Lütfen! Şu kişiler takip etmesinler:
1. Günlük siyâsetin diliyle düşünen;
2. Mefhûma değil lafza dikkat kesilen;
3. Fikirler-ile değil kişiler-ile uğraşan...
"Bunu hiç unutma evlat!
Batı hiçbir zaman medenî olmamıştır
ve bugünkü refahı;
devam edegelen sömürgeciliği,
döktüğü kan,
akıttığı gözyaşı
ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur.."
Aliya İzzetbegoviç (19 Ekim 2003)
Durum:
“Herkes
kendi fikrinin özgürlüğünü istiyor
fikir özgürlüğü değil."
Tespit:
"Aklında fikir olmayanın,
dilinde küfür;
kalbinde muhabbet olmayanın,
elinde şiddet olur."
İlke:
"Doğru bile olsa,
taassub yoluyla fikir beyan etmek,
hakikati rencide eder."
İyi işi yapmak için kalb-i selîm'e; işi iyi yapmak için deneyime;
Doğru işi yapmak için akl-i selîm'e; işi doğru yapmak için bilgiye;
Güzel işi yapmak için zevk-i selîme; işi güzel yapmak için edebe
ihtiyaç vardır.
Hepsini birlikte yapmak için ise irfâna.
Dervişe sormuşlar:
"Ümit var mı?"
Yanıt vermiş:
"Muhabbet var ise..."
"Muhabbetin var-olduğunu nasıl anlarız?" diye mukâbele etmişler:
Cevap buyurmuş:
"Kendine merhametinin ve başkasına hürmetinin bir ifadesi olarak kişi her şeye rağmen ağlayabiliyorsa..."
Ağlamak, ümittir...
İncinen kişinin en bâriz özellikleri;
içe doğru çığlık atması;
sûretinde muhâtabsız bir hüznü taşıması;
sîretinde yalnızlığı ile yürümesidir.
Düşünen ve seven, incelir ve incinir.
başka bir deyişle;
Düşünce ve sevgi, inceltir ve incitir.
İnsan'ı...
Bir kişi ile 'hem-hâl olmak' demek, 'birlikte susmayı' becerebilmek demektir. Birlikte susmak ise birbirini 'dilsiz idrâk etmek' anlamına gelir ki, bu nitelikteki bir idrâk de o kişileri 'dost' kılar...
'Kulağa Küpe...'
Lâyık olmadığı hâlde
bir işe ya da makama tâlib olan kişi
liyâkat ve mahâret eksikliği nedeniyle
üstlerinin kölesi,
altlarının ise maskarası olur.
Dil tükendi; söylem bitti; vicdan ağırlaştı.
Duygular mahzûn, akıl malûl...
Yaşamda kişiye en ağır gelen "... artık ötesi yok..." itirafıdır.
Çünkü 'sınır' duygusu bir hâldeki yol alışın tükendiğinin işaretidir.
❝Gazze dışında dünyada her yer işgal altında, hepimiz işgal edildik❞
❝Bu savaş, insan haysiyetinin yeryüzünü aştığı bir savaştır. Çünkü haysiyetin yer yüzünde ineceği bir yer kalmadı❞
Çevirmen Ayçin Kantoğlu, İslam Düşünce Enstitüsü (İDE) tarafından düzenlenen "İnsanlık
TAZİYE...
İslâm Bilim Tarihi çalışmalarının önde gelen isimlerinden Hoca'mız FUAT SEZGİN rahmet-i Rahman'a kavuşmuştur. Ailesine başsağlığı, sevenlerine sabır diliyorum...
Bilim Tarihi câmiasının başı sağ olsun...
Bir kişi ile 'hem-hâl olmak' demek, 'birlikte susmayı' becerebilmek demektir.
Birlikte susmak ise birbirini 'dilsiz idrâk etmek' anlamına gelir.
Ki, bu nitelikteki bir idrâk de o kişileri 'dost' kılar.
Uyku da bir tür ümittir; uyuyabiliyor isen ümidin var demektir... Ya uyuyamıyor isen..?
