Modern pazarlamanın kanunlarını, çoğu geçtiğimiz yüzyılda doğan dev şirketler yazdı.
Unilever, P&G, The Coca-Cola Company, PepsiCo, GE, IBM ve benzerleri, pazar araştırmaları ve pazarlama çalışmaları için milyarlarca dolar harcadılar.
Bu dev şirketlerin öncülüğünde bilim ve
Beypazarı’nın başına gelen markanızın başına gelirse, ilk yapmanız gereken şu olabilir:
İçeriğinden bağımsız, bu kadar uzun bir açıklama yapmayın. Hele ki bu formatta…
Kimse okumaz, okuyan anlamaz. Yanlış anlaşılma olasılığınız da artar.
Bu kadar uzun anlatırsanız, gereksiz
Türkiye’den dünya markaları mı çıksın istiyorsunuz?
Bazı yasaları değiştirerek başlayın.
Türkiye 2023 yılında 100 farklı Türk dizisini 150 farklı ülkeye ihraç etmiş.
Bu ihracattan elde edilen gelir de, 527 milyon dolar civarındaymış.
Ama konu 527 milyon dolar değil.
527
Tek bir kurabiyeyi ister 100 liraya satarsınız ister 1000 liraya...
Asıl mesele, birilerini o kurabiyeye o fiyatı ödemeye ikna edebilmektir.
Çünkü fiyat belirlemenin tek kuralı, maliyet üzerine bir miktar kâr koymak değildir.
Yani bir şeyin maliyetinin 50 kuruş olması, o şeyin
🍅Online kabzımallık işi:
Meşhur soruyu hatırlarsınız: Tarlada 5 lira olan domates, bize gelene kadar nasıl 50 lira oluyor?
Sebep olarak da aradaki kabzımallar gösterilir.
ABD, Indianapolis'te bir marka, tüm o aracıları aradan çıkarmış, vatandaş için online kabzımallık yapmaya
Bu markanın benzerini yakında Türkiye'de de göreceğimize eminim. (Belki de vardır, benim haberim yoktur.)
Snappy bir hediye markası. Şöyle çalışıyor:
Diyelim ki bana bir hediye almak istiyorsunuz. Benimle ilgili yaşım, mesleğim, hobilerim gibi bazı bilgileri ve hediye için
Ortak akıldan fikir çıkmaz.
Hatta parlak bir fikri, lideri olmayan 12 kişinin bulunduğu bir toplantı masasına getirirseniz, can çekişerek ölmesini izlersiniz. Hiç şaşmaz.
“Ortak akıl” sadece sakin denizde, fırtınasız havada, gideceği yer belli olan gemiyi rotada tutup makul bir
Yüz barı💆🏻♀️
Michele Henry isimli aşağıdaki hanımefendi, üçüncü çocuğunu doğurduktan sonra, hormonların ve yaşın etkisi sebebiyle, cildine daha fazla özen göstermesi gerektiğini fark etmiş.
Fakat üç çocuklu ve çalışan bir anne olarak, cilt bakımı için birkaç hafta önceden
Az gelişmiş ülkelerdeki yazılımcılarla çalışmak ABD'deki şirketlerin işine geliyor.
Çünkü dolarla ödeme yapıyorlar ve kur farkından dolayı, yaptıkları ödemeler onlar için "düşük" olsa da ödemeyi alan için "yeterli ve yüksek" oluyor.
Bu yazılımcılarla bu şirketleri buluşturan
Jessica Rolph isimli bu hanımefendi, bebekler ve bebekli aileler için şöyle bir iş kurmuş. Yakında buralara da gelecektir. Çünkü hoş, faydalı ve mantıklı.
Jessica hanımın markası Lovevery şu işi yapıyor:
Mesela bebeğiniz 1 aylıkken, Lovevery'den eğitici bir oyuncak seti
Kahve pazarında yapılacak bir şey kaldı mı?☕️
Kahve pazarı çılgınca büyüdü, büyüyor ve her köşebaşı tutuldu gibi görünüyor. Ama odağı daraltan yeni markalar için hâlâ fırsat var.
