İlişkilerde “saygısızlık” sadece kötü sözler söylendiğinde olmaz. Belirsizlik yarattığınızda, birden ortadan kaybolduğunuzda ve bir şeyler gizlediğinizde de saygısızlık yapmış olursunuz. Bir insanın “zamanından, emeğinden ve güveninden çalmak” belki de en büyük saygısızlıktır.
İlişkilerde araya ayrılık girdikten sonra çiftler hatalarını anlayıp tekrar bir araya gelebilirler. Ancak sonrasında aralarındaki güven ve aidiyet hissi azalabilir. Çünkü ayrılmayı tercih etmek “Seni sonsuza kadar kaybetmeyi ve başkalarıyla görmeyi kabul ediyorum" demektir.
İlişkilerdeki “sadakat” yüzük takmakla, ilişkiyi herkese duyurmakla ve sosyal medyada mutlu pozlar paylaşmakla ölçülmez. Karşısına birçok fırsat çıkmasına rağmen aldatmayan ve partnerinin güvenini sarsacak en ufak bir harekette bile bulunmayan kişilere “sadakatli” diyebiliriz.
İlişkilerde “güven” sadece aldattığınızda ve yalan söylediğinizde sarsılmaz. Partnerinizin duygusal ihtiyaçlarını görmezden geldiğinizde, sebepsiz yere uzaklaştığınızda, değersiz hissettirdiğinizde de sarsılır. Bir insanı yarım bırakmak ve kendine küstürmek de güven sarsıcıdır.
İlişkilerinizi bir adım ileriye taşımak istediğinizde yüksek olasılıkla sevginin tek başına yeterli olmayacağını görürsünüz. Çünkü ilişkide ilerlemek için “cesaretli olmak” ve “risk alabilmek” gerekir. Yerinde sayarak ve sorumluluk almaktan kaçarak mutlu yarınlar inşa edilemez.
İlişkiler karanlık bir dönem yaşıyor: İnsanların birbirine tahammülü azaldı, cinsellik ve menfaat odaklı ilişkiler arttı, aldatma ve ilgisizlik yaygınlaştı, flört yedekleme çoğaldı… Böyle bir dönemde sevginin, güvenin ve sadakatin olduğu bir ilişki inşa etmek başarı sayılabilir.
İlişkilerde “seçeneklerin fazla olması” insanları yalnızlaştırdı ve doyumsuzlaştırdı. Çoğu kişi partnerinin ilk hatasında ilişkiyi bitiriyor ya da daha güzel/zengin birini bulmak için yeni aşklara yelken açıyor. Oysa mutlu ilişki verdiğin emekle alakalıdır, mükemmellikle değil.
İlişkilerde “güven” sadece yalan söylediğinizde ya da aldattığınızda sarsılmaz. Bir şeyler gizlediğinizde, birden ortadan kaybolduğunuzda ve sebepsizce uzaklaştığınızda da sarsılır. Bir insanı yarım bırakmak ve kafasında soru işaretleri yaratmak da yeterince güven sarsıcıdır.
Ülkede yaşam koçları psikologluğa, market sahipleri eczacılığa, herbalifecılar diyetisyenliğe, masörler fizyoterapistliğe, aktarlar doktorluğa soyunuyor. Diplomaları yırtalım da herkes bir rahatlasın bu nedir?
Issız adam tripleri, belirsizlikler ve flört oyunları on yedi yaşındaysanız güzel olabilir ama yetişkin olduğunuzda ne istediğini bilen, hayatını size göre şekillendirebilen ve sizi gelecek planlarının başrolü yapan kişileri daha cazip bulabilirsiniz.
“Sınırları olan insanlar” seçici insanlardır. Herkesle yakın ilişki kurmaz, herkesle iyi anlaşmaz ve her davet edildikleri ortama gitmezler. Yalnız vakit geçirmekten keyif alırlar. “Sınır çizmek” insanlara sırt çevirmek, uyumsuz davranmak demek değildir. Aksine sağlıklı olandır.
Söz konusu evlilik olduğunda sevgi her şeyi çözer mantığını pek doğru bulmuyorum.
Örneğin; anlayışsız bir partner iletişim sorunlarını, ailesinden ayrışamamış bir partner sınır ihlali sorunlarını, belirli bir kazancı olmayan partner ekonomik sorunları beraberinde getirir.
İlişkilerde tüketim kültürü hakim: İnsanlar birden fazla kişiyle flört ediyor, hiçbir açıklama yapmadan ortadan kayboluyor, sorumluluk almaktan kaçıyor, ilişkiler hızlı başlayıp hızlı bitiyor… Böyle bir dönemde istikrar, sadakat ve güven veren biriyle ilişki yaşamak büyük şans.
İlişkilerde “ilgisizlik” sadece mesaj atmamak ve görüşmemekle olmaz. Duygularınızı belli etmediğinizde, partnerinizi üzen ve mutlu eden olayları sormadığınızda, oyaladığınızda da ilgisiz davranmış olursunuz. Partnerin beklenti ve ihtiyacına duyarsız kalmak en büyük ilgisizliktir.
Yakın ilişkilerdeki güven, sadece karşı tarafı aldattığımızda ya da yalan söylediğimizde değil; karşı tarafın duygusal ihtiyaçlarını görmezden geldiğimizde, sebepsiz yere uzaklaştığımızda, birden iletişimi kestiğimizde ya da psikolojik şiddet uyguladığımızda da sarsılır.
“Flört” adı altında birden fazla kişiyle konuşmak, “takılmak” adı altında duyguları yok sayıp zaman geçirmeye çalışmak, “ara vermek” adı altında birbirinden kopmak yaygınlaştığından beri sadakat ve güven içeren kalıcı ilişkiler kurmak zorlaştı. İlişkilerde tüketim kültürü hakim.
İlişkilerde ben duygularımı gösteremiyorum adı altında “sevgisizliği”, benim hiç vaktim yok adı altında “ilgisizliği”, benim yapım bu değişemem adı altında “sorumluluktan kaçışı”, bunları senin iyiliğin için söylüyorum adı altında “psikolojik şiddeti” normalleştirmeyelim.
İlişkilerimi sonlandırma kararını zor veririm, çünkü benim için ayrılık demek sadece biriyle konuşmayı kesmek değildir. O insanı sonsuza kadar kaybetmeyi göze almak, başkalarıyla olma ihtimalini kabullenmek demektir. Bunlara hazır olmadan karar vermenin insanı üzeceği aşikardır.
İlişkiler garip bir hal aldı: İnsanlar birbirine tahammül etmiyor, küçük bir hatada rest çekip ayrılıyor, daha iyisini bulmak için aldatıyor, cinsellik ve menfaat odaklı ilişki kuruyor… Böyle bir dönemde sadakat, sevgi ve güven içeren bir ilişki inşa etmek başarı sayılabilir.
Eleştiri adı altında psikolojik şiddette bulunanlara, dobralık adı altında kabalık yapanlara, tavsiye vermek adı altında büyüklenenlere tahammül etmekte zorlanıyorum.
İlişkilerde “aldatmak” sadece bir başkasıyla görüşmek anlamına gelmez. Partnerinize yalan söylediğinizde, güvenini sarstığınızda ve gerçek niyetinizi gizleyip maske taktığınızda da aldatmış olursunuz. Bir insanın sevgisini ve emeklerini ziyan etmek belki de en büyük aldatmadır.
“İlişkiye hazır değilim” cümlesi seninle ilişki istemiyorum, “Yoğunum” cümlesi sana ayıracak vaktim yok, “Ara verelim” cümlesi başkalarıyla görüşmek istiyorum, “Duygularımı gösteremiyorum” cümlesi sana duygum yok, “Beni böyle sev” cümlesi senin için değişemem anlamına gelebilir.
