Rakı içilecek insan başka.
Çay içilecek insan başka.
Kahve içilecek insan başka.
Yola çıkılacak insan başka.
Eve davet edilecek insan başkadır.
Her insanla herşey yapılmaz...!
Boşver be yaşı başı... Yüzündeki çizgileri,saçındaki beyazı..
Kaç bahar daha göreceğin meçhul ömründe...
Fazla kurcalama hayatı..
Gül gülebildiğince,
Sev sevebildiğince,
Yaşa yaşayabildiğince.....
Can YÜCEL
Kadınlar sevdiği adamı ençok yastığına anlatırlar,onunla paylaşırlar acısını,pişmanlığını,mutluluğunu.
O yüzden bir kadının bir erkeği ne kadar çok sevdiğini sadece yastığı bilir.Sizi parmak uçlarınızdan öpen,tek bir kirpiğinizi bile saklayan adamları sevin.
Yokuş başına geldiğinde
Bodrum'u göreceksin,
Sanma ki sen
Geldiğin gibi gideceksin
Senden öncekiler de
Böyleydiler
Akıllarını hep Bodrum'da
Bırakıp gittiler...
"Diyebilirsin ki, bir insanı, fotoğraflarından ve hakkındaki haberlerden ne kadar tanıyabilirsin? Haklısın. Belki de çok az... O zaman şöyle demeliyim:Seni az tanıyorum... Az...
"Hadi yürü gönlünce
Rüzgarı alıp ardına düş yollara Elbet çıkartacak bu yolun ucu bir yere.
Mutluluğa varırsan şükredersin
Boşa çıkarsa en fazla yürüdüm dersin..."
İnsanları anlamak zor değil.Hepsinin de doğum izleri gibi karakter izleri var sağlarında sollarında.Biraz dikkatli bakmak yeter.Haritalara benzerler. Ölçeklerinin nerede yazıldığını bulana kadar korurlar esrarlarını. Sonra bir güneş kadar bilinir hayatları...
Kutlu olsun doğum günün, kötülükler uzak olsun
Mutlu ol ömrünce, üzülmeler sana yasak olsun
Kalbin kırılmasında, üzerinde kir pasak olsun
Sen üzülme sakın, üzülmelerim sana feda olsun
İyi ki doğdun, iyi ki vermiş yaradan seni bizlere
Kutlu olsun doğum günün,nice mutlu senelere
Çocukluklarını bütün bütün kaybedenler, bir daha çiçek açmak gücü bütün bütün yok olan kurumuş ağaç gibidirler. Tahtalarından maroken koltuklara iskelet de yapılabilir, sobaya odun da olabilirler.Ancak bir damlacık çiçek vermezler bir daha!...
Kalbinle çıktığın yolda,hedefe varıp varamamakla ilgilenmezsin,bu yolda ne kadar ilerledin,nekadar durdun bunların da manası yoktur. Sadece niyet ve kalbin bilgeligine hürmet vardır...
Mutlu olmak istiyorsanız özgüveni gelişmemiş, alıcı, negatif, yorucu, maddeci, ifadesiz,empati yoksunu, şikayetçi kalabalıklara değil güzel insanlara değer verin.
Günaydın ;
Kimseyle hiç bir konuda
yarış halinde değilim
Kimseden akıllı
Kimseden güzel
Kimseden iyi olma gibi
Bir iddiam yok
Kimse için en değilim
Daha değilim
Bu devasa iddiasızlığın
Bana verdiği özğürlüğün hastasıyım
Sebahattin Ali
"Yaşanılanlar, görülenler, öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk bu dünya'nın şahidi olmaktı."
umudun rengi olsaydı
mavi olurdu
deniz gibi
gökyüzü gibi
sonsuz
umudun adı olsaydı
sevgi olurdu
iyi gibi
güzel gibi
doğru gibi
bitmeyen
umudun sözü olsaydı
aşk olurdu, aşk;
yanar gibi
döner gibi
söner gibi
tütmeyen
Dünyanın en güzel şeyi, kendini açıklamak zorunda kalmayacak kadar seni iyi tanıyan, paldır küldür yargılamayıp neyi hangi niyetle yaptığını bilen biriyle vakit geçirmek.
"Önce yoldaş sonra yol." diyor şair. Yolun güzelliği ise yoldaşın güzelliğinden geliyor. Bir yola çıkacaksanız; mesela hayat gibi.. yanınızda size değer veren, kıymetinizi bilen insana ve insanlara yer verin. Güzellik, yolun güzelliği kadar yoldaşın da güzelliğinden gelir.
Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
“Hayat ön provası yapılmamış bir tiyatro gösterisidir. Bu, alkışı olmayan tiyatronun perdesi kapanmadan; gülün, şarkı söyleyin, dans edin, aşık olun… Hayatınızın her anını değerlendirin.”
Charlie Chaplin