Sahra Nguyen isimli aşağıdaki hanımefendi, memleketi Vietnam'ın kahve çekirdeklerine odaklanmış.
Güçlü bir marka yaratmak için büyük değil küçük düşünün.
Küçük bir hedef kitlenin küçük bir sorununa küçük bir çözüm…
Mesela:
Diş macunlarının plastik ambalajlarının doğaya zarar verdiğini düşünenlere, cam kavanozda diş macunu satan marka var.
Markanın adı Bite.
Satışları
Google'da 13 yıl çalışan Marissa Mayer, Google'ın ilk yıllarında şirkete sürekli e-posta atan gizemli bir kullanıcıyı anlatıyor.
"Bize attığı e-postalarda sadece 2 basamaklı bir sayı yazıyordu. Ne olduğunu anlamamız çok uzun sürdü.
Çok sonra anladık ki, ana sayfamızdaki
Güçlü markalar yaratmak için 12 temel ilke:
1-Gerçeklerle değil, algılarla ilgilen
2-Marka ismini zihinlerde doğru bir konuma yerleştir
3-Daha iyinin değil, daha farklının peşinde koş
4-Rekabetten korkma, rekabeti sev
5-Ürüne değil, markaya odaklan
6-Tek bir kavrama sahip çık
Pazarlamadan anlayan bir girişimci olarak anılmak istiyorsanız, şapkadan tavşan çıkarmanıza gerek yok.
Şu basit denklemi uygulamanız yeter:
Ürünü tasarlarken 2 adım önde olun, ürünü anlatırken 2 adım geride.
2 adım önde olmak:
Ürünü tasarlarken 2 adım önde olmak muhtemelen
CEO’su röportaj vermiyor.
Şirket finansal verileri paylaşmıyor.
Değeri 100 milyar $'ı buldu.
Yatırım şirketi Piper Sandler geçen yılın başlarında 7000 Amerikalı gence en sevdikleri e-ticaret sitesini sordu.
Tahmin edebileceğiniz gibi Amazon, birinci çıktı. Ama ikinci çıkan
Güçlü bir marka yaratmak büyük bi' fikir bulmakla ilgili değil.
Güçlü bir marka yaratmak doğru bir fikre tutunup
bıkmadan, usanmadan, sıkılmadan, gaza gelmeden, komşuya özenmeden, cin olmadan adam çarpmaya kalkmadan, çok açılmadan, rakipleri gözden kaçırmadan, her söylenene
Fransa'da peynir çeşidi o kadar çok ki, Fransızlar yılın her günü farklı çeşit peynir tadabileceğinizi söyler. Fransa'nın coğrafi işaretle tescillenen 45 peynir çeşidi var. İhracatı 3.5 Milyar Dolar. Biz de başarabilirdik.
Türkiye’de çiftçi küstü, toprağını bıraktı, köyler yaşlı.
Mercedes, BMW, Toyota ya da Ford’un, eğer kafaya takarlarsa, nefis bi' elektrikli otomobil üretebileceğinden herhalde kimsenin şüphesi olmaz.
Bu markalar otomobil dediğimiz makinenin kitabını yazan markalar…
Sıkıntı şurada: Takamazlar.
Bu markalar elektrikli otomobil
Starbucks’ın canını niye kimse sıkamıyor?
Çünkü onunla rekabet etmek isteyen herkes onun gibi olmaya çalışıyor: Benzer kahveler, benzer mekanlar, benzer müzikler...
Baristalarına sorarsanız, kahvelerinin Starbucks'tan daha iyi olduğunu iddia edeceklerdir. Kimin umrunda?
Hiç de seksi olmayan pazarlama tüyosu:
İhtiyacınız olan parlak bi’ fikir değil.
İhtiyacınız olan dar ve net bir odak.
Sonra da bıkmadan usanmadan aynı şeyi farklı şekillerde söyleyebilmek ve bunu yaparken tansiyonu hep yüksek tutabilmek.
Wall Street'ten Levent'e: Bir gerilla pazarlama dersi
Geçen yıl tam da bu günlerde, Wall Street’te enteresan bir haber yayılmaya başladı.
Yatırım bankacılığı devi Goldman Sachs, merkez binasında, çalışanların bedava kahve alabildiği kahve otomatlarını kaldırmıştı.
Kulaktan
Trendyolun uygulaması iyice çin keranesine döndü açtığın zaman kredi mi çekicen damacana mı sipariş edicen ruj mu alıcan çamaşır makinesi mi alıcan hepsi birbirine girmiş durumda, o kadar karışık ki kemeraltında yürürken gel gel yapıp kolundan çeken esnaf hissi yaratıyo artık
Hazır bugün Apple günüyken, konumlandırma hakkında en çok sorulan soruya cevap verelim:
Apple’ın marka konumlandırması ne?
#AppleEvent
Şöyle:
Dünyadaki herkesin cebinde tuşlu Nokia’lar, Motorola’lar ve BlackBerry’ler varken, iPhone’u üretebilen bir markaysanız, sizin değil,
3 milyar dolarlıkmış, ne güzel.
Insider ne iş yapar, diye de bir görsel eklemişler, gördüm, okudum.
Okudum ama anlamadım.
Türkçe gibi de ama sanki…
Değil gibi de…
Okuyun siz de anlamayın:)
Kişiselleştirilmiş çoklu kanal müşteri deneyimi için tek platform sunuyorlarmış.
Bankalar bizi arayınca, bizim gerçekten biz olduğumuzdan emin olmak için doğum tarihi, baba adı falan falan soruyor ya…
Artık tam tersi için de bir formül bulalım. Arayan gerçekten banka mı değil mi, teyit etmek için.
Stanley birkaç sene önce Crocs’un pazarlama direktörünü transfer etti.
Muhtemelen bu cin fikri de o yumurtlamıştır. Benzer planları olduğundan bahsediyordu.
Kısa vadede popüler olur.
Uzun vadede Stanley’in odağını dağıtmaktan ve uzmanlığını sulandırmaktan başka bir işe
Bill Gates 90’larda, üst üste dizilmiş 330 bin A4 kağıdın üzerine oturup aşağıdaki pozu verdi.
Amacı, CD-ROM teknolojisini tanıtmaktı.
Mesajı da şuydu: Tek bir CD ile, 330 bin A4 kağıtla depolayabileceğimizden daha fazla bilgi depolayabiliriz.
Buna tanıtım diyoruz.
Kimse
İyi pazarlamacı olmak için pazarlamacı olmanız gerekmez.
Mesela perakende kanalını aradan çıkarıp bilgisayarı direkt satmak, Dell’in kurucusu Michael Dell’in fikriydi. Aslen pazarlamacı değildi. Tıp okurken bilgisayar işine girdi. Sıradan bir pazarlamacıya danışsaydı, büyük
Az akıllı telefon📱
Stephen Dalby isimli beyefendinin 8 çocuğu varmış. Belki de bu yüzden, çocukları koruma amacıyla bir ürün geliştirmiş.
Gabb bir akıllı telefon markası.
Ürüne baktığınızda evet, bir akıllı telefon. Ama bu akıllı telefonda internet tarayıcısı yok, sosyal
Uzun vadede kalite anlamsızdır.
Çünkü tüm rakipler bir süre sonra belirli bir kalite düzeyine ulaşır, kimse çok geride kalmaz. Müşteriler de ufak tefek kalite farklarını ayırt edemez.
Uzun vadede fiyat zaten anlamsızdır. Fiyat rekabeti müşterilerin işine gelir, şirketlerin
Getir'in Avrupa'da sıkıntı yaşayacağını Wired UK 6 ay önce açık açık yazmıştı.
