büyük hoca olmak böyle bir şeydir. yetiştirdiğin öğrenciler memleketin dört yanına dağılırlar. en zor koşullarda bile hocalrını uğurlarlar. cemil hoca’ya veda.
“verimsiz buralar” diye kız çocuklarına bırakılan deniz kenarı arsalar gibi kazanılması en zor yerlerde aday gösterilen kadın adaylar tarih yazıyor gözden kaçırmayalım.
rahim içi dokunun kanla birlikte vajinal yoldan vücut dışına atılmasından söz etmek mahrem değildir. ayıp değildir. saygısızlık hiç değildir. siz kadın bedenine ait her şeyden böyle korkacağınıza neden böyle bir hizmete gerek duyuluyor onu düşünün biraz.
Böyle bir desteğin bilboardlarda reklam yapılması çok anlamsız ve mahremiyete saygısızlıktır..!
Seçim döneminde tüm şehire mesaj atacak veri elinizde var! Madem bilgilendirmek istiyorsunuz kadınların numarasını filitreleyip mesaj yolu ile bildirmek bu kadar zor olmasa gerek…
Ankara Garı katliamının yıl dönümünde DEAŞ'ın hain terör saldırısında yaşamını yitiren vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum.
Birliğimize, beraberliğimize kast edenler hiçbir zaman amaçlarına ulaşamayacak!
akademik dergilerde değerlendirme için hakeme gönderilen makaleler, makale sahibinin ismi olmadan gönderilir. her tür akademik ya da edebi ödül değerlendirmelerinde jüri eser sahibinin adını görmez. akademik, hakem, edebiyat, makale, adalet filan dedim çok yabancı geliyor he mi.
annemi kuaföre getirdim, gelin var. fotoğrafçı, makyöz, elti, görümce kalabalık kıyamet. damat gelin arabasını getirdi “yedim tatlıyı aldım yozgatlıyı” yazdırmış gelin kavga çıkardı damat yazıyı değiştirmeye gidiyor “ev alacaksan üst kattan kız alacaksan yozgat’tan yazılacakmış.
bizi ihraç ettiğinizi duyan dünyanın dört bir tarafındaki üniversiteler de ders vermemiz için bizi davet ediyor ama pasaportlarımızı vermediğiniz için icabet edemiyoruz.
annem önümüzdeki ay 79 yaşına girecek, bir süredir çankaya belediyesi’nin işaret dili kurslarına gidiyormuş bizden habersiz. “neden” dedim “onların bizim dilimizi öğrenme şansı yok, bazen ihtiyaçları oluyor sokakta otobüste markette” dedi.
kadınlar istediklerini giyecek, istedikleri saatte istedikleri yerlerde olacak, istedilkeri gibi yaşayacaklar. bu konuda tek bir tartışma açamazsınız. siz eğitileceksiniz, siz insan olacaksınız, siz kadınları öldürmeyecekseniz.
bizi kast ediyorsanız biz mağdur filan değiliz. barış bildirisini imzaladık diye bizi bir gecede üniversiten atıp, pasaportlarımıza el koyup, yargılayıp, sivil ölüme terk etmenizden söz ediyorsanız onun için adalet peşindeyiz biz. sizin tek kuruşunuz geçmez kursağımızdan.
aşılama hızı artarken sağlık emekçilerinin coşkusunu izliyorum burada. her yeni aşılama grubunu nasıl sevinçle karşılıyorlar. burun buruna yaşadılar göğüs göğüse çarpıştılar virüsle. meslektaşlarını/ hastalarını kaybettiler. başka bir sevinç onlarınki. ömürlerine bereket.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ebrar Karakurt'a sahip çıkarak yobazları terse yatırdı:
"Kültür sanat, spor gibi hepimizi birleştirmesi gereken alanları bozgunculuk aracı haline getirmeye çalışanları görüyoruz.
Hiç kimse kusura bakmasın bu ülkeyi bir grup azınlığın görenlerin devri
kantinde çalışan, bursla okuyan, memleketinden gelen biber salçasını iki sömestr ekmeğine sürerek okul bitiren üniversitelileri hiç duymamışlar herkesi kendileri gibi sanıyorlar çünkü.
benim de içinde bulunduğum barış akademisyenleri için “kanlarında duş alacağız” dediğinde annem enfarktüs geçirdi. şahısla ilgili şakalı yorumlarınızı kaldıramıyorum. kusuruma bakmayın.
nedir acaba sizi gözyaşları içinde bırakıp böyle isyan ettiren? bin derece havada, yaşadığı/çalıştığı şehrin sahilinden çoluğuyla çocuğuyla denize girip serinleyen, tatilini günübirlik yapmak zorunda olan bu insanların tam olarak nesinden bu kadar rahatsızsınız? ne var?
Prekazi: Maçoğlu'nu önceden de takip ediyordum. Kendi kendine neler yaptı adam, her şeyi herkese paylaştırdı. Kendi için yaşamak istemiyor, 'zengin olayım' demiyor. Bu kadar fakirliğin içinde bir sen zengin olsan nasıl yaşayabilirsin ki, olur mu öyle şey?
yirmi üç yıldır hiç durmadan her gün başka bir gündemle çocukları gençleri kadınları ağaçları parkları şehirleri dereleri zeytinlikleri kedileri köpekleri bunlardan korumaya çalışıyoruz. bunlar kötü değil çok eminim. kötülük başka şey.
Büyük hayallerle çıktığımız bu yolda veda etmek üzücü olsa da, son ana kadar mücadeleden hiç vazgeçmeyen bu takımın bir parçası olduğum için gurur duyuyorum. Birlikte yaşadığımız bu deneyim bize daha da güç verecek. Desteğini her an hissettiren halkımıza sonsuz teşekkürler.
hikaye taylan özgür'le başladı. 23 eylül 1969'da, annesinin dediği gibi “ilk tetiği beyazıt meydanı'nda ona çektiler, onu sırtından kurşunladılar.” hikayenin sonunda o günden bugüne ülkedeki “taylan” ve “özgür”lere ismini verdi.
🔴Van Çatak'ta bir lisede doğum günü için birbirine sarılarak tebrik eden 2 öğretmen, meslektaşları tarafından şikayet edildi.
Kaymakamlık suç duyurusunda bulundu.
Milli Eğitim Müdürlüğü, “uygunsuz” diyerek, kadın öğretmene aylıktan kesme, erkek öğretmene sürgün cezası verdi.
mahsur kalan taylandlı çocuklar taburcu olduktan sonra basının önüne çıkmışlar. soruları önceden psikologlar incelemiş onların onay verdiği sorular sorulabilmiş. ne kadar basit di mi. olması gereken ne kadar net.
siz sümüklü hocanızın eteğinde dolaşıp ne istedilerse verirken cemaate kafa tuttuğu için hapis yatırdığınız adamdır ahmet şık. üzerine saldığınız alpay kornişonunun tırışkadan kabadayılığından mı korkacak. halkın iradesine kaldırdığınız bu elleri de kıracağız o da ayrı.
üç sene önce bu saatlerde üniversitede verdiğim son ders olduğunu bilmeden derse girmişim. akşamın bir vakti artık bir işim olmadığını resmi gazeteden öğrenmişim. üç sene. hem çok yavaş hem çok hızlı geçti. çok şükür biat etmeden. geri döneceğiz.
bir sağlık merkezi ve bir hastanenin acil servisindeki hekimlerin insanüstü çabası annemi hayata döndürdü bugün. hekimlere kalkan o elleriniz kırılsın bi de işçilere.
hiçbir mahkeme kararı yokken bir gece yayınladığın khk ile işten at, pasaportlarımızı al, sivil ölüme terk et, şimdi de seçme hakkını tartış. öldürün bizi de hepten rahat edin be.
AKP Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, Ankara'da düzenlediği basın toplantısında, "KHK ile kamu hizmetinden atılanlar bence oy da kullanamamalı. Bunun illa mahkeme kararıyla alınması gerekmiyor. KHKlılar oy kullanmamalı" dedi.
erkek dediğin karısından önce kalkacak kahvaltıyı hazırlayacak, karısını güleryüzle uğurlayacak, akşam yemek hazır halde karısını yine güleryüzle temiz pak karşılayacak ki kadının gözü dışarı kaymasın.
ben bu çocuğu fenerbahçeli doğurdum gitti beşiktaşlı oldu. doktor olsun diye göbeğini tıp fakültesine bile gömdüm bugün öğrendim ki tm seçmiş. mükemmel bir anneyim mükemmel.
buz pateni milli takımıyla doksanların başında atina’ya balkan şampiyonası’na gittim. açılış seremonisinde her ülkenin bayrağını başka bir ülkenin sporcusunun taşıması için kura çekimi vardı.
o imza barışa atıldı. bildiriyle ilgili nal gibi anayasa mahkemesi kararı var. hukuk önünde bu hedef göstermelerin de hesabını vereceksiniz. elbet bir gün.
🔴 Kadir Has Üniversitesi'nde mescide ayakkabılarıyla giren öğretim görevlisi Zeliha Gizem Sayın'ın, 2015 yılında terör örgütü PKK'ya yönelik gerçekleştirilen 'Hendek Operasyonları'na karşı çıkan "Barış Akademisyenleri Bildirisi"ne imza attığı ortaya çıktı.
ırkçılık insanlık suçudur 4 değil 44 kez dünya şampiyonu olsun unutmