HER ZERRE KARA
Her semti farklı kaosların kucağında bir kent. Bu, artık başka bir İstanbul. Çünkü içinde yaşayanlar farklı, ama bir o kadar da tanıdık. Doğan Kitap’tan.
Kitap teaser: adnpositive / Kaan Tutkun Müzik (Beat): Murat Göral
Besteleştiren ve Seslendiren: Kaan Songün
Biri sayesinde bir şeyi seversiniz. Mesela gül reçelini. Sonra unutmazsınız. Gül reçelini de, size sevdiren kişiyi de. Onun için görünmez bağlarla tarihler, insanlar ve olaylar birbirine bağlıdır. Hepsi hatırlanmak için zamanını bekler.
Annem derdi ki:“Bir insandan olduğundan fazlasını bekleme. Hayal kırıklığına uğrarsın. Hata sende olur. O neyse o’dur!” Çok haklıymış. Ama bunu anlamak için de belli bir yaşa gelmem gerekiyormuş meğer!
Geçtiğiniz yolları incitmeyin, dokunduğunuz ağacı, özleyeceğiniz insanı, içinizdeki sevme ihtimalini ve sonunda kendinizi, kalbinizi, içinizdeki eski sizleri, çocukluğunuzu incitmeyin. Belki bu da buradaki cennet için en doğru yol.
Güle güle canım adam. Geldin, gördün, güldürdün, düşündürdün, kaleminin sapını gülle donattın. Şimdi geçtiğin yolları gülle donatsınlar. Bütün ustaların karşılasın seni. Yolun hep yıldız olsun. Sen büyük usta Ferhan Şensoy’umuzsun.
#usta
#theatre
#tiyatro
#theater
#playwright
Tiyatro dünyası çok kıymetli bir tiyatro insanını yitirdi bugün. Olcay Poyraz yıllarını tiyatroya adamış, Türkiye’de bu sanatın saygın biçimde anılması için emek vermiş bir oyuncu-yönetmen-çevirmendi. Yeni yolculuğuna güzel gitsin. Teşekkür ederiz.
#theatre
#theater
#tiyatro
Biri sayesinde bir şeyi seversiniz. Mesela gül reçelini. Sonra unutmazsınız. Gül reçelini de, size sevdiren kişiyi de. Onun için görünmez bağlarla tarihler, insanlar ve olaylar birbirine bağlıdır. Hepsi hatırlanmak için zamanını bekler. Günaydın.
Sadece bir dost tavsiyesi: İyi ne söyleyecekseniz bu dünyada geç kalmayın; ama kötü ne söyleyecekseniz de en azından bir gece bekletin, belki sabaha kadar durmaz sizde. İyi geceler.
Çok da üzülmeyin. Dünyadır geçer. Acıtır, üzer, dayanamam sanırsınız, yanarsınız; ama geçer. Arada, dünyanın seyrine, seyranına kendinizi bırakın. Görürsünüz geçer. Bir ince sızı kalır. O da insanlığınızı hatırlatır. İyidir.
Bir belgeselde yaşlı bir hanım, rahmetli eşi için "Ben onun ayakkabılarını koyduğu yeri bile severdim" demişti. Duyduğum en iyi aşk tanımlaması.
Cümleten aşkla yaşayacağınız bir gün olsun.
Bazen hiç kimseye ne söyleyecek bir şeyiniz kalır ne de içinizden herhangi biri için bir şey yapmak gelir. İşte o an çok değerlisiniz, kıymetini bilin.
Sandalyeleri birleştirilerek kurulan çocukluk uykuları ne güzel ve derindi. Hep insan mırıltıları, kahkahalar, şarkı sesleri ve ılık rüzgâr. Öyle bir gece olsun işte!
İyi geceler.
Denilecek şey kalmadıysa demeyin, yürüyün gidin. Son sözü ben söyleyeceğim takıntısı ve iddiası insanı yıpratır. Bırakın son sözü hayat söylesin. Zaten o söyler hep. Bunu bilin de sebepsiz bir gülümseme gelip yerleşsin dudaklarınıza.
“Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.” Mustafa Kemal Atatürk.
19 Mayıs’ta saygıyla
Daha çok gülelim. Daha güzel yaşayalım. Dünyaya inat görelim, duyalım, bunlardan korkup kendimizi kapamayalım. Başkalarının verdiği değerle değil, kendimize verdiğimiz değerle var olalım. Nefesin bile kıymetini bilelim. Hiç değilse iki-üç güzel kitap okuyalım, ruha iyi gelsin.
Birinin yola çıkma zamanı geldiyse yapılacak en iyi şey öpüp sırtını sıvazlamak ve göndermektir. Ne kadar severseniz o kadar rahat bırakın. Kendinizi de, onu da.
Kalp kırmayın, iyi olandan vazgeçmeyin. Asıl zor olan bu. Kıra döke, kese biçe geçmek çok kolay. Geçiciyiz, kalıcı hiçbir şey yok. İnançlar, prensipler, şan-şöhret dahil. Geçeriz. Unutmayın. Her şey suya yazılır. İyi geçin!
Su gibi bir adamı kaybettik.Kalbi,ruhu onca güzel ve bağımsız olmasa bu kadar muhteşem oyunları,tabloları ortaya koyamazdı.Oyunculuğundaki duyarlılık koskoca bir hayatın duyarlılığıydı. Elveda güzel yazarım. Artık hepimiz biliyoruz ki “bir kıvılcım düşer önce, büyür yavaş yavaş.”
Ne yaparsanız yapın kasvet biriktirmeyin, kasvet üretmeyin ve kasvetli olmayın. İzin verin de hayat yolunu bulsun içinizde, kalbinizde. Belki ezilmiş yaprakların hışırtısı ya da bir rüzgârın getirdiği kokularla. İzin verin hayat gelsin size.
Geçtiğiniz yolları incitmeyin, dokunduğunuz ağacı, özleyeceğiniz insanı, içinizdeki sevme ihtimalini ve sonunda kendinizi, kalbinizi, içinizdeki eski sizi, çocukluğunuzu incitmeyin. Belki bu da buradaki cennet için en doğru yol.
Bazen en iflah olmaz dediğin acı bir valize, iki parça eşyaya, bir de yola çıkmaya bakar. Her şeyi olduğu gibi bırakıp hem de! Değişiklik değiştirir. Gitmekten korkmayın. Dönmemekten hiç korkmayın!
Rahmetli annem derdi ki: “Bir insandan olduğundan fazlasını bekleme. Hayal kırıklığına uğrarsın. Hata sende olur. O neyse o’dur!” Çok haklıymış. Ama bunu anlamak için de belli bir yaşa gelmem gerekiyormuş meğer!
Zamanında gitmeyi bilmek diye çok mühim ve insana dair bir bilgi var bu dünyada. Birinden, bir yerden, bir olaydan, bir kalpten, işten, hatta bir memleketten zamanında gitmeyi bilmek mühim. Öğrenmek bir ömür sürüyor.
Çok da üzülmeyin. Dünyadır geçer. Acıtır, üzer, süründürür, dayanamam sanırsınız, yanarsınız; ama geçer. Arada, dünyanın seyrine, seyranına kendinizi bırakın. Görürsünüz geçer. Bir ince sızı kalır. O da insanlığınızı hatırlatır. İyidir.
Moda'da Ali Usta'yla Kemal Usta Waffle'cısı arasında durunca güzel,hafif,uçucu bir koku sarar sizi. Tepenize bakın şimdi. O şemsiye gibi sizi esirgeyen,pembe çiçekli ağaç Gülibrişim'dir. Kıymetlidir. "Bakarsın Bulutlar Gider"diye bir oyun yazdırmıştır bana.Tanıyan sever.Günaydın.
Yarım kalanlara yanmayın. Bu dünyada tamamlanan hiçbir şey yok. Çemberiniz muhakkak kopar bir yerinden. Siz yaşayın en güzelinden. Yaşadığını sev, sevdiğini yaşa. Özü orada.
Nefis bir gün olsun hepimize.
Karanlık olmayın. Kin toplamayın. Görülür.Güzel olun.Kalbinize ferahlık verin. Düşüncelerinizi serin tutun. Aklınıza ilk geleni söylemeyin. Vicdanınızı sevin.Çevrenizdeki bütün çocukları koruyun. Gökyüzüne gülümseyin.Dünü unutmayın,ama dünde bırakın. İnsan olmanın tadını çıkarın.
Her şey geçer.Zamanın kendisi bile. Hiçbir şey için değdiğinden fazla sıkmayın canınızı.Bakın gökyüzü var, ağaçlar, deniz, akarsular.Derin bir nefes alın; sevdiğiniz birini hatırlayın. Canınız yansa da aldırmayın,dayanın. Bir kahve için,yüzünüzü rüzgâra emanet edin ve gülümseyin.
Kendinizi üzdüğünüze değmez. Hele de üzenin haberi yoksa! Kendisinden haberi olmayana üzülmek kadar da saçma bir şey yok. Yani diyeceğim o ki, şefkatinizi ve merhametinizi değmeyenlere o kadar harcarsanız günü geldiğinde gerçekten hak edenlere yetecek ve değecek gücünüz kalmaz.
Hayat birçok şeyi dolaylı yaşamayacağınız kadar kısa. Uzun uzun oyunlara, cambazlıklara, nezaket çabalarına, manasız patavatsızlıklara gerek yok. Direkt ve samimi olmak yeterli. Sade ol, sade gel, sadede gel!
Sadece bir dost tavsiyesi:
İyi ne söyleyecekseniz bu dünyada geç kalmayın; ama kötü ne söyleyecekseniz de en azından bir gece bekletin, belki sabaha kadar durmaz sizde. İyi geceler.
Dünyada bunca dert varken neden en büyüğü aşk acısı olsun? Dünyada en değerli şey bir zeytin olmalıyken neden bir altın külçesi olsun? Dünyada en önemli şey insan olmakken neden iktidara ulaşmak ve onu elinde tutmak olsun?
Çok da üzülmeyin. Dünyadır geçer. Acıtır, üzer, dayanamam sanırsınız, yanarsınız; ama geçer. Arada, dünyanın seyrine, seyranına kendinizi bırakın. Görürsünüz geçer. Bir ince sızı kalır. O da insanlığınızı hatırlatır. İyidir. Güzel geceler.
Kalp kırmayın, iyi olandan vazgeçmeyin. Asıl zor olan bu. Kıra döke, kese biçe geçmek çok kolay. Ama hepimiz buradan geçiyoruz. Geçiciyiz, kalıcı hiçbir şey yok. İnançlar, prensipler, şan-şöhret dahil. Kemikleriniz bile kalmaz. İyi geçin!
Sevişmekten korkmayın. Sevişmesini bilmeyenden korkun. Sırf kendi zevkini düşünenden korkun. Ama en çok da sevmesini bilmeyenden korkun. Ötesi iyilik, güzellik. Güzel sabahlar, sahanda yumurtalar filan.
Sade ve yalın olmayı sıradan ve alelade olmakla karıştırdılar. Samimi olmayı patavatsız olmakla karıştırdılar. Cesareti cüretkârlıkla karıştırdılar. Candan olmayı arsızlıkla karıştırdılar. İçli dışlı ve teklifsiz olmayı enseye tokat popoya parmakla karıştırdılar.
İyi bir şeyler olsun. Birinden hoşlanın mesela. Ya da biri güzel baksın size. Unuttuğunuz kıymetli bir ân'ı yeniden yaşayın. Rüzgâr yanağınızdan makas alsın. Kalbinizdeki masumiyet parlasın. Öyle yaşayın bugün. Günaydın.
Yarım kalanlara yanmayın. Bu dünyada tamamlanan hiçbir şey yok. Çemberiniz muhakkak kopar bir yerinden. Siz yaşayın en güzelinden. Yaşadığını sev, sevdiğini yaşa. Özü orada.
Nefis bir gün olsun hepimize.
Denecek şey kalmadıysa demeyin, yürüyün gidin. Son sözü ben söyleyeceğim takıntısı ve iddiası insanı yıpratır. Bırakın son sözü hayat söylesin. Zaten o söyler hep. Bunu bilin de sebepsiz bir gülümseme gelip yerleşsin dudaklarınıza.
Hayat birçok şeyi dolaylı yaşamayacağınız kadar kısa. Uzun uzun oyunlara, cambazlıklara, nezaket çabalarına, manasız patavatsızlıklara gerek yok. Direkt ve samimi olmak yeterli. Sade ol, sade gel, sadede gel!
Bazen en iyisi sadece durmak ve seyretmek... Her şeyi, herkesi, her yeri ve kendi özünü, sözünü. Ötesi huzur biriktirip hayata devam etmek.
Gün güzel gelsin hepimize.
Aklınız, kalbiniz ve ruhunuz yerindeyse, sağlığınız idare edecek biçimdeyse, ayakta durup işinizi yapabiliyorsanız en büyük mucize ve nimet bu. Ruh daralmaları ve vicdan sıkıntılarına rağmen dünyadaki şanslı azınlıktansınız demektir. Şikâyeti bırakıp kıymet bilin!
Hayat birçok şeyi dolaylı yaşamayacağınız kadar kısa. Uzun uzun oyunlara, cambazlıklara, nezaket çabalarına, manasız patavatsızlıklara gerek yok. Direkt ve samimi olmak yeterli. Sade ol, sade gel, sadede gel!
Ne yaparsanız yapın kasvet biriktirmeyin ve kasvetli olmayın. İzin verin, hayat yolunu bulsun kalbinizde. Belki yaprak hışırtısı, su sesi ya da rüzgârın getirdiği kokularla. Unutmayın burası gerçek değil, hakikat hiç değil. Nefis bir gün olsun hepimize.
Kalp kırmayın, iyi olandan vazgeçmeyin. Asıl zor olan bu. Kıra döke, kese biçe geçmek çok kolay. Geçiciyiz, kalıcı hiçbir şey yok. İnançlar, prensipler, şan-şöhret dahil. Geçeriz. Unutmayın. Her şey suya yazılır. İyi geçin!
Kalp kırmayın, iyi olandan vazgeçmeyin. Asıl zor olan bu. Kıra döke, kese biçe geçmek çok kolay. Geçiciyiz, kalıcı hiçbir şey yok. İnançlar, prensipler, şan-şöhret dahil. Geçeriz. Unutmayın. Her şey suya yazılır. İyi geçin!
Bir sorum var: Neden hem sahnede hem dizilerde iyi oyuncular haricinde herkes bağırarak konuşuyor? Sakin konuşunca anlaşılmıyor mu? Öfkeli, kızgın, gergin olmak bağırmak değil. Sahnede birçok oyuncu gerekmediği halde bağırmayı tercih ediyor. Lütfen bir daha düşünelim oynarken.
Cemreler keşke kalbe ve akla düşse de ısınsa kalbiniz ve başkalarının varlığını da hatırlasanız. İyi bir insan olsanız ve bu dünya daha güzel bir yer olsa sizinle.
Böyle böyle hayallerle güzel geceler.
Sessizce sevebilmek diye bir şey de var. Üstüne düşmeden, üzmeden, kanırtmadan, bıktırmadan. Sadece sakince, derin sular, sahipsiz uykular gibi. Arada bir, başka bir devrin zarafeti ve dokunuşuyla. Var, var!