği arabaya
binmeyen ve hayatı boyunca,
satmak kolay olur, parçası ucuz
olur diye “aslında istemediği”
arabaya binen bir sürü insan
tanıyorum. 👉
Çocuk doğadaki en uyumlu
canlı. Ona hangi ortamı
sağlarsan o ortama uyum
sağlar. Şu günlerde beni en çok
şaşırtan şey, bizim neslimizin
kendi çocukluklarını unutmuş
olmaları…
Başarılı çocuk değil
‘mutlu’ çocuklar yetiştirelim.✌️
Türkçe çok garip.
“Bu cuma yaptık” deyince geride kalan cumayı; “Bu cuma yaparız” deyince ise önümüzdeki cumayı kastediyorlar. Yüklemi duymadan doğru mesajı anlamak mümkün değil. E o zaman Yüklem neden sonda? Neden her şeyin kaderini belirleyen şey bizde sonda? Anlatayım 👉
Türkçe çok garip dil...
“Bu Cuma yaptık” deyince geride kalan Cuma gününü, “Bu Cuma
yaparız” derken de önümüzde bekleyen Cuma gününü
kastediyoruz aslında. Yüklemi duymadan doğru mesajı anlamak
mümkün değil... E madem öyle,
o zaman Yüklem neden sonda
duruyor? Neden, bir olayın ya
@dr_korsan
Sonuca varmanı sağlayan şey işte sezgiler. Gerçekten Twitter’da belki normal insan vardır diye gelmiştim ama burası da tam bir facia. Eleştirmek için eleştirenlerin dünyası…
Bildiğim, araştırdığım, öğrendiğim kadarıyla şu anda İstanbul için yapılabilecek neler var bazılarını söyleyeyim:
* 7.6 şiddetine dayanamayacak tüm binaların derhal yıkımına başlanmalı,
* İnsanların İstanbul’dan taşınması için farklı şehirlerde projeler üretilmeli. 👉
Bugün arkadaşlarla sohbet
ederken şöyle bir cümle duydum:
“hemen bir şeye yatırmam lazım
yoksa ben o parayı yerim”…
Çok garip değil mi? Para yemek
sanki kötü bir şey, parayı harcamak
sanki aptallık gibi bir algı var toplumumuzda. Hep yokluk
hep kıtlık psikolojisinin sonucu. 👉
Temizliğe para vermemek için
en yorgun zamanında evi kendin
temizliyorsan, arabanı otoparka
bırakmak yerine 500 mt öteye
park edip yürüyorsan, eğer bir yerde
yemek yedikten sonra masadan
bardağında kalan suyu son kez içip
kalkıyorsan hastasın. Sen fakir
değil hastasın kardeşim.👋
İngilizceyi bir atasözü ile açıklamam gerekseydi "Her koyun kendi bacağından asılır" derdim. Türkçeyi bir atasözü ile açıklarsam "Anca beraber kanca beraber." derdim. 👉
Türkler İngilizceyi neden ZOR
öğreniyor?
İngilizce öğrenmek, bir Alman, bir Fransız hatta bir Rus veya bir Arap için çok kolayken bir Türk için neden zordur? Kızmayacaksanız buyrun anlatayım. 👉
Bir şey soracağım:
Memlekette “maliyeden, sağlıktan,
eğitimden, ulaştırmadan, uluslararası
ilişkilerden falan” anlayan hiç KADIN
yok mu ya?
Kadınlar liseden sonra okumuyor mu
Türkiye’de? Kendilerini mi geliştirmiyor?
Beceriksiz mi yoksa bizim kadınlarımız?
Kafaları mı basmıyor?
İşte, yabancıları Türkçedeki
zekaya hayran bırakan bir örnek:
Diyelim Almanya’ya tatile gittiniz
ve orada gezerken bir çanta aldınız.
O çantayı Türkiye’ye getirdiniz.
Türkiye’de bir arkadaşınıza çantanızı
göstererek şöyle dersiniz:
“Bu çantayı Almanya’dan aldım”
Eğer
Ülkede öyle bir ZEKA SORUNU
yaşıyoruz ki artık yazdığım
her yazıdan sonra esprisini
açıklamak zorunda kalan biri gibi kamuoyuna açıklama yapıyorum.
Çağımızın hastalığı: zekasızlık ve
art niyet. Cımbızla polemik çekmek.
Her şeyde herkeste kusur aramak.