Partnerinize “seni seviyorum” demekle sevgi göstermiş olmazsınız. Ona emek harcadığınızda, toleranslı yaklaştığınızda, duygularınızı belli ettiğinizde ve ilgi gösterdiğinizde sevmiş olursunuz. Sevgi eyleme dökülünce anlam kazanır. Hissettirilmeyen sevginin anlamı yoktur.
İlişkiler en tatminsiz dönemini yaşıyor: Flört edenler hemen ilişki istiyor, sevgililer tahammülsüz, evliler yeni heyecanlar arıyor. İlişkisinden memnun olan bir avuç insan kaldı. Bunun en büyük sebebi ilişki kurmanın kolay, alternatiflerin çok olduğu bir dönemde yaşamamızdır.
“Issız adam olmak”, “belirsizlikler yaratmak”, “birden fazla kişiyle flört etmek” havalı veya zor insan olmak anlamına gelmez. Bir insanın güveninden ve emeğinden çalmak, sevgisine layık olamamak, oyalamak ya da yarım bırakmak havalı değil, acı vericidir.
İlişkilerde “saygısızlık” sadece kötü sözlerle yapılmaz. Birden ortadan kaybolduğunuzda, bir şeyler gizlediğinizde, değersiz hissettirdiğinizde ve tutamayacağınız sözler verdiğinizde de saygısızlık yapmış olursunuz. Bir insanın “güvenini boşa çıkarmak ” en büyük saygısızlıktır.
İlişkilerde “tolerans göstermek” karakterinizi değiştirmeniz anlamına gelmez. İlişki kurabilmek için tolerans göstermemiz gerekir. Aksi takdirde sonsuza kadar yalnız kalırız. “Ben böyleyim, karşımdaki bana ayak uydursun” mantığıyla sağlıklı ilişkiler inşa edilemez.
Benim hayatımda taktiğe yer yok ya duygularımı belli ederim, gerçek düşüncelerimi söylerim, mesajlara hemen dönerim, sevilmek için kendimi farklı göstermem… Çünkü kendim olmaktan uzaklaştığım hayat, yaşanmamış bir hayattır.
Flört yedeklemenin altında “bağlanmaktan kaçmak”, aldatmanın altında “rutin hayatın sıkıcılığından kaçmak”, birden ortadan kaybolmanın altında “sorunlarla yüzleşmekten kaçmak”, ben böyleyim, değişemem demenin altında “sorumluluktan kaçmak” yer alabilir.
İlişkilerde birden ortadan kaybolmak yerine “veda etmek”, kafam karışık diyerek oyalamak yerine “istemiyorum” demek, sahte iltifatlar etmek yerine “dürüst davranmak” gerekir. Kalbindekini açıkça söyleyemeyen, vaktinizden çalan ve rol yapan insanlar size sadece yük olur.
Kardeş sen üniversitede derslerle hiç alakası olmayan kişi değil miydin hangi ara laga luga eğitimi satıcısı çocuk ergen yetişkin Allah ne verdiyse terapisti oldun?
İlişkilerde “aldatmak” sadece bir başkasıyla görüşmek anlamına gelmez. Partnerinize yalan söylediğinizde, güvenini sarstığınızda ve gerçek niyetinizi gizlediğinizde de aldatmış olursunuz. Bir insanın “sevgisini, zamanını ve emeklerini ziyan etmek” belki de en büyük aldatmadır.
“İlişki istemiyorum” cümlesinde seninle ilişki istemiyorum; “Çok yoğunum” cümlesinde sana ayıracak vaktim yok; “Ben duygularımı gösteremiyorum” cümlesinde sana karşı duygularım yok; “Ben değişemem” cümlesinde senin için sorumluluk almak istemiyorum mesajı yer alıyor olabilir.
İlişkilerde “karşılık beklemek” çıkarcılık anlamına gelmez. Çünkü ilişkilerde denge sağlanmazsa sürekli emek veren, fedakarlıkta bulunan ve masraf yapan taraf yıpranır. Bu yüzden “denge” esastır. Birinin sürekli verirken diğerinin sürekli alması dengeleri büyük ölçüde bozar.