Şimdi Fransa'dan ve İspanya'dan çıkacakları haberi geldi.
Reuters'ten, Le Monde'dan, Wired'dan parça parça haber toparlamaya çalışıyoruz.
Neler oluyor acaba...
Marka yaratan marka:
Marco Garcia isimli beyefedi, kendi "supplement" markasını yaratmak istemiş. Bizdeki adıyla, takviye edici gıda. Yani vitamin, mineral ve benzer ıvır zıvır içeren haplar var ya, onlardan...
İstemiş ama bu biraz pahalıya patlamış.
Formülü, üretimi,
Porsche'nin yaratıcısı Ferdinand Porsche'nin, Fransa'da hapiste geçirdiği 2 yılın gizemli hikayesi:
Porsche'yi Fransa'da niye hapse attılar?
Porsche'yi neden hapse attıklarını anlamamız için, filmi başa sarmamız gerekiyor. Çünkü Porsche'nin herhangi biri olmadığını anlamanın
Çoğu kişi fiyat belirlemenin tek yolunun, maliyet üzerine bir miktar kâr koymak olduğunu düşünüyor.
Hatta karşımıza, bu hesabı yaparak olur olmadık atarlanan tipler çıkıyor. Bu tipler, maliyeti en fazla 5 lira olan bir kahvenin neden 90 liraya satıldığını bir türlü
Steven Sashen isimli beyefendi bir koşucuymuş, profesyonel olmayan bir koşucu...
Ama sürekli sakatlanıyormuş. Bir arkadaşı da çıplak ayakla koşmasını önermiş.
Denemiş, iyi gelmiş ama her yere de çıplak ayakla gidilemiyor.
Çıplak ayak gibi hissettiren bir sandalet
24 saatte 1 milyon $💵
Bu hanımefendi, "büyük" beden kadınlarla "small" beden kadınlara aynı anda aynı tasarımları sunan bir markanın olmadığını fark etmiş.
Markası Good American, en-en dar bedenden en-en geniş bedene kadar, aynı model jean'i mümkün olan tüm bedenlerde piyasaya
Yeni bir girişim ve marka için fikir arayanlara reçeteyi veriyorum:
- İyi bildiğiniz bir işin küçük bir parçasını alın.
- İçine bir tutam yapay zeka ekleyin.
- Kısık ateşte 1000 kullanıcıyla bir süre kavurun.
Tarifiniz hazır. Afiyetle yiyiniz.
En popüler yemeğimiz bu olacak.
“Ama Nike öyle yapıyor ama Nike böyle yapmıyor.”
Nike pazarlamaya senede 4 milyar dolara yakın para harcıyor.
Günde 10 milyon dolara yakın. Günde.
Üstelik 60 yıllık marka.
Nike canı ne isterse onu yapar.
Koy cebine 4 milyar dolar, sen de yap.
Just do it.
Harvard’ın meşhur pazarlama profesörlerinden Levitt, Think About Management kitabında, farklılaşmayı şöyle anlatıyor:
📕"Farklılaşma, şirketlerin sürekli olarak ilgilenmek zorunda oldukları en önemli stratejik ve taktik faaliyetlerden biridir. Bu opsiyonel değil, mecburidir.
Pazarlamayla ve reklamla ilgili etrafta dolaşan ilgi çekici aforizmalar, yeni bir marka yaratma aşamasındaki girişimcilerin kafasını çok karıştırıyor.
Mesela, ürünü değil faydayı satmak…
Ya da Starbucks’ın ürün değil, deneyim satması…
Sosyal medyada pazarlamayla ilgili 3-5
En büyük rakibinin sadece pazarlama departmanında 28 kişi çalışıyor.
Senin şirketinin toplam nüfusu 8.
Açmışsın karşına o rakibin sosyal medya hesaplarını, o ne yapıyorsa benzerini yapmaya çalışıyorsun.
Şeytanın aklına gelmez.