İşte gerçek hastalık bu. 👉
Günümüzün en büyük
sorunlarından birisi ebeveynleri
“gereğinden fazla bilinçli olma
çabası”. Ortalık, çocuğunun
psikolojisi bozulmasın diye kendi
psikolojisini alt üst etmiş
hayattan bezmiş anne babalarla
dolu. 👉
Gözünüz aydın,
Türkiye’de bazı ana okullarının
ücretleri 1 milyon TL’ye dayandı.
Bu okullara, “sizin diğer
okullarından farkınız ne?” diye
sorduğumda genelde şöyle
cevap veriyorlar “biz %100
İngilizce eğitim veriyoruz!” 👉
BİR KADININ geçmişi olmak
egonuzu tatmin eder ama bir
kadının geleceği olmak cesaret
ister; ancak gerçekten seven
bir adam bir kadının geçmişi
değil ‘geleceği’ olmayı göze
alabilir. 👉
Sevgili arkadaşlar,
Türkçede bir eylem, 2 Edilgen Ek
almaz. Yani, ye-mek = ye-n-mek
olur ama “ye-n-ilmek” olmaz.
Balık elle ye-n-il-ir. = YANLIŞ
Balık elle ye-n-ir = DOĞRU
Ara-n-ıl-an kan = YANLIŞ
Ara-n-an kan = DOĞRU 👉
Türkçe ise “pratiklik” odaklı bir dil olduğu için şöyle bir yaklaşım geliştirmiştir: Zihnindeki ifadeleri bir “zeka süzgecinden” geçir ve öyle konuş. Yani bize göre, sözün fazlası aptallar içindir. Örneğin “kirli çamaşırlar” diyecekseniz eğer “kirli-ler” demek yeterlidir. 👉
Türkiye’de İngilizce öğretme sorunu yoktur; “Türkçeyi öğretme sorunu” vardır. Türkçeyi bilmeyen, kendi zihnini bilemez. Kendi zihninden geçeni bilmeyen kişi ağzından çıkanı başka bir dile aktaramaz. İşte bu yüzden iyi bir İngilizce için #ÖnceTürkçe 👋
3,5 yaşındaki kızıma “dikkat et düşebilirsin” dedim 2 dk sonra düştü. Ben sana demiştim dediğimde ise “Ama sen izin verdin düşebilirsin dedin ben de düştüm” dedi..
İşin yoksa “may ile can”in farkını anlat! 😭
Türkçe iletişim, karşı tarafın zeki olduğu ve kör olmadığı varsayımıyla gerçekleşir. İngilizcede ise iletişim, karşı tarafın “hem aptal hem kör” olduğu varsayımına dayanır. Biz bir şey söylemeden önce “buna gerek var mı?” deriz. İngiliz ise “başka neye gerek var acaba?” der. 👉
Hayatım boyunca Business uçmayı
merak edeceğime cebimdeki son
parayla Business uçarım.
Bali’yi merak edeceğime cebimdeki
son parayla Bali’ye giderim.
Ferrari’yi merak edeceğime cebimdeki
son parayla Ferrari kiralarım.
İnsanlar buna israf diyebilirler;
ben “yaşamak” diyorum. ✊
3 yaşındaki yeğenime “dikkat et
düşebilirsin” dedim; 2 dk sonra
düştü. “Ben sana demedim mi?”
diye kızdım.
- “Sen bana düşebilirsin dedin,
ben de düştüm” dedi.
İşin yoksa “may” ile “can”in
farkını anlat…
“Kadınlara özgürlük, kadınlara
bireysellik, kadın-erkek eşit”
diye diye ne gitti biliyor musunuz?
— annelik vasıfları.
Bırakın bekar kadınlarımızı,
anneler bile annelik vasıflarından
çok uzak yaşıyor artık.
Oysa kadını güzel yapan anne olsun
olmasın, evli olsun bekar olsun,
Geçenlerde bir Türk yöneticiden şunu duydum: 2 hafta izin verdiğimde onsuz da yapabiliyorsam o zaman o çalışana ihtiyacım yok demektir.
Yani şunu demek istiyor bir çalışan 2 hafta İzne çıkmamalı, çıkamaz. Beni çok şaşırtan ve canımı sıkan bir konuya değinmek istiyorum 👉
Çok ilginç bir milletiz.
Camı siliyoruz “ayna gibi oldu diyoruz,
Aynayı siliyoruz, “cam gibi oldu” diyoruz.