Benim hayatımda taktiğe yer yok ya duygularımı da belli ederim, sevgimi de gösteririm, mesajlara anında da dönerim… Bir kez geldiğim bu hayatta birine iyi ve değerli hissettirmekten güzel bir şey yok benim için.
“Doğru kişi” beklentilerinizi ve ihtiyaçlarınızı önemseyen, duygularını belli eden, sizin için mücadele eden kişidir. Zor dönemlerinizde size sırt çeviren, netlik istediğinizde kaçan, bahanelere sığınan veya duygularınıza kayıtsız kalan birinin doğru kişi olduğundan söz edemeyiz.
İlişkilerde “değersizlik” sadece kötü sözler söyleyerek yapılmaz. Partnerinizin düşüncelerini yok saydığınızda, hislerini önemsemediğinizde, hatanızı telafi etmek için uğraşmadığınızda ve açıklama yapmadan ilişkiyi bitirdiğinizde de değersiz hissettirmiş olursunuz.
İlişkilerde belirleyici olan ilişkinin süresi değil, çiftlerin birbirine uygunluğudur. Size uygun olmayan ve anlaşamadığınız biriyle seneler geçirseniz de yol kat edemezken size uygun olan ve aynı dili konuştuğunuz biriyle aylar içerisinde ilerleyebilirsiniz. Önemli olan uyumdur.
Doğru kişiyle olmanın en güzel yanı hayat bazen size karanlık gelse de onun elini tuttuğunuzda tüm zorlukların üstesinden geleceğinize inanmanızdır. O, yükünüzü azaltan ve varlığıyla bile sizi motive eden biridir. Derdinize dert ekleyen değil, derdinizi hafifleten biri…
İlişkilerde “ilgisizlik” sadece mesajlara geç dönmek, telefonu meşgule atmakla yapılmaz. Görüşmeye yeterince zaman ayırmadığınızda, duygularınızı belli etmediğinizde, sorumluluk almaktan kaçtığınızda ve görmezden geldiğinizde de partnerinize ilgisiz davranmış olursunuz.
“Arkadaşlık” bir tarafın sürekli kendinden bahsettiği, diğer tarafın da onu dinlemeye mahkum olduğu bir ilişki değildir. Bu yüzden arkadaşlık adı altında sürekli dert yanmak ve karşı tarafı kendi sorunlarına boğmak bencilce bir davranıştır. Arkadaşlıkta refakat esastır.
Doktoru, hemşiresi, psikoloğu, eczacısı, fizyoterapisti, diyetisyeni, teknisyeniyle birlik olunca sağlıkçılar çok güzel 🤍
#39Sa
ğlıkMeslekGrubuTakipleşiyor
“Bağ kurmak” fiziksel görünüşün ve maddiyatın çok daha ötesindedir. Bağ kuran çiftlerin güzel anıları, doyumlu sohbetleri ve mizah anlayışları vardır. Birbirlerini besler, geliştirir ve mutlu ederler. Bu yüzden hayatınızda bir kez derin bir bağ kurduysanız o hissi hep ararsınız…
İlişkilerin ciddileşmesi için çiftlerin “birbirini tanımaya gönüllü olması” ve “görüşmek için zaman yaratması” gerekir. Çünkü birbirinin ihtiyaçlarına ve isteklerine yabancı olan iki kişi ilişki yürütemez. Size zaman ayırmayan ve tanımaya çalışmayan biriyle ilerlemeniz zordur.
Eskiden yaşadığım olumsuz deneyimlerin tamamen kendimden kaynaklı olduğunu düşünürdüm; sonra ne kadar iyi ve doğru bir insan olursam olayım insanların bana göre değil, kendi kişilikleri ve beklentileri doğrultusunda davrandığını anladım. Durumları pek kişiselleştirmiyorum artık.
Hayatınızdaki kişinin cesur, değer bilen ve duygusal açıdan gelişmiş biri olması çok önemlidir. Aksi takdirde partneriniz sorunlarla yüzleşmekten, sorumluluk almaktan kaçınır, çeşitli bahanelerle sizden uzaklaşır ve neler hissettiğinizi anlayamaz.