Süper fikir.
Neden bazı markalar taklit edilemiyor?
Mesela IKEA, Starbucks, Harley Davidson, Domino’s, belki Zara ya da bugünlerde Shein.
Çünkü mesele sadece dışarıdan görünen “şekil” değil.
Yani fark sadece kozmetik değil.
Böyle markaların işi yapış şekilleri de farklı.
Hem farklı
Bir Rolex satın alarak zengin olamayacağınız gibi, dev markaların bugün yaptıklarını yaparak güçlü bir marka yaratamazsınız.
Zengin olanların zengin olmadan önce neler yaptıklarına bakmanız gerekiyor. Yani o dev markaların, başlangıçta neler yaptıklarına.
Mesela Getir yeni bir
Bizim iş dünyası hep eleştirilir ya...
Uzun vadeli plan yapmazlar, sadece günü kurtarmaya çalışırlar, sistem kurmazlar vs diye.
Bu tavır iş bilmemekten değil, tecrübeden kaynaklanır.
Yılların, yüzyılların tecrübesinden...
Bakın, bir sabah kalkıyorsunuz ve belki de en önemli
ATM’ler, yani bankamatikler ilk olarak, California’da bankada beklemek istemeyen vakti kıymetli zengin müşteriler için tasarlanmış.
Sonra bakmışlar ki, Meksikalı göçmenler daha çok kullanıyor. Kötü İngilizcelerinden utandıkları için şubeye girmek istemiyorlarmış.
Buna
Reklam ajansıyla muhatap olan marka yetkilisinin temel görevi, brief vermek, reklam onaylamak ya da revizyon vermek değildir.
Font seçmek, başlık seçmek ya da metni yeniden yazmaya çalışmak, hiç değildir.
Temel görevi, tüm bu süreçleri neredeyse otomatik hale getirebilecek bir
Amazon’un gaza gelip Apple’a rakip olmaya çalıştığı bir dönem var.
Sonunda, pazarlama tarihinin en büyük çakılmalarından biri yaşanıyor.
Batı medyasının “long read” dediği formda yazdım, tüm abonelere yolladım.
Web sitemde de var.
Başkası yazsa ben seve seve okurdum😃
Logonuzun tasarımı harika diye güçlü bir marka olmazsınız.
Güçlü bir marka olursanız logonuz güzel görünür.
Markalamanın kozmetik unsurlarına çok da kafayı takmayın.
Seksi olmayan pazarlama tüyosu:
İhtiyacınız olan parlak bi’ fikir değil.
İhtiyacınız olan dar ve net bir odak.
Sonra da bıkmadan usanmadan aynı şeyi farklı şekillerde söyleyebilmek ve bunu yaparken tansiyonu hep yüksek tutabilmek.
🟥BİM: Toptan fiyatına perakende satış, diye başladı. Mantıklıydı. Artık o kategorinin lideri. İstediğini söyler, istediğini yapar.
🟦A101: Ucuzluğunu gerekçelendirmek için mantıklı bir şey söylüyor: Büyük olduğu için ucuz, ucuz olduğu için büyük.
🟧 ŞOK: Şok sana yeter Şok Şok
1970’te sıradan bir Amerikalı günde 500 reklam görüyormuş.
Bugün 10.000'e yakın olduğu tahmin ediyorlar. Hadi sizin için burada 5000 diyelim.
Günde 5000 reklam mesajıyla karşılaşan sıradan vatandaşa, markanızla ilgili onlarca şey söylemeye kalkarsanız, çakılırsınız.
Tek bir
Akdeniz sahil şeridimiz çok demokratik.
100 liraya da 1000 liraya da 10000 liraya da 100000 liraya da aynı dandik hizmeti alabiliyorsunuz.
Tatile gelenlere sabır diliyorum.
Doğanın tadını çıkarın, gerisine takılmayın.
- Fransa'da hapse atılan Porsche
- Pizzayı tüm dünya tanırken lahmacun neden yerel kaldı?