Birisi yola atlamasın diye de selektör
yapıyoruz, “tamam” geçebilirsin
demek için de selektör yapıyoruz.
“Karşıdan karşıya geçmek” sadece
bizde var mesela. Karşıdan
Evlenmenin en güzel yanlarından biri şu: bekarken sana hiç cazip gelmeyen hayatın evlenip boşandıktan sonra sana muhteşem geliyor. Aynı bekarlık ama içine tecrübe
katınca bir anda mis gibi oluyor. İşte farkında olmanın insana böyle bir katkısı var. Para kazandırmaz belki ama
“ÖZLEDİM”
Fransızcada “tu me manques” yani
“sen bende eksiksin” demek.
İngilizcede “I miss you” yani seni
göremiyorum, ortada yoksun” demek.
Türkçede ise ‘öz’den geliyor. Kişinin bir
başkasını kendi gibi görmesi, onu kendi
manevi varlığının bir parçası olarak
görmesi ve o
Türkiye’de tiksindiğim sektörlerin
başında FUTBOL geliyor.
Türkiye ekonomisine katkısından
çok zararı olan en yozlaşmış
alanlardan biri. Milyonlarca Euro
ödenen bir yığın futbolcu ya yedek
oturuyor, ya kadro dışı ya da sahada
etkisiz. Bunun şansla veya günlük
performansla
Türkçe, pratiklik uğruna kendini
o kadar geliştirmiştir ki İngilizce gibi gelişmemiş, doğal bırakılmış dillere ulaşmak için ileri değil geri gitmesi gerekir. Geri gitmek, insanın kendini tanıması, zihnini dinlemesi ve her şeyin kaynağına yani “fabrika ayarlarına” dönmesidir.✌️TÇ
Arkadaş sana ne? Neden kendi işine bakmıyorsun? Sen acı çekersin bir sigara yakarsın. Ben acı çekerim çay koyarım. Başkası acı çeker rakı içer sana ne? İnsanlar senle aynı derecede acı çekmek ve aynı şekilde belli etmek zorunda mı? Bu duyar değil bu zorbalık! 👉
2 saatlik Türk dizisi
izleyebiliyorsanız
2 saatlik Türk futboluna
tahammül edebiliyorsanız
2 saatlik Türk kahvaltısından
rahatsız olmuyorsanız
(israf anlamında)
bence ya zekanızı
ya hayatınızı sorgulayın.
Bütün dünya, bozuk paraya
“kalan, artan, küçük, üst, vb.” şeyler
derken yalnızca biz “bozuk” deriz.
Yani bize göre, para “tamken”
yani “harcanmadığında” güzeldir.
Bence psikolojik alt metin şu:
“parayı harcamak kötü bir şeydir.”
İşte bu, toplum olarak sahip oldu-
ğumuz kıtlık
#Gerizekal
ı, en yakınları tarafından sırtından vurulan, en çaresiz anlarda elleri boş kalan, sefaletin ve türlü zorlukların içinden kendine bir çıkış yolu bulup kara günlerden aydınlık günlere çıkan bir adamın hikayesi.. Aslında
#HepimizinHikayesi
👇
ŞAMPANYA YARIŞLARI
Bitti dostlar. Havlumuzu alıp
şıpıdık terliklerimizle tertemiz
bir plaja gidebilme dönemi bitti.
Sandalyelerimizi alıp kumsalda
köpeğimizle bir gün geçirdiğimiz
dönem bitti. Bir termos çay bir
paket çekirdekle zaman geçirmek
artık sadece belediyenin yeşil
Diyorlar ki “sistemi eleştirme; zaman birlik olma zamanı”. Sanki birden bire yer yarıldı ve onbinlerce insan tesadüfen kazaya kurban gitti. Ya arkadaş, bu insanların çoğu “ihmal ve sistemsel hatadan ötürü” öldü. Şimdi bunu eleştirmezsek bir daha kim bizi duyar sanıyorsunuz? ✊
Uyuşturucunun her türlüsünü açıkça öven, güzel bir şeymiş gibi bahseden, teşvik eden herkes, SATAN KADAR suçludur. Ha bir çocuğa “şundan içsene bi tane bir şey olmaz” deyip elinle vermişsin, ha “bir şarkında iç kardeşim çok güzel” demişsin bence. AYNI ŞEY. Aynı şey!