İlişkilerde “huzur” güzel tatillere gitmek ve lüks otellerde kalmakla sağlanmaz. Huzur çiftlerin birbirini şüpheye düşürmemesiyle; güler yüzlü, saygılı ve anlayışlı olmasıyla sağlanır. “Birbirinin yükünü hafifletmek” ve “güvenli limanı olmak” belki de en büyük huzurdur…
“Flört” adı altında birden fazla kişiyle konuşmak, “takılmak” adı altında duyguları yok sayıp zaman geçirmeye çalışmak, “ara vermek” adı altında birbirinden kopmak yaygınlaştığından beri sadakat ve güven içeren kalıcı ilişkiler kurmak zorlaştı. İlişkilerde tüketim kültürü hakim.
Yaklaşık iki aydır terapi alıyorum, ödevlerimi yaparken çok keyif alıyorum ve kendimdeki gelişmeleri hem ben hem de yakın çevrem fark ediyor… İyi bir terapi almak insanın kendine yapabileceği en güzel yatırımlardan biri bence 🫶🏻
Zamanla psikiyatrist, psikolog, sosyal çalışmacı, sosyolog gibi mesleklere psikososyal destek açısından çok ihtiyaç olacak ama şu an önceliğin arama kurtarma çalışmalarına, yaralılara müdahaleye ve finansal desteğe verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Önce temel ihtiyaçlar.
Psikopatoloji bilgisi ve deneyimi olmayan insanların depresyon, anksiyete bozukluğu, şizofreni, şizoid kişilik vb. gibi kavramlar hakkında yorum yapmasını sakıncalı buluyorum. Keşke konuştukları kadar kolay şeyler olsalar
Psikologlar napıyor akşama kadar oturuyor mantığındaki insanlar, her gün farklı hayatlardaki farklı acıları ve sorunları dinlemenin ağırlığının asla farkında olamayacaklar.
Duygusal boşlukları alışverişle ya da gelişigüzel cinsellikle doldurmaya çalışmak uzun vadede insanı daha çok yaralıyor bence. Bu eylemlerin geri dönüşü yüksek miktarlı borçlar, anlamsız insanlarla kurulan anlamsız ilişkiler ya da mutsuzluk şeklinde olabiliyor.
Gerçek sevgide bahanelere yer yoktur. Yoğun olmak “ilgisizliğin”, ben buyum demek “sorumluluktan kaçışın”, duygularını göstermemek “değersizliğin”, kafa karışıklığı yaşamak “ortadan kaybolmanın” bahanesi olamaz. İnsan sevdiği için şartlarını zorlar; onu incitmez, yarım bırakmaz.
İlişkilerde ben duygularımı gösteremiyorum adı altında “sevgisizliği”, hiç vaktim yok adı altında “ilgisizliği”, benim yapım bu değişemem adı altında “sorumluluktan kaçışı”, kafam karışık adı altında “tutarsızlığı”, eleştiri adı altında “psikolojik şiddeti” normalleştirmeyelim.
İlişki kurmak istemeniz yetersiz, eksik ya da muhtaç biri olduğunuz anlamına gelmez. Sevilmek, değer görmek ve onaylanmak insani ihtiyaçlarımızdandır. Bu yüzden insanın hayatı boyunca onu anlayan, acısına ve mutluluğuna eşlik eden birini istemesi oldukça doğaldır.
Birçok insan ilişkisi olmasına rağmen kendini hâlâ yalnız hissediyor çünkü partneri onu eleştiriyor, aşağılıyor, kendi doğrularını dikte ediyor, güvenini zedeliyor ya da ilgisiz bırakıyor. Oysa doğru bir ilişki “kapı dışında” gibi değil, “güvenli bir limanda” gibi hissettirir…
Bu yıl ben de psikolog sayılırım psikolojiye giriş dersi aldım, hayat deneyimim çok, ortak derslerimiz var, alanım başka ama yüksek lisans yaptım diyen herkesi mesleğimizden uzaklaştırmaya ne dersiniz?