- Markanızın ihtiyacı olan 1000 kişi
- Bir ayakkabı modeli, birkaç dünya rekoru ve yasaklarla biten bir skandal
- Şehir efsanesine dönen Apple reklamları ve gerçekler
- Pazarlama
Yeni bir marka yaratırken ihtiyacınız olan şey ortak akıl değil.
Sadece akıl. Kendi aklınız.
Ortak akıl sizi vasata, ortalamaya, risksiz alana çeker.
Yeni bir marka yaratırken de en büyük risk budur.
İnsanlar satın almayı sever.
Ama kendilerine zorla bir şey satılmasını sevmez.
İşimiz, satın almaları için "bahane" uydurmak.
Karmaşık değil.
Karmaşıklaştırmayın.
Ajanslar ve markalar arasında bu “çok acil” meselesi o kadar sıradan hale geldi ki, o anlamsız telaşın ve gerginliğin herkes için geçerli olduğunu zannetmeye başladılar.
Sadece sizin için çok acil o.
Başkası için çok da fifi.
Kim Lewis isimli hanımefendi, kocasını gaza getirip ABD'nin "Kim 500 milyar ister?" yarışmasına göndermiş. Adam 100 bin dolar kazanıp dönmüş.
Bu parayla ilk işlerini kurmuşlar ama çakılmışlar, olmamış. Sonra tekrar denemişler, bu sefer tutmuş. İşler de büyümüş. Tutan fikir de
Goop isimli marka 2020’de bir mum satmaya başladı.
75 dolar fiyat etiketi olan mum sosyal medyada hızla yayıldı, onlarca dergide, gazetede ve TV programında konuşuldu.
Mumu piyasaya süren Goop, ünlü oyuncu Gwyneth Paltrow’a aitti. Ama mumum ve markanın bu kadar konuşulmasının
Dünyadaki hiçbir şirket kurumsallaştığı ya da marka olduğu için büyümedi.
Büyüdüğü için kurumsallaştı ve marka oldu.
Neden sonuç ilişkisini doğru kurmak lazım.
Yoksa can derdindeki tüccara marka DNA’sı anlatırken bulursunuz kendinizi… Umrunda olmaz.
Çoğu şirketin bu işlere
Dün Gmail’in doğum günüymüş.
20 yıl önce olan biteni yaşayan ve hatırlayan biri olarak özet geçmek istedim. Bugün doğan markalar için çok önemli dersler var👇
O günlerde çoğunluk Hotmail ya da Yahoo kullanıyordu. Fazla alternatif de yoktu, gerek de yoktu.
Google daha 6
Bir kasabada beyin cerrahıysanız, aç kalırsınız. Bir metropolde beyin cerrahıysanız, zengin olursunuz.
Ya da bir kasabada sadece Napoli usulü pizza satan bir restoran açarsanız, batarsınız. Bir metropolde sadece Napoli usulü pizza satan bir restoran açarsanız, büyük ihtimalle
Pazarlamada demokrasi zararlıdır.
Bir marka hakkındaki her şeyi vatandaşa sormak ve ona göre karar vermek, iyi bir fikir değildir.
Birincisi, tüketici ne istediğini bilmez.
İkincisi, tüketicinin söylediğiyle yaptığı genelde birbirini tutmaz.
Sony, Walkman için yaptırdığı
Goebbels'in günlüğünden propagandaya dair bir not:
'Propagandanın özü basitlik ve sürekli tekrardır. Yalnızca sorunları en basit formüle indirgeyebilenler ve entelektüellerin itirazlarına rağmen onları bu basitleştirilmiş haliyle sonsuza kadar tekrarlama cesaretine sahip olanlar,
BMW'yi düşünün.
Tasarım, teknoloji, mühendislik, vs, vs, vs...
Anlatabileceği binlerce farklı şey varken, 1974'ten beri her şeyi tek bir kavram üzerinden anlatıyor: Sürüş zevki.
50 yıldır aynı şeyi söylüyor: The ultimate driving machine.
Ürününüzün onlarca hiper süper özelliği
Jamie Baxter isimli beyefendi, çalışanlarla şirketleri buluşturan, Upwork benzeri bir platform kurmuş.
Ama tüm iş arayanları ve tüm şirketleri buluşturmaya kalkmamış, pazarın tamamına hitap etmeye çalışmamış.
Odağını daraltıp tek bir sektöre odaklanmış.
Beyefendinin markası
İnsanlar markanız için yanıp tutuşmuyor.
Reklamlarınızı dikkatle izlemiyor, dandik sosyal medya postlarındaki upuzun metinlerinizi dikkatle okumuyorlar. Apple ya da Harley Davidson gibi bir markanın CEO'su değilseniz, bu tatlı hayalleri bir kenara bırakın.
İnsanların
Mesela Arçelik’ten 60 sene sonra pazara girip…
Arçelik’in ürettiklerinin aynısını Arçelik gibi üretip…
Arçelik gibi ve Arçelik kadar satmak istiyorsunuz.
Bir de üstüne Arçelik gibi saygı görmek istiyorsunuz.
Çoğu markanın yapmaya çalıştığı, talep ettiği bu.
Bu bir iş
Marka yaratmak hakkında en az söylenen şey şu:
Çok sıkıcı iştir.
Tek fikrin etrafında bıkmadan usanmadan yıllarca dolanmak gerekir.
Çoğu kişi sıkılır, daldan dala atlar.
Sıkılmayanlar ve potansiyel müşterileri sıkmamanın yolunu bulanlar, uzun vadede kazanır.
Markalama işi
Kurumsal kelime israfı diye bir şey var.
(Plaza dili değil, o başka bir saçmalık.)
Kurumsal kelime israfı şu: Bir markanın, söyleyeceği şeyi dümdüz söylemek yerine, fazladan gereksiz kelimeler kullanıp daha kibar ve daha kurumsal olduğunu düşünmesi.
Mesela bir bankadan bir SMS
Şu an inanması zor olsa da, 1991 yılına kadar interneti ticari olarak kullanmak düşünülemezdi. Hatta yasaktı bile denebilir.
İnternet omurgasını ABD’de National Science Foundation (Ulusal Bilim Vakfı) isimli bir devlet kurumu yönetiyordu ve internet sadece bilim için
Gün gelecek bugün Nokia’yı nasıl hatırlıyorsak Apple’ı da öyle hatırlayacağız.
Bugün IBM’i nasıl görüyorsak Google’ı da öyle göreceğiz.
Bu işler böyle.
20-25 yıl önce, dünyanın en değerli markası Coca-Cola’ydı.
Dev markalar, rotalarında ağıııır ağır ilerleyen dev yük gemileri gibidir.
Bu yüzden onların pazarlama departmanlarında hayat çok sıkıcıdır.
Böyle markalar, pazardaki yerleşik markalardır. Yıllardır oradadırlar. Ürünleri, pazarları, müşterileri, kanalları, yolları, yöntemleri
Starbucks CEO’su ve Alman general Rommel:
Nisan ayında Starbucks'ta göreve başlayan yeni CEO Laxman Narasimhan, göreve başlar başlamaz, sertifikalı Starbucks baristası olabilmek için 40 saatlik bir eğitime katılmış.
Sonra da tüm çalışanlara bir mektup yazmış ve her ay yarım gün
Kurumsal kekemelik diye bir şey var.
(Plaza dili değil, o başka bir saçmalık.)
Kurumsal kekemelik şu: Bir markanın, söyleyeceği şeyi dümdüz söylemek yerine, fazladan gereksiz kelimeler kullanıp daha kibar ve daha kurumsal olduğunu düşünmesi.
Mesela bir bankadan bir SMS geliyor
Maalesef çoğu patron ve pazarlamacı hayal dünyasında yaşıyor.
Zannediyorlar ki pazarda sadece kendi markaları ve tüketiciler var. Tüketiciler için en uygun ürünü en kaliteli şekilde ürettiklerinde, tüketiciler onlara hayran olacak.
Gerçeklerin bununla alakası var mı? Yok.
Meg Strachan isimli aşağıdaki hanımefendi, kadınlara hitap eden ama tamamen erkeklerin elinde olan bir sektöre girmiş, mücevher sektörüne...
Şirketini 1000$ ile kurmuş. Sonra da mücevher dünyasındaki tüm yatırımcılar tarafından reddedilmiş.
Çünkü kadınları çok iyi
@tunayani
İlk postta buzdolabında olanlarla markanın gönderdiklerini karşılaştırınca...
Vatandaşın markayı gördüğü yerle markanın kendini gördüğü yer arasındaki fark kabak gibi ortaya çıkıyor.
O fark tehlikeli bir fark.
Piyasaya sürülmeden önce yapılan tüketici araştırmaları, ürünün tutmayacağı sonucuna varmış.
Dönemin Sony başkanı Akio Morita, araştırmaları umursamayarak, inatla piyasaya sürmüş.
Alacağınız her kararı araştırmalara ve verilere dayandırmaya çalışıyorsunuz ya…
Yapmayın.
Ünlü pazarlama gurusu Mike Tyson’ın söylediği gibi, ağzının ortasına yumruğu yiyene kadar herkesin bir planı vardır.
Yumruktan sonra işler değişir.
Yani kâğıt üzerinde her strateji ve her plan iyi görünebilir.
Ama sahada sis ve sürtünme vardır. Olaylar toplantı odasında
Siz hiç Türkiye’de, pahalı olduğunu korkmadan çekinmeden açıkça belirten bir marka gördünüz mü?
Zor. Göremezsiniz.
Çünkü bizim markalarımızı yönetenlerin çoğu, yavru bir ceylan gibidir, ürkektir.
Mesela lüks algılanmak isterler ama pahalı olduklarını söylemek ya da göstermek
Dev bir markanın pazarlama ekibinin "onay" almak için 40 gün uğraşıp 40 takla atacağı bir kararı, siz sabah verip akşam uygulamaya koyabilirsiniz.
Onların bürokrasisine ve hantallığına karşı bu avantajı kullanmaya başladığınızda, onları taklit etmeye çalışmanın aslında ne kadar
Kimse reklamları sevmez
Reklamcılar bile sevmez.
Kimse sevmez, inanmaz da.
Çünkü reklam, öyle ya da böyle, markanın kendi kendini övdüğü bir iletişim biçimi. Kendi kendini övenleri kimse sevmez.
Başkalarının markanızı övmesi için durumlar ve bahaneler yaratmak gerek.
Yani
💰Uzmanlaşma nasıl zenginlik getirir?
3 makalelik mini bir seri hazırladım.
Uzmanlaşmanın getirdiği zenginliği açıklayan ve markanızın odaklanıp uzmanlaşması için 3 stratejik nedeni anlatan, 3 mini makale...
İkinci mini makale, yine Adam Smith'e rahmetle, tüm abonelerin
30 sene önce tanıtmak istediğiniz bir markanız olduğunda, amacınıza ulaşmak için çok para gerekiyordu.
Markanızı anlatabileceğiniz bedava bir mecra yoktu.
Sadece iki seçeneğiniz vardı:
Ya parasını ödeyip gazete, TV, dergi gibi mecralardan reklam alanı satın alacaktınız ya da
Apple ya da Harley Davidson gibi bir markanın CEO'su değilseniz, şunu bilmeniz gerek:
Markanızı kimse umursamıyor.
Reklamlarınızı da kimse umursamıyor.
Kimse sizin gibi ya da etrafınızdaki şakşakçılarınız gibi sabah akşam markanızı düşünmüyor.
Çok daha önemli işlerimiz var.