Farkında mısınız bu ülkede en çok, en ahlaklı ve erdemli olanlar eziliyor. Nerde gürültülü, cazgır, ağzı bozuk, pislik biri varsa en çabuk onun işi hallediliyor fakat en sessiz, en mülayim, en sakin insanlar daima en haksız, en öteki, işleri en fazla savsaklananlar oluyor…👉
İŞ İNGİLİZCESİ diye bir şey yoktur.
“O kadar zaman bir şey öğretemedim, daha nasıl oyalarım?” vardır.
Hayatında bir tane şirkette çalışmamış İngilizce öğrt. sana nasıl iş İng öğretsin.
İş İngilizcesi diye bir şey yoktur.
Bir işle ilgili ezberlenmesi gereken “kelimeler” vardır.
İngilizce zor olduğu için değil, çok basit olduğu için ve siz o kadar basit düşünemediğiniz için İngilizce konuşamıyorsunuz. İyi İngilizce konuşabilmek için ağzınızdan çıkana değil “aklınızdan geçene” odaklanın. Tıpkı 3 yaşındaki bir çocuk gibi…💡TÇ
Instagram’da herkes manken, herkes oyuncu, herkes influencer, herkes sıradışı… Kardeşim normal insan kalmadı mı? Normali özledim normali. Düz dümdüz insan arıyor gözlerim artık. Yemin ederim Facebook’u özlettiniz!
“En son ne zaman muhteşem bir şey
için para kazandın” demeyeceğim.
En son ne zaman paranı muhteşem
bir şey için harcadın? En son ne
zaman “umrumda değil” dedin?
Bu ülkenin en büyük sorunu
“elalem”. Bu en büyük sorunu
çözecek kişi ise sizsiniz… ✌️
Bugün, Türkiye’de “araçların ambulansa yol vermesi” HABER oldu. Yanlış duymadınız Bakan tebrik mesajı falan yayınladı. Araçlar ambulansa yol vermeyi başardı diye…
Türkiye’nin en büyük sorunu iş ahlakıdır. İş ahlakı zayıf olan bir toplum geri kalmaya, fakir kalmaya ve mutsuz olmaya mahkumdur. Yok, maalesef yok arkadaşlar. Musluk tamircisinden memuruna, müteahhitinden doktoruna Türklerin yaşadığı en büyük yozlaşma iş ahlakı alanındadır. 👉
Deprem… bu hayatta yaşayabileceğiniz en acı olaylardan biridir. Hiç kimse “benim başıma gelmez” demesin. Deprem sadece gece olan bir şey değil; her an her yerde hiç ummadığınız bir anda yakalanabilirsiniz. Bu yüzden topyekün istisnasız önlem alınmalı. Başımız sağ olsun Türkiyem.
Türkçede -mış mucizesi ve
İngilizcedeki karşılıkları 💯
Türkçede -mış’lı bir sürü şey var
ama -mış’lı geçmiş zaman diye
bir şey yok.
Sevgili dostlar, “-mış” 3 şeyin
yerine geçer; İngilizceleri de ona
göre belirlenir. Anlatayım. 👉
yani insanın doğuştan sahip olduğu düşünce ve yaklaşım tarzına. Orası aktarma terminali gibi bir şey. Oraya dönebilirseniz oradan istediğiniz dile bilet bulabilirsiniz. unutmayın İngilizce bir hedefse Türkçe konumdur. Konumunu bilmeyen hedefini bulamaz. ✌️TÇ
Eğer İngilizce düşünmek istiyorsan zikrinden çık ve zihnine geri dön. Orası her şeyin başladığı “default noktasıdır”. Sıfır noktasına git demiyorum, sıfır noktasına “dön” diyorum çünkü İngilizce insanın Allah vergisi doğal kodlarına yani sıfır noktasına en sadık kalmış dildir. 👉
Bu nedenledir ki biz “Şapkalı, asker.” şeklinde bir cümle kurabilirken İngilizler “the one with a hat is a soldier” yani “bir şapkalı olan malum kişi eşittir bir asker” demek zorundadır. Bakın demek zorundadır diyorum. Daha basit versiyonu yoktur varsa da popüler değildir. 👉
Şimdi bakıyorum, her yerde,
10 sene sonra değişecek uzman
görüşlerine göre çocuk yetiştiren
anne babalar var. İçgüdülerini
unutup adeta bir kullanma
kılavuzuna veya yemek tarifine
bakar gibi kitaba göre çocuk
yetiştiren çok ciddi bir kesim
var.