Bu nedenle Immanuel Kant, "Bir kişiden 'ümit' ve 'uyku'yu alın dünyanın en bahtsız ve en perişan insanı haline gelir." der...
"Şahsınıza karşı haddi aşan, hududu geçen, küstahlaşanları, altın olsa kesenizde, bal olsa kâsenizde tutmayın..."
//-: Neşet Ertaş
[Zeynel Kılıç'ın delâletiyle...]
"Daraldığımda kendime gelmek için ne önerirsiniz?"
diye sordu çırak.
Usta şöyle yanıt verdi:
"Var-iken, yok-gibi yaşamaya çalışarak."
"Yani" dedi usta:
"Gözlerini kapat ve yüzyıl sonra, sen dahil, seni daraltan halihazırdaki hiç bir şeyin var-olmayacağını düşün."
İyi gelir..!
Neye açsanız onun tokluğu için çalışırsınız, bu böyledir... Derdi olan insan işiyle; boş insan kişiyle uğraşır..!
Çünkü;
Bir insan kendini aşan bir fikre sahip değilse ya kendiyle uğraşır ya başkalarıyla savaşır...
Türkiye'deki insanların tümü kalitesiz değil
yalnızca her alanda kalitesiz insanların
yukarı ve öne çıkmasına imkân veren
hatta teşvik eden
bir yönetim kültürü var.
Bu kültür "kalitesizlerin, ancak kendilerinden daha kalitesizlerle iş tutacağı" ilkesinin sonucudur.
İlke önemli...
Milletine aidiyetinin
ve
medeniyetine mensubiyetinin
gerektirdiği mesuliyeti
hakkıyla ifa eden;
aidiyeti ve mensubiyetiyle şeref bulan;
ifası ile şeref veren
'SEZAİ KARAKOÇ'
Gurbeti vuslat,
makamı âli,
rahmeti gani olsun.
Domuz eti yememek için ince ayar hassâsiyet gösterenlerin başkalarının hakkını ve birbirlerinin etini yememek için de aynı hassasiyeti göstermeleri gerekmez mi..?
Yarın Güneş'in doğacağını bilmek, bir ihtimal de olsa, insana güven verir.
Ama Güneş'in her doğuşu -Fahreddin Râzî'nin verdiği örnekle- bir buz mesabesinde olan insan ömrünü biraz daha eritir.
Ne cedelî bir durum: Güneş'i beklemek ama her doğuşunda bir nebze daha erimek.
Ömür..!
Kimi insanın ilkeleri vardır; kimi insanın hesabı...
İlkeleri olan niyetlerine göre yaşar; kendi olmak/kalmak için bedel öder.
Hesabı olan çıkarlarına göre yaşar; dâim sonuç almak için sürekli kendine ayar verir.
İlkeleri olan öz(ü)gürdür; hesabı olan mahpus...
Neye açsanız onun tokluğu için çalışırsınız, bu böyledir... Derdi olan insan işiyle; boş insan kişiyle uğraşır..!
Çünkü;
Bir insan kendini aşan bir fikre sahip değilse ya kendiyle uğraşır ya başkalarıyla savaşır...
Domuz eti yememek için ince ayar hassâsiyet gösterenlerin başkalarının hakkını ve birbirlerinin etini yememek için de aynı hassasiyeti göstermeleri gerekmez mi..?
Aklın kirliyse herkesi yanlış, vicdanın kirliyse herkesi kötü, gönlün kirliyse herkesi çirkin görürsün... Kusurun, her zaman görülende değil, biraz kendinde biraz da içinden baktığın hâlinde olduğunu unutma...
'İyi niyet' ve 'ahlak' sorunu olanlara bir şey anlatmaya çalışmak vakit kaybıdır.
Çünkü denildiği üzere;
"Uyuyan bir adamı uyandırmak kolaydır; ama uyuma numarası yapan bir adam çok zor uyandırılır."
Kölelerin en çok korktuğu şey, içlerinden birinin efendileri olmasıdır.
Bu nedenledir ki, mevcut efendilerine köleliği, içlerinden birinin vereceği özgürlüğe tercih ederler.
Kölelik bedenin değil aklın esaretidir.
Bu tespit, her bir gerçeklik küresinde müşahede edilebilir.
Uyuyanı uyandırmak kolaydır;
ama uyuma numarası yapanı uyandırmak çok zordur.
Varlık'ını başkalarının yokluk'una bağlayanlara insan olmayı ve âdil davranmayı hatırlatmak böyle nâfile bir teşebbüs...
Herkes gücü oranında duâ eylesin: Ya elle, ya dille ya da gönülle...
İşte bütün mesele..!
"Yürürken yolun sonuna odaklananla dostluk etme;
çünkü kestirmeyi bulduğunda seni yüzüstü bırakır;
zîrâ dostluk sona değil, yola nisbetledir."
Değerli dostlar..!
Oldukça uzun bir süredir devam eden sağlık sorunlarımın kronik bir hâl alması hasebiyle, doktor dostlarım sağlık nedeniyle yoğunluğumun azaltılmasını tavsiye ettiler.
Bu nedenle, sağlık açısından toparlanıncaya değin -belki de uzun bir süre- zorunlu resmî...
Ruhlar arasında dostluk kurulur, bedenler arasında değil; kalpler ile komşu edinilir, evlerle değil; haller ile yakın olunur, amcalar ve halalarla değil; ahlâk ile soydaşlık hâsıl olur; anne ve baba ile değil...
//Ehl-i irfân
Bir insan kendini aşan bir amaca sahip değilse
ya kendiyle uğraşır ya başkalarıyla savaşır.
[ve]
Kendilerinden emin olmayanlar
başkalarının varlığını tehlikeli bulurlar.
[ve dâhi]
Kişi, başkalarını yok ederek değil,
ancak kendi varlığının içeriğini artırarak değerli olabilir.
Ehliyetli ve liyakatli insan konuşur, itiraz eder, karşı çıkar ama ihanet etmez; zor zamanda etrafına sahip çıkar.
Kifayetsiz muhteris ise susar, itaat eder gözükür, onaylar; ama en kritik anda ihanet eder, satar.
Aklın kirliyse herkesi yanlış, vicdanın kirliyse herkesi kötü, gönlün kirliyse herkesi çirkin görürsün.
Kusurun, her zaman görülende değil, biraz kendinde biraz da içinden baktığın hâlinde olduğunu unutma.
Bazı insanlar elinizden tutmak ister;
bazıları aklınızdan,
bazıları da kalbinizden
kararınızı isteğe göre değil, liyâkâta göre veriniz.
Ancak;
biliniz ki,
bazı insanlar
sözleriyle 'huzur' verir;
bazı insanlar yaptıklarıyla;
ama öyleleri de vardır ki sadece 'varlık'larıyla.
Uyuyan bir adamı uyandırmak kolaydır, ama uyuma numarası yapan bir adam çok zor uyandırılır.
Derdi olmayan insanlar ise hiç uyandırılamazlar; çünkü onlar zaten ölüdürler; ama defnedilebilirler.
Tembellere gelince; tembel, defnedilemeyen bir ölüdür...
Bir mahalleye mensupken ayrıldıktan sonra sürekli eski mahallesine olur-olmaz gerekçelerle laf sokan kişinin derdi entellektüel eleştiri değil, mahallesindeyken kendine hak ettiği maddî ve manevî değerin verilmediğine ilişkin inancının ürettiği nefsî bir hınç ve intikam hissidir.
Bir hakikati itibarsızlaştırmanın en etkili ve kalıcı yöntemi o hakikati, düşmanlarının 'iyi' eleştirmesi değil mensuplarının 'kötü' temsîl etmesidir. Kötü temsîl hakikati 'misâl' olmaktan yani 'örnek' alınmaktan çıkartır çünkü...
Uyuyan bir adamı uyandırmak kolaydır; ama uyuma numarası yapan bir adam çok zor uyandırılır. Derdi olmayan insanlar ise hiç uyandırılamazlar; çünkü onlar zaten ölüdürler; ama defnedilebilirler. Tembellere gelince; tembel, defnedilemeyen bir ölüdür...