Aylardır uğraştığım işi bitirdim: kütüphanemi dijitalleştirdim. Evimde bulunan neredeyse tüm kitaplar; yorumları, puanları ve detaylarıyla artık web sitemde. Yazara, ülkeye göre filtreleyebilir ve arayabilirsiniz. Umarım faydalı olur. ❤️
Habertürk’e bağlanan TÜM muhtarlar “yapayalnızız, kimse gelmedi, AFAD yok, Kızılay yok” diyor, spiker konuyu değiştirmek için ne yapacağını şaşırıyor. Bir geceliğine tek bir geceliğine koltuğunuzu düşünmeseniz keşke. Belki birkaç kişinin hayatını kurtarırsınız.
Sandık kurulundan bildiriyorum: kuyruk olmamasına bakarak “katılım düşük” diyenlere itibar edilmesin. Pusula küçük ve tek olduğu için oy verme süresi geçen seferkinin üçte biri. Saat 11 olmadan bizim sandık (Kartal) %45’e vardı bile. Okullar tenha diye yanılmayın; süreç hızlı.
Bu senemin özeti: ben ve yanımdakiler. Bu yıl 177 kitapla pasaportumu hiç kullanmadan kıtaları aştım, sınırları geçtim, aşık oldum, terk edildim, terk ettim, öfkelendim, cinayetlere tanık oldum, hapse girdim, devrimler gördüm; çoğaldım, azaldım.
2022'de 166 kitap okumuşum. Geleneksel "kitaplarım ve ben" konulu Nihat Doğan pozum eşliğinde bu nefis yıla, sayıların anlamsızlığına, yüzümdeki çizgilere ve onların içine dolan kelimelere dair bir şeyler yazdım, Instagram'da. Buraya linki iliştireyim. 💜
NBC'nin Kuru Otlar Üstüne'sini Büyülü Dağ üzerinden konuşmayacak mıyız sahiden? Bunu bir gören ben olamam herhalde, değil mi? Aşağıda azıcık izah etmeye çalışacağım.
@_nbc_
Aynı filmi tekrar izlemememiz için 7 Haziran - 1 Kasım arasında olanlara dair bildiklerinizi anlatmak ister misiniz Sn. Davutoğlu? Şimdi değilse ne zaman?
Başımız Sağ Olsun.
İstanbul İstiklal Caddesi'nde yaşanan patlamada hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifa diliyorum. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
Final İngiltere-İtalya olduğuna göre bu iki ülke 2014 Dünya Kupası’nda karşı karşıya geldiklerinde yapılan şu muhteşem caps’i hatırlatmak isterim, zira ben buna 7 yıldır filan gülüyorum.
#EURO2020
Okuyan herkesi darmadağın eden Miras'ın yazarı Vigdis Hjorth ile geçtiğimiz hafta İstanbul'da buluştuk; aileyi, inkârı, anneliği, çağımızın erkeklik krizini, utancı konuştuk. O kadar içime sindi, o kadar beni doyurdu ki bu sohbet! Mutlulukla paylaşıyorum.
Sevgili Gabriel Garcia Marquez, Milan Kundera’yı bugün yanına uğurladık. Orada birbirinize iyi bakın, artık 55 sene önce, 1968 Prag Baharı sırasında çekilmiş bu fotoğraftaki gibi yan yanasınız. 🤍
Osman Kavala’nın eşi değil o, koskoca Ayşe Buğra. Kaldı ki no-name biri bile olsa “Osman Kavala’nın eşi bilmemkim” diye isim belirtmeniz gerekir. Kadınların hayatta tek vasfı eş olmak olmayabilir belki, ne dersiniz? T24’e bunları anlatacaksak da yanmışız ayrıca.
Birkaç gün önce aynısını yaşadım. Cam kenarında oturmak için özellikle uğraşıp buna göre checkin yapmıştım. 2 çocuklu bir aile yerimi koridorla değiştirmemi istedi. Çocuklardan biri anneyle biri babayla oturuyordu. Çocuklar yalnız da olmadığı için yardımcı olamayacağımı söyledim.
