Akademik metinlerde belki de en çok kullanılan üslupların başında "yeniden ifadelendirme" (paraphrasing) geliyor. Yeniden ifadelendirme sırasında metni daha az sıkıcı kılmanın bir yolu da farklı yüklemler kullanmak; işte bunlardan bazıları⬇️
Babanzâde Ahmet Naim Bey, 85 yıl önce, 13 Ağustos 1934'te öğle namazını kılarken secdede vefat etti. Ruhu şâd, mekânı cennet olsun...
Aşağıda hayatı ve eserlerine dair bir zinciri ilgililerin dikkatine sunuyorum:
Niçin eser yazılır? 1. Daha önce hiç söylenmemişi söylemek için 2. Eksik söyleneni tamamlamak için 3. Muğlak söyleneni şerh etmek için 4. Ayrıntılı söyleneni kısaltmak için
Gazzâlî'ye göre uzletin faydaları:
1. Yalnız başına Allah'a ibadet ve niyaz edebilmeyi sağlar.
2. Günahlardan uzak tutar.
3. Fitne ve düşmanlıklardan muhafaza eder.
4. İnsanların şerrinden korur.
5. Açgözlülüğe ket vurur.
6. Lüzumsuz ve akılsız kişilerle görüşmekten kurtarır.
Rahim Acar hocayla birlikte genel editörlüğünü yaptığımız "Din Felsefesinin Ana Konuları: İslam Düşüncesinden Seçme Metinler" üst başlıklı 5 ciltlik çalışmanın sonuna doğru yaklaştık, çok şükür.
İslam Felsefesi Öğrencilerini Yüksek Lisansa Yönlendirme Konusunda Aydınlatıcı Söz (el-Kavlü’l-münîr fî irşâdi tullâbi’l-felsefeti’l-İslâmiyye ilâ mâcistîr)
Bilmem sizin de dikkatinizi çekiyor mu, Türkçe veya başka dillerdeki ilgili literatürü hiç dikkate almayan, literatürü ne derinleştiren ne de ileriye taşıyan, sanki o konuda ilk defa konuşuluyormuş gibi hareket eden sözde-akademik çalışmaların sayısı gün geçtikçe artıyor.
📌Bugün 17.00'de, Bisav TV'de!
👉İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Dr. M. Cüneyt Kaya, İslam düşünürü İmam Gazzâlî'nin İhyâü Ulûmi'd-dîn eserinden ''ilmin fazileti'' bahsini ele alacak.
Alanlarındaki yeterlilikleri tartışmalı akademisyenler, öğrencileri üzerinde iki şekilde etkili olmaya çalışıyorlar sanki: arkadaşlık derecesinde yakın ve babacan bir ilişki kurarak veya öğrencinin şahsiyetini ezecek derecede otoriter bir tavır takınarak...
Şu sessiz kubbenin altında insandan eser yokmuş!
Diyorduk: “Bir buçuk milyar!” Meğer tek bir nefer yokmuş!
Bu hissiz toprağın üstünde mazlûmîne yer yokmuş!
Adalet şöyle dursun, böyle bir şeyden haber yokmuş!
Bütün boşlukmuş insanlık: Ne istersen, meğer yokmuş!
Gazzâlî’ye göre uzletin zararları da var:
1. Öğretim ve öğrenimin yararlarından istifade edememek. 2. İnsanlara faydalı olamamak, insanlardan fayda görememek. 3. Toplumsal hayatın sağlayacağı ahlâkî yetkinliğe erememek, başkalarının bu yetkinliklere ermesine vesile olamamak.
"[Bilgisiyle tanınan bir kimsenin] hem iyi yönlerini hem de kötü yönlerini gördüğünde, iyi yönlerini yay, kötü yönleri için ise [onları iyiye yoracak] mazeretler ara. Bulduğu her şeyin en pisine konan sinek gibi olma!" (Gazzâlî)
Gazzâlî'nin bu sözünü şöyle yorumlasak, nasıl olur?
"Bir kişiden/gruptan etkilenerek iman eden kişi, daha etkili bir kişiyle/grupla karşılaştığında ya da etkilendiği kişi/grup onu hayal kırıklığına uğratacak bir tavır/eylem ortaya koyduğunda inkâra düşecektir."
18 Aralık Gazzâlî'nin vefat yıldönümü...
"İmam Gazzâlî -Allah ruhunu mukaddes kılsın- 450 senesinde doğdu, 505 senesinde Pazartesi günü vefat etti. Vefat ettiğinde sabah vaktiydi. Abdest aldı, namaz kıldı ve 'Bana kefenimi getirin' dedi. Sonra kefeni aldı, +
18 Aralık, Gazzâlî'nin vefatının miladî takvime göre 910. yılı (14 Cemâziyelâhir 505/18 Aralık 1111).
Gazzâlî ykl. 448/1056'da Tûs'ta doğdu.