#YeniY
ılDileğimPsikologlarKanunu
Sevgi görmeyen bir insan sizin sevginizi kabul etmekte zorlanabilir, ilgi görmeyen bir insan sizin ilginizi bunaltıcı bulabilir, değer görmeyen bir insana değer vermeniz ona yük gibi gelebilir… Çünkü insanlar olumsuz bile olsa tanıdık gelen inançlarını sürdürmeye çalışır.
Çoğu şey gibi arkadaşlıkların da bir ömrü vardır. Arkadaşlar arasındaki paylaşımlar azaldıkça, birbirlerinin hüznüne ve mutluluğuna ortak olmayı bıraktıkça aralarındaki gönül bağı zayıflar; hatta zamanla tamamen kopar. Bir zamanlar her şeyinizi bilen insan, bir yabancıya dönüşür.
Bağlanmaktan kaçmak için “flört yedeklemek”, heyecan aramak için “aldatmak”, sorunlardan kaçmak için “birden ortadan kaybolmak”, sorumluluk almamak için “ilişki düşünmemek” yaygınlaştı. Karşınızda sadık, cesur ve sorumluluk sahibi biri varsa kendinizi şanslı hissedebilirsiniz.
Issız adam tripleri, flört oyunları ve belirsizlikler on yedi yaşındaysanız güzel olabilir ama yetişkin olduğunuzda ne istediğini bilen, hayatını size göre şekillendiren ve sizi gelecek planlarının başrolü yapan kişileri daha çekici bulabilirsiniz.
Sürekli psikoloji lisansının yetersizliğine vurgu yapıp binbir türlü eğitim satmaya çalışanlar, peki biz neden psikoloji lisansı okuduk danışana sadece hoş geldin demek için mi?
Alanında uzman hocaların profili -Psikolog
İki gün önce mezun olanların profili:
- Uzm. klinik psikolog
- Çocuk ergen yetişkin terapisti
- Psikoterapist
- Çocuk testleri uygulayıcısı
- Bilişsel davranışçı terapist
- Çözüm odaklı terapi
- 9999₺’ye laga luga eğitimi satıcısı
Hafif kilolu diyetisyen eleştirilir, kaygılanan psikolog/ psikiyatrist eleştirilir. Sanırım birçok meslek sahibi üzerinde çeşitli baskılar hissederek çalışıyor...
Fazla boş vakti olan insanın değil, yoğun olsa bile bana zaman ayıran insanın; mesajlaşmayı sevmeyen insanın değil, benimle mesajlaşmayı seven insanın daha kıymetli olduğuna inanıyorum. Çünkü fedakarlık, sevginin en büyük göstergelerinden biridir.
Bitirilmemiş işlerin ve yapılmamış konuşmaların sizi etkilemediğini düşünseniz bile bunlar bir gün bir rüyayla, vücut ağrısıyla ya da mide bulantısıyla size kendini gösterebilir. Bu yüzden açık davranmanız, net konuşmanız ve olumsuz duyguları yaşamaya izin vermeniz önemlidir.
İlişkilerde “taktik kullanmak” kendinizden uzaklaşmanıza sebep olduğu gibi ilişkinizi de yoluna koymaz. Sizi sevmek isteyen biri sebep aramadan sevecektir, bu yüzden sevilmek için duygularını belli etmemek, mesajlara geç dönmek ya da meşgul görünmek gibi taktiklere gerek yoktur.
Sevilmek ve değer görmek ihtiyaçtır. Fakat bu ihtiyacınızı karşılamak uğruna sürekli eleştirilmeyi ve aşağılanmayı kabul etmek, belirsizlik hissine razı olmak kendinize yapacağınız en büyük kötülüklerdendir. Sizi kendinizden soğutan bir sevginin gerçek olması pek mümkün değildir.
“AUZEF’te psikoloji bölümü kapanıyor mu?” diye okuduğumuz haberi “AUZEFTE’te psikoloji bölümü kapandı” şeklinde okumayı da nasip et Allahım.