Afet bölgesinde yaşayan ve LGS’ye hazırlanmakta olan öğrencilere gönüllü öğretmenlerce online eğitim desteği sunmak adına bir platform kurduk
@ayri_yazbeni
ile beraber. Paylaşarak daha çok çocuğa ve öğretmene ulaşmamızı sağlarsanız çok seviniriz.
Sinirimi bozan şu: çocuk sahibi olmuş kutsal anne karşısında biz çocuksuz “eksik” zavallıların hürmet ve biat etmesi bekleniyor. Ne münasebet? O kadar önemliyse çocuğunuzu yanına oturtmak, zahmet eder 1 saat erken gelir ona göre yaparsınız check-ininizi.
Yanıma bir çocuğuyla oturan anne 10 dakika söylendi. En sonunda da işi abartıp “anne olmadığınız için anlayamazsınız” deme densizliğini gösterdi. 1. Ne biliyorsun çocuğum olmadığını? 2. Belki çocuk sahibi olamıyorum? 3. Belki çocuğumu kaybettim? 4. NE HAKLA?!
Günaydın, ben 33 oldum. Şuraya bir yeni yaş fotoğrafı bırakmak isterim. Gerçi bu fotoğraf dün çekildi, yani burada 32 yaşındayım. Neyse. Lütfen daha sakin bir yeni yaş olsun. Kişisel, ulusal ve küresel düzeyde sakin. Lütfen ya.
Halim olsa, düzgünce sorulmuş olsa, içimden gelse yardımcı olurdum ama bunu da yapsam bu bir jest olurdu, katiyen böyle bir mecburiyetim olduğunu kabul etmiyorum. Bu kadar önemliyse gerekeni yaparsınız, tüm dünya size anlayış göstermek zorunda değil çocuğunuz olduğu için.
Yüzümdeki hazla karışık huşu sebepsiz değil: Paris’teyim, Pont Neuf’tayım, hayatta en sevdiğim yazarlardan biri olan Julio Cortazar’ın 1951 senesinde oturduğu, o çok sevdiğim kült fotoğrafının çekildiği noktadayım. Mutluyum, çok mutluyum. 🖤
ODTÜ meselesinde ABB’nin aldığı tavrın ve önerdiği çözümün son derece hayatî olduğunu düşünüyorum. Bu siyasi sıkışmışlık ortamında yerel yönetimlerin yaratıcı davranarak ne kadar alan açabileceğini göstermesi adına bence tarihi bir örnek.
Bunları sıraladım kendisine. Ayrıca çok uykusuz olduğumu, cam kenarında uyuyacağımı belirttim. “Sizin uykunuz beni ilgilendirmiyor” dedi. Ben de “sizin çocuğunuz da beni ilgilendirmiyor” dedim, zira hak etti. Bu arada babayla oturuyor diye söylendiği diğer çocuk 10 yaşında falan.
Annie Ernaux şöyle demişti: “Erkekler gerçeğin ne olduğuna dair bir tekel kurmuşlar. Sanki gerçeğin ne olduğu onların tekelindeymiş gibi, oysa bu doğru değil... Erkekler yazdığında bu edebiyat oluyor, kadınlar yazınca kitap yazdı oluyor, edebiyat olarak görülmüyor.” Hatırlatayım.
Sürecin başında söylerim, bilen bilir.
Öyküdergisi furyası başlarken,
habire bayan öykücü icat edilirken öykü kompetanlarına, dergilerin namlı gyy’lerine dedim,
“bunlar öykü, edebiyat değil, F.Naci’nin dediği gibi rujlu makyajlı lise metinleri, büyük patlar”
Patlamaya başlamış!
Sakız Adası’nda bin yaşında bir manastırda en az 100 sene evvel Smyrna, yani İzmir’de Ermeni usta Armenak Karakaşyan tarafından yapılmış, Arap rakamlarını kullanan bir saat bulduk. Fotoğraf sanki coğrafyamızın yakın tarihinin hüzünlü bir özeti gibi, baktıkça hikâyeler anlatıyor.
Sanki bize sordunuz yaparken. Ayrıca 10 yaşında çocuğunu 50 dakikalık uçuşta babasıyla bırakamıyorsan orada çok başka sıkıntılar var demektir. (Olağanüstü durumları, hastalık vb şeyleri dışında bırakıyorum elbette.) Neyse. Zorunda mıyız ya?