Rahmetli annem okuma yazma
bilmezdi; pedagojik (!) kitaplar
okumadığına göre nasıl oldu da
biz ahlaksız, hırsız, arsız, huysuz
saygısız veya bencil olmadık.
Kocaman bir aileyi yönetmeyi
nasıl başardı??? 👉
Unutmayın, Türkçe ‘abdala’
anlatır. gibi konuşulur, İngilizce
“aptala” anlatır gibi.. İNGİLİZCE
öğrenmek istiyorsanız aklınızdaki
tüm cümleleri bir geri zeka süzge-
cinden geçirin ve karşınızdaki
hem kör hem aptalmış gibi
konuşun.✌️TÇ
Bu yazıyı şunun için yazdım: Bıktım.
Kadınların saçma sapan adamlarla
çıkıp kendilerini saçma sapan
adamların beğeneceği hale
getirmelerinden rahatsızım. Güzel
kadına dönüp bakarız. Estetikli,
her yeri yapılı kadına da dönüp
bakabiliriz. Dibimiz de düşebilir
ama kimle saatlerce
Milletçe hastalığımızın adı “endişe”.
Devlete güvenmiyoruz. Birbirimize
güvenmiyoruz. Her an güzel şeyler
olabilir değil, “her an bir felaket
olabilir” düşüncesiyle yaşıyoruz.
Bu yüzden hayallerimiz hep yastık
altında. Başkalarının takdiri ve onayı
zevklerimizin önünde. 👉
FETİH devri bitti FETİŞ başladı
Sosyal medya ilişkilerin nasıl
içine s.çtı farkında mısınız?
Nasıl fast food’a dönüştürdü
tüm güzellikleri??
Bir yerde güzel bir kadın görüp
onu aynı yerde tekrar görmeyi
umarak aynı yere gitme devri
bitti… Kimin umrumda! 👉
@_KomutanLogar
Keşke röportajın tamamını izleseydin de kendini rezil etmeseydin troll kardeşim 😎 Ben öyle bir şey sanmıyorum da söylemiyorum da. Ben “keriz olma, İngilizce gibi basit bir dili öğrenmek için çocuğunu oyuncak etme, servet harcama” diyorum. “Dil öğrenmek için en ideal yaş İHTİYAÇ
Derhal, 2 yıllık bölümlerin “4 yıla
tamamlanması gereken bir
şey gibi” algılanmasının önüne
geçilmeli. Bir çocuk, yetenekleri
erken yaşta tespit edilerek
yönlendirilmeli. Puana göre
bölüm odağından çıkıp “yeteneğe göre bölüm” teşvik edilmeli.
Gelişmiş bir toplum böyle olur.✌️
TÇ
Araba kredisi çıkmıyor;
araba fiyatları artıyor.
Ev kredisi çıkmıyor;
ev fiyatları artıyor.
İhtiyaç kredisi çıkmıyor;
ihtiyaçlar artıyor…
Evini satamıyorsun,
arabanı satamıyorsun
ama her şeyin fiyatı artıyor.
Diyorsun ki “ulan benim sattığım
hiçbir şeyi alan yok. Peki fiyatı
Sizlerle EV SAHİBİMLE yaşadığım,
daha doğrusu, onun bana
yaşattığı, bir şeyi paylaşacağım.
Aynı zamanda ev sahipleriyle
DAVALIK olan tüm KİRACILARA
da ders olsun ki benim düştüğüm
TUZAĞA düşmesinler.
Çok kısa anlatıyorum: 👉
Ülkedeki belirsizlikler ve gidişat,
herkeste gelecek kaygısı
yarattığı için böyle olmasını da
anlayabiliyorum aslında ama
yine de hak veremiyorum
çünkü bu yarışın bu çabanın
SONU YOK.
👉
Çok değil, en geç 5 yıl içinde Türkiye’de her çocuk istediği dili devlet okulunda öğrenebilecek. Katalogdan seçer gibi öğrenecek.
Bir çocuğun okuma yazma öğrenmesi ne kadar mümkün, doğal ve bedava ise bir yabancı dili öğrenmesi de o kadar kolay, doğal ve bedava olacak. ✊
Oteldeyim. Asansöre bindim ve
sonrasında IRAKLI olduğunu
öğrendiğim 50-60 yaşlarında bir
teyze “can you hold the elevator
for a second?” dedi, kendine has
ARAP aksanıyla... İngilizce bildiği
aşikardı. Hemen “nerede öğren-
diğini” sordum, “kendi ülkemde”
dedi (Irak). Nasıl