#umutluyuz
tagı ile aminlerinizi alırım.
Bilerek mesaj bekleten, görüşmemek için bahaneler bulan ve duygularını gizleyen kişilerle yaşadığınız “ilişki” değil “oyundur.” İlişkiler zaman ayırmayı, özenli davranmayı, ilgi ve sevgi göstermeyi gerektirir. Taktiklerin olduğu yerde gerçek bir ilişkiden söz edilemez.
“Issız adam” rolüne bürünen kişiler karmaşık mesajlar verirler, hislerinizi umursamazlar ve ihtiyaçlarınıza duyarsız kalırlar. Bu kişilerle kurduğunuz ilişki başta heyecan verici olsa da zamanla ilişkinizde yaşadığınız “duygusal yoksunluk” ve “belirsizlik” sizi tüketebilir.
Değer verdiğim insanlara tahammülüm yüksektir. Sevdiğim biri beni üzüyorsa ilişkiyi sonlandırmak için en çok üzdüğü ana kadar beklerim, öfkelendirdiyse son noktaya kadar sabrederim. Çünkü benim için sevmek ilk hatada kestirip atmamak ve anlayış göstermek demektir.
Güven sarsılması her zaman aktif bir eylemle olmayabilir, bazen pasif davranmak ya da karşı tarafın zihninde soru işaretleri bırakmak da yeterince güven sarsıcı olabilir.
Eleştiri ile psikolojik şiddeti iyi ayırt etmek gerektiğini düşünüyorum çünkü günümüzde eleştiri adı altında yapılan şeylerin çoğu aslında psikolojik şiddet kapsamına giriyor.
İlişkilerde aldatmak sadece partneriniz dışında biriyle görüştüğünüzde olmaz. Yalan söylediğinizde, gerçeği gizlediğinizde, başkalarını düşündüğünüzde ya da yedeklediğinizde de partnerinizi aldatmış olursunuz.
İlişkilerin doyumlu olmasında “zaman” belirleyici bir faktör olmayabilir. Örneğin; bir insanla altı ayda yol katedemezken başka bir insanla birkaç haftada ilerleyebilirsiniz. Bu durum çiftlerin ilişkiye hazır olması, ne istediğini bilmesi ve uyumlu olmasıyla ilgilidir.
Tüm psikolog ve psikoloji öğrencisi arkadaşlarım, günümüz kutlu olsun. Meslek yasalı, haklarımızın korunduğu, çalışma şartlarımızın iyileştirildiği nice yıllarımız olsun.
Unutmadan hatırlatalım: Psikolog, psikoloji lisans mezunudur.
#10May
ısPsikologlarGünü
İnsan sevdiği kişiler için şartlarını zorlar. Çok yoğunum diyerek görüşmemek, telefonla uğraşmıyorum diyerek aramamak, duygularımı belli edemiyorum diyerek ilgi göstermemek bahanedir. İnsan sevdiği kişiler için kurallarını esnetir. İlişkiler böyle sağlamlaşır.
Günümüzde birçok insan aldatmadığı, yalan söylemediği ya da fiziksel şiddet uygulamadığı için insanlara zarar vermediğini düşünüyor. Oysa birden iletişimi kesmek, belirsizlikler yaratmak, yargılamak ve özgüven zedelemek de oldukça zarar verici davranışlardır.
Sevilmek için sürekli fedakarlık yapmanıza, hediyeler almanıza ya da kendinizden ödün vermenize gerek yok. Sadece sizi sevmeye istekli ve niyetli olan biriyle karşılaşmaya ihtiyacınız var. Bu yüzden kendiniz olun ve bırakın bu yolda size eşlik etmek isteyenler gelsin.
İlişkilerde “zarar vermek” sadece vurmakla ya da kötü sözlerle yapılmaz. Bir gün iyi davranıp bir gün ortadan kaybolduğunuzda, bağ kurmaktan kaçtığınızda, karmaşık mesajlar verdiğinizde ve gerçek niyetinizi gizlediğinizde de birine zarar vermiş olursunuz.