CHPli vekiller (en azından takip etmeye değer bulduklarım) burada twit atıp duruyorlar kapatma davasına ve Gergerlioğlu kararına karşı, neden? O kadarını biz de yapabiliyoruz. Neden mecliste HDP'nin yanında değilsiniz, neden?
Kitaplarla ilgili yazdıklarımı 7-8 twite bölmek zorunda kaldığım için "takip edemiyoruz" diyenler vardı, ben de düşündüm ki bari bu sene ay ay değil tek zincirde ve görsel şeklinde paylaşayım, bölünmeden okuyabilsin isteyenler. Yılın ilk biteni Durrell ile başlıyorum madem.
Hocanın twitine “teşekkürler elinize sağlık” filan yazamıyoruz çünkü neden? Çünkü twitlerine cevap verilmesini kapamış, sadece takip ettikleri cevap yazabiliyor. Şu “istediklerim dışındakileri duymayı reddediyorum” tavrı bile Boğaziçi’nin rektör koltuğunda oturmaması için yeterli
Bakan Kurum: Bu depremden bu güne kadar yapmış olduğumuz çalışmalarla bu kadar az hasarla 6.8 büyüklüğünde bir depremi yaşadıysak Elazığımızda sadece 5 bina yıkıldıysa bugüne kadar aldığımız tedbirler sayesindedir
@ifkoparan
Bir defa hastaydım, ateşimin çıktığını düşünüyordum ve evde dereceyi bulamamıştım. Aklıma kedi geldi. Gittim Lokma’yı kucakladım. Baktım sıcak filan değil. Anladım ki aynı sıcaklıktayız, yani ateşim 39 filan. Acile gittim. Yani kedinizi derece olarak da kullanabilirsiniz.
Sorun çözüldü, sakin olalım. Yaklaşık 1 saattir hiçbir muhtarı canlı yayına almıyor
@HaberturkTV
, dolayısıyla kimse çıkıp devletimize zeval getirecek tehlikeli laflar edemiyor, spiker hanım da panikle susturmak zorunda kalmıyor. Şahane!
Habertürk’e bağlanan TÜM muhtarlar “yapayalnızız, kimse gelmedi, AFAD yok, Kızılay yok” diyor, spiker konuyu değiştirmek için ne yapacağını şaşırıyor. Bir geceliğine tek bir geceliğine koltuğunuzu düşünmeseniz keşke. Belki birkaç kişinin hayatını kurtarırsınız.
Depremden zarar görmüş lokal işletmeleri desteklemek için Local Makers ile birlikte bir web sitesi yaptık. Siteye girip işletmeleri görebilir, kendilerinden alışveriş yaparak destek olabilirsiniz. Projeyi yaygınlaştırmak için paylaşmanızı rica ederim. 🤍
Bu konuda okuduğum en iyi tespit: “Yaygın testler yapılmadan uygulanan karantinalar; hastalığın sorumluluğunu devletin üzerinden alıp bireylere yüklemeyi amaçlayan bir toplumsal kontrol projesinden başka bir şey değil.”
Hayat kısa, profilimde balonlar uçuyor. Bugün benim doğum günüm, 34 oldum. Geçirdiğim en zor ve en acımasız yaşa dair şurada biraz bir şeyler yazdım. (Çok kısa olamadı, çünkü bu yaşı başka türlü anlatmak zor.) İyi ki doğdum, o halde.
Papa Francesco providing hope to the Italian people on the darkest day in their history since 1945. 969 passed away today. May God hold the souls of the departed in safe keeping until they are reconnected with their loved ones.
2018'den sonra Meral Akşener'den ikinci kazığımızı da yedik. Korkunç ötesi, berbat bir konuşma. Ne biçim kelime seçimleri. "Ya tarih yazacağız, ya tarih olacağız" diye bitirdi. Umarım ikincisi olur sizin için. Gerçekten yeter.
