Kuşlar yemek yerken ürkmesinler diye yolunu değiştirdiğin için mi? yoksa kuşlara yem verirken fotoğraflarını çektirmek için mi? Sahiden bir kuş kanadını çırpıncaya kadar mı …
Mağlup mu desem mahçup mu
Ama ikisi de değil
Ben garip sen güzel
Dünya umutlu
Öyle bir tuhafım bu akşamüstü
Sevgilim
Canavar götürür gibi
Iki yanım
Iki süngü
Sonra tevafuk diye bir şeyden bahsettiler. Sözlerin geldi aklıma… Bir ölüm vefalı bu sevda da, bir de ayrılıktan yana gamlı kavgalar.. Ah… Yazgımda öyle bir tövbem var ki sevdana, vefasızlık yaptırtma bana, korkuyorum..
anlamak zor , çünkü kavuşmak çok...
bir kavuşmak on misli ayrılık eder hey babam heyy!
anlamak yok. anlamak yok !
iç tarafı anılarla çevrili bir yoldan evvela atlarımızı nal'dırtırız..
önden gönlünü yolla gelsin yar
sonra seni, çocuğu gönderir aldırtırız .
Yanlışlarımı tekrarlayarak doğrumun sağlamasını aldım. Bu yönde zahiri tek bir şüphe rüku buluyor,doğrunun tespit yolunu izlerken ödenen bedeller.. İşte kumardaki asıl blöf orada oynanıyor. İyi ya da kötü olan değil,bu noktada gerçekten büyük kayıpları gözealabilen kazanıyor.
"yalan söylediklerini biliyoruz.
yalan söylediklerini biliyorlar.
yalan söylediklerini bildiğimizi biliyorlar.
yalan söylediklerini bildiğimizi bildiklerini biliyoruz.
ama hâlâ yalan söylüyorlar."
Ey insan! Yaratılmışların içinde, zerre'den daha küçüğü yok ve sen onu anlayamıyorsun. Zerreyi bile tanıyamayan insan, bu zerreden daha algılanamaz olan O'nu tanıyabilir mi?
Ben nice İstanbul’lular gördüm sana gelinceye kadar
Kirli paçavralara benzerdi insanları
Dostluktan, vefadan yoksun.
Bölünmüş, dağılmış, parçalanmış
Ve herbiri kendi ağırlığıyla ezilmiş, yorgun.
Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu.
Hani, kurşun sıksan geçmez geceden,
Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık...
Ve zehir - zıkkım cıgaram.
Gene bir cehennem var yastığımda,
Gel artık...
Her biri, ötekinin kusurunu algılarken, - farkında olmadan kendi öznel konumunun sahteliğini de algılar; ötekinin kusuru kendi bakış açımızın çarpıtmasının nesnelleştirilmesinden ibarettir.
Uyuşamayız seninle, yollarımız ayrı;
Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi;
Senin yiyeceğin, kalaylı kapta;
Benimki aslan ağzında;
Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.
Ama seninki de kolay değil, kardeşim;
Kolay değil hani,
Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.
Hadislere inanmayanlara şunu sormadan da duramıyorum. Kur'an vahiy yolu ile peygamberin kavmine aksettikleri ile oluşuyor. Hadisleri de duymadın vahiyi de duymadın o zaman kur'ana nasıl tabi oldun hadisleri inkardasın ?
Hangi Adem sürülse tenime
o an sürülüyorum tekrar cehenneme
küheylânlara özeniyor nefsim
serseri koşmalara.
zehir oluyor her nefes ciğerlerime
arafa sürgün edilisimi kutsuyor fahişeler
küllerim üzerinde dans ederek
alevden elbiseleri ile.
Eminönü, küçükpazar olsun, Süleymaniye, haliç sahili, Balat yürümek istiyorum seninle… o yeşili güzel yerin sahilinde ellerimiz göğsümüzün üzerinde uzanmak istiyorum kuşları uçakları izlemek istiyorum susadığımız her an limonata içelim güzel çocuk seni çok özledim.
Kendinle özeleştiri yapabildiğin zaman empati duygunda gelişir. Kendini daha doğru ifade edebildiğin zaman, karşı tarafa, sana nasıl davranacağını, yorum yapacağını, tavsiyede bulunacağı ve hatta hatta seni ne kadar seveceği durumun alanını belirlemiş olursun.
Eğer içinden çıkamadığın durumları ya da yaşadığın heyecanı,mutluluğu kısacası herhangi bir iyi veya kötü durumunu insanlarla paylaşırsan onlara yorum yapma hakkı tanımış olursun. Bu sırada yakınını daha iyi seçebilirsin. Unutma dost acı söyleyendir.
-üstelik korkarım 'neden olmasın?' derken gerçekten de bunları söylememi bekliyorsun. yani olmamasını sağlayacak nedenleri sıralamamı."
gülümsedim,gülümsedi. "çok mu akıllısın sen?" dedi, kollarını açtı, "gel buraya bebek," dedi. demese iyiydi.
Her seferinde yanılmamış olmam bugün yanılmayacagım anlamına gelmiyor fakat okadar yanlışın içinde bir doğruyu sorgulamayıda yanlış bulmuyorum o kadar doğrunun içinde bir yanlışıda aynı zamanda
Beklemenin cehennem olduğunu bildiğim gibi, cenneti terketmeyi tercih edişim bundan..
Bundandı köpekler gibi her sabah ezanı vakitleri uluyan ruhum.. kendimi bulamamakla beraber, elimdekileri de kaybedişim bundan…
"neden mi olmasın? çünkü,"dedi,"sen bağlanma sorunları olan bencil bir korkaksın! rahatının kaçmasını göze alamadığın için hiç düşünmeden erteliyorsun hayatlarımızı. en basit bi kararı bile almak istemiyorsun.hayat seni gidilecek noktaya savursun diye bekleyip duruyorsun sadece.
İçinden çıkamadığın bir durumu paylaştığın zaman kendi durumu ile özleştirip yorumda bulunandan, etik değerleri de göz önünde bulundurarak tart ve ondan sonra o kişiden kaçın.
Ve üzgünüm ki o kişi başka bir kişi ile bir olayda özleştirip yorum yaparken senin durumundan bahsedecektir. bu yüzden büyüklerimiz suya anlat diye boşuna dememiş.