Tûs'taki mahalli hocalardan ilk eğitimini aldıktan sonra ykl. 461/1069'da Nişâbur Nizamiye Medresesi'nde Cüveynî'nin talebesi oldu.
Gazzâlî'nin Halil şehrinde Hz. İbrahim'in kabri başındaki yemini:
1. Hiçbir sultanın huzuruna çıkmayacak.
2. Hiçbir sultandan mal-mülk almayacak.
3. Münazara ve taassupta bulunmayacak.
(Sencer'e yazdığı mektuptan. Kendisinden üçüncü şahısla bahsediyor).
YAKINDA!
📚Din felsefesinin temel meselelerini, İslam’ın klasik çağında kaleme alınmış metinler eşliğinde inceleyen "Din Felsefesinin Ana Konuları: İslam Düşüncesinden Seçme Metinler" yakında raflarda...
Bugün Dârülfünûn Felsefe Şubesi hocalarından Şehbenderzâde Ahmed Hilmi'nin vefat yıldönümü (30 Ekim 1914). Rahmet niyazıyla aşağıda "Hangi Meslek-i Felsefîyi Kabul Etmeliyiz? Dârülfünûn Efendilerine Tahrirî Konferans"ından birkaç alıntı, ilgililerin dikkatine arz olunur:
Fârâbî soruyor: Hangisi filozof olmaya daha yakın?
Bütün felsefî bilimleri tahsil etmiş ama fiilleri, herkesçe ilk bakışta güzel olarak görülen şeylere aykırı olan mı, ilki kadar bilgisi olmasa da fiilleri, herkesçe ilk bakışta güzel olarak kabul edilen şeylerle uyumlu olan mı?
İslam felsefesi alanında yüksek lisans veya doktora tez konusu arama sürecindeki arkadaşların zihinlerini toparlamalarına yardımcı olacağını ümit ettiğim bir tablo⬇️
Klasik bir metnin birden fazla neşir veya tercümesi varsa bunlar içinden en iyisini seçebilmek de akademik ciddiyet ve hassasiyetin bir parçası: En yeni her zaman en iyi değil.
YAKINDA... İbn Rüşd'ün Faslu'l-makâl'i, ikisi İbn Rüşd'den, biri Gazzâlî'den üç ek metin eşliğinde Mahmut Kaya'nın neşir, tercüme ve incelemesiyle
@klasikyayinlari
İslam Felsefesi Dizisi'nde...
Gazzâlî: "Kendisinden başka ilahın olmadığı (...) Allah’a yemin olsun ki, bana göre İmam Ebû Hanîfe, [Muhammed] Mustafa ümmeti içinde fıkhın anlamlarının gerçeklikleri konusunda en derinlere dalan kimsedir..."
Görevlerinden uzaklaştırılmış, maaşı kesilmiş, ümitsizlik içinde uzlete çekilmiş bir fıkıh müderrisinin, Elmalılı Hamdi Efendi’nin (ö. 1942) felsefe literatürümüze yaptığı muhalled katkı: Metâlib ve Mezâhib. Ruhu şâd, mekanı cennet olsun.
@lazamani
يَصدُر الأسبوع القادم عن دار بريل «تلخيص معاني ما بعد الطبيعة لابن رشد» -نُبذَة الكتاب مُرفَقة- من تحقيق وتقديم وترجمة الأستاذ مارون عوَّاد رئيس الأبحاث في المركز الوطني الفرنسي للبحث العلمي (CNRS).
🔗 الكتاب:
🔗 المحقق:
فإن التقليد ليس فيه انشراح الصدر، بل هو عقدة على القلب.
Bir otoriteye dayanan [taklidî] bilgide gönül huzuru bulunmaz; o kalpte bir düğümden ibarettir. (Gazzâlî)
Din ile felsefe arasındaki ilişkiye dair Abdüllatif el-Bağdâdî'nin (ö. 629/1231) ilginç yaklaşımı: “[Felsefe] sadece yasaya (sünnet) göre yetişmiş ve dinin (şerîʻat) [öngördüğü] fiilleri yapmayı alışkanlık haline getirmiş kimseye öğretilmelidir.” Açıklaması daha da ilginç⬇️
Tıp bağlamında uzmanlığın gündemde olduğu şu günlerde Gazzâlî'nin el-Munkız'daki tespiti:
“Bir disiplinde uzman olanın her disiplinde uzman olması gerekmez; mesela iyi bir fakih ve kelâmcının tıpta uzman olması icap etmez."
İşe yarayacak birkaç web sayfası:
Online Dictionary of Arabic Philosophical Terms
Glossarium Græco-Arabicum A lexicon of the mediæval Arabic translations from the Greek
Arabic and Latin Glossary
Yâ Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
“Yandık!” diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!