Çok güzel konuşma. Akşener'in zehir dolu kelimelerinden sonra çok iyi geldi, zaten kurtulmaya çalıştığımız dil tam da o değil mi? Valla yürü Bay Kemal ya madem. ❤️
Evlerimize düzenli temizliğe gelen ablaları unutmadık di mi? Hiçbirinin sosyal güvencesi yok ve işleri bıçak gibi kesilmiş durumda. Kendilerini arayıp, hesap numaralarını alıp mesela ileride gelecekleri seferler için bir ön ödeme yahut direkt yardım yapabiliriz. Dayanışma şart.
Meral Hanım, hakikaten Ersan Şen’in Kemal Kılıçdaroğlu’ndan daha çok şansı olduğunu düşünüyor musunuz? Hani “kazanacak aday lazım, bizim tüm derdimiz bu” diye tutturdunuz ya. Ondan soruyorum.
@meral_aksener
Attila İlhan’ın dediğini anımsattı: “Hayatta kimse kimseyi anlayamaz, kimse kimsenin yerini tutamaz; aşk dediğimiz, ya vahim bir yanlış anlaşılmadır, ya kötü bir hayal kurma tarzı.” Ve tabii: “Muvaffak bir çift, yalnızlığa tahammülü yüksek iki insan manasını taşır.”
İranlı yönetmen Abbas Kiarostami’nim röportajından. “Birini anlamadığımızda ona aşık oluruz. Anlaşmayı başardığımızda, birini gerçekten anladığımızda aşk da sona erer.”
@buraktatari
Dem zamanlarımdan en unutamadığım şeylerden biri bir müşterinin “Diyarbakır Çayı”nı adından ötürü reddedip olay çıkarmasıydı. “Kaçak çaydır bu, beeen PKK’ya para kazandırmam ben!” diye bağırmıştı. Üstelik çayın resmi adı bu. Çaykur üretiyor, ondan alıyorduk. Dinlememişti bile.
@slmzmrsn
@tugbatekerek
Bir de “sorumlu yayıncılık gereği” diye bir laf uydurmuşlar. Sorumlu yayıncılık = iktidarın müsaade ettiğinin ötesinde tek bir kelime etmemek.
Şunun gerçekleşmiş olmasını hala sindirebilmiş değilim ama gerçek işte. Ben Julian Barnes ile konuştum. Hem de uzun uzun, çok uzun konuştum. Ne kadar mutlu olduğumu tarif etmem imkansız. Buyrunuz, beni göklere çıkaran o söyleşi. ❤️
@ayrintiyayinevi
Sevgili laik mahalle, bu bir zafer falan değil. Siz kutsallaştırdıklarınıza hakarete ceza istedikçe, başka kutsallara hakaretin cezaları da meşru oluyor. İfade özgürlüğü herkes için olmadıkça ucu bir noktada size de değiyor. Şunu anlayamadınız, delice sevinirsiniz de şimdi buna.
Kolombiya'da ilk defa tren yolu görüyorum. Dağlarda 150 yıl önce kullanılmış bir tren yolu bulduı. Binlerce anı barındıran tren istasyonundaysa bir aile kalıyor bugün ❤️ Bu minnak da ailenin küçük kızı
Bu fotoğrafın Paris’te çekildiği yazmasa da Paris’te, ya da en azından Fransa’da çekildiğini anlardık: sandalyelerden. Kent kimliği böyle küçük küçük parçaların bir araya gelmesiyle oluşuyor işte. Fransız cafe kültürü dediğimiz şeyin bir parçası da bu detaylar. Ne kıymetli.
Ağladım. Bu güzel alıntı “Yanlı��lıklar Komedyası”ndan. Birileri “ay rezil ettiniz bizi” derken insanlar bu duyguyla geliyor işte. Gerçekten, yanlışlıklar komedyası değil de ne?
Orman yangınlarını söndürme çalışmalarına yardım edecek olan İspanyol ekip Shakespeare alıntısıyla yola çıktığını duyurmuş. “Bu dünyaya kardeş olarak geldik; el ele yürüyelim, birimiz diğerinin önünde değil.”
Çok sevdiğimiz bir okur Eylül Görmüş. Kendi deyimiyle “çok hevesli ve aç bir okur.”
#Nisan
sayısından itibaren ise “Her Ay 2 Kitap” adlı sayfasında “Keşke Herkes Okusa” ve “Zorunda Mıyız?” dediği iki kitabı Kafa Dergisi için yazacak. ❤️
Hoş geldin
@eylulgormus
📖
Sanırım klişe ifadeyle şöyle diyoruz: “Kaçıranlar ve yeniden izlemek isteyenler için!” Dün akşam çok sevgili Ayfer Tunç’u ağırladığım Pandora’nın Merakı’nın ilk bölümünü şimdi Youtube üzerinden izleyebilirsiniz. ❤️
@parantezici
@BloombergHT
Gönüllü öğretmen sayımız 1000'i, ders almak isteyen afetzede öğrenci sayımız 600'ü aştı. Dersleri organize etmek ve çocuklarla öğretmenleri buluşturmak için sabırsızlanıyoruz. ❤️ Yine de ulaşamadığımız çok çocuk var, paylaşırsanız çok sevinirim.
Afet bölgesinde yaşayan ve LGS’ye hazırlanmakta olan öğrencilere gönüllü öğretmenlerce online eğitim desteği sunmak adına bir platform kurduk
@ayri_yazbeni
ile beraber. Paylaşarak daha çok çocuğa ve öğretmene ulaşmamızı sağlarsanız çok seviniriz.
Valla ben de her ne kadar sigara içiyor olmaktan gurur duyuyor olmasam da tam olarak böyle bir yerden sigaralı fotoğraflarımı seviyorum; "sigara içmeyin, gülmeyin, şöyle yapmayın" filan diyen kafaya inat. Buyrun o zaman bu da benden gelsin.
Sigara sağlığa zararlı. Ama sigaralı kadın fotoğrafı görünce aklıma 20. yy’ın başı Sufrajetlerin kamusal alanda sigara içme hakkının sadece erkeklere tanınması üzerine başlattıkları eylemler geliyor. Kadın da dilediği yerde sigara içebilsin diye onlarcası tutuklanmıştı.
İçerik.
ve fakat bunun tesadüf olamayacak denli bariz olduğunu düşünüyorum ve hâlâ kimsenin buna değinmemiş olmasını pek tuhaf buluyorum. Dolayısıyla ihale bana kaldı - meselemiz Thomas Mann'ın Büyülü Dağ'ı ve kitabın unutulmaz karakteri Hans Castrop.
Niye aday Muharrem Bey?
@kilicdarogluk
değil kendisi cumhurbaşkanı olursa neyi farklı yapacakmış? “Millet İttifakı’na destek vermek yerine kendim aday oluyorum çünkü…” cümlesini tam nasıl tamamlıyor da ikna olmamız gerekiyor? “Koltuğa ben oturucam” inadı dışında ne var elimizde?
Yersiz öfkeleri bile benziyor. Mann onu şöyle anlatıyor: "Hangi amaca yönelik olursa olsun hiçbir koşulda kendini zorlamaya niyeti yoktu ama bunun nedeni kendini zora sokamamaktan çok, bunu yapması için bir neden, daha doğrusu kesin bir neden görememesiydi." Buyrun size Samet? +
Bugün itibariyle artık vücudumda Javier Marias’ın sözcükleri var. Dünyaya bıraktığı mürekkep lekelerinin bir kısmını tenime nakşettim, bence şimdi tamam oldum.
#Yar
ınkiYüzün 🤍
Şu artistik fotoğrafımla Temmuz okumaları zincirini başlatıyorum. Haziran durmadan Orwell okuyarak geçti, bu da kendi kendime icat ettiğim Orwell kampımdan yine kendi kendime mezun oluşumun fotoğrafı.
Muhalefetten bir kişinin daha "peki nasıl yapacaksınız?" sorusuna "göreceksiniz, yapacağız, vatandaşımız hiç endişe etmesin" diye cevap verdiğini işitirsem sokaklarda çığlıklar atarak dolaşmaya başlayacağım.
Öncelikle filmin afişi olarak seçilen karenin, ülkemizde uzun yıllar Büyülü Dağ'ın kapağı olarak kullanılan Caspar David Friedrich imzalı "Sis Denizi Üzerindeki Gezgin" tablosunu bunca anımsatmasını tesadüf olarak nitelemek güç bence. Afişi görür görmez bunu düşünmüştüm, +
Kimdir acaba Duygu Deneyici? Sevgili
@yektakopan
fark etmiş ki, sadece
@asumaro
’nun yazısını değil, benim hem burada hem Goodreads’te paylaştığım bir kitap incelememi de aynen sayfasına koymuş.
@OnceVatanGazete
yazıyı acilen kaldırmanız gerekmez mi? Asu Hanım yazalı 1 gün olmuş.
Samet'in Hans Castrop'a ne kadar benzediğini görünce daha da emin oldum bu bağıntıdan. Samet de tıpkı Castrop gibi gerçek dünyadan kopuk, karlar altında bir kapalı coğrafyaya sığınmış; pasifizmini, korkaklığını, orta yolculuğuna süslü laflar arkasına gizlemeyi iyi beceren biri.+
1300 tane kitabı tek tek girdim, bir deli işi idi ama bitirip paylaşacağım ve insanların faydalanacağı anı hayal ederek kendimi motive ettim. Umarım işe yarar, yaygınlaşır, kucaklanır! Bugüne dek yaptığım siteler arasında en çok bunu sevdim desem, ayıp olmaz herhalde. ☺️
2 haftadır
@tugcearslan
ile Instagram'da bir kitap ile bir filmi eşleştirip bizdeki yansımaları üzerine konuştuğumuz bir yayın yapmaktayız. Çeşitli sebeplerden meseleyi Youtube'a da taşıdık. Kanalın linkini şuraya bırakıyorum, içinde ilk 2 bölüm mevcut.
Diğerleri kadar göz önünde olmadığından adı öne çıkmıyor, ama yazmasam olmaz; Yiğit Ekmekçi şu hayatta tanıdığım en nadide bireylerdendir, iyi insandır, namusludur, yardımseverdir, hakkaniyetlidir, yolum kesiştiği için şanslı hissettiğim nadir insanlardandır. Zulmünüz bitmedi.
Herkes yine Çehov, Tolstoy, Dostoyevski filan üzerinden inceliyor, eyvallah. Ben film analizinden anladığımı katiyen iddia edemem, sanat eserlerine "overreading" yapılmasını, yönetmenin aklından geçmemiş bağlantılar icat edilmesini de hiç sevmem +
@ahbapplatformu
Şu açıklamayı yapmak zorunda kalmanız ne kadar acı. Pazartesi ilk iş “mülteciler için” diye belirterek küçük de olsa bir bağış yapacağım.
Nobel Komitesi, kazananlarla yaptığı geleneksel kısa telefon röportajları kapsamında dün Annie Ernaux ile görüştü. Röportaja Türkçe altyazı ekledim, Twitter için çok uzun olduğundan ötürü Instagram linkini paylaşıyorum. (Haberi mutfakta radyodan almış 🥹)
Oksijen’in tek falsosu dünkü fotoğraf yazıları da değilmiş. Bir de bunu yapmışlar. Hakikaten ne diyeceğimi bilmiyorum artık. Hangi pansuman ya? Ne diyorsunuz siz?
Sevgili Mario Levi'yi kaybetmişiz... O kadar şaşkınım ki. Çok değil, yaklaşık 1 ay evvel kendisini Pandora'nın Merakı'nda ağırlamıştık, meğerse son yayını olacakmış. Geldiğinde hastaydı, çok öksürüyordu ama "iyiyim" demişti, yayın boyunca önünde duran sudan bile içmemişti pek.
@BloombergHT
Geçen haftanın konuğu ise Mario Levi idi. Elimde tutarken bile incitmekten korktuğum kıymette taş plaklar, objeler, kitaplar çıktı bavulundan!
Yahu inanılmaz. İmamoğlu Pzt canlı yayında “5 Mayıs'ta AA sandık kurulu üyelerinin terörist olduğunu iddia etti. Çaldılar dendi. Nerede bu soruşturma? Kim tutuklandı? 50 milyon TL yeni seçime masraf yapıldı” diyince “harbiden ha, biz bu işi unuttuk” dediler herhalde. 🤦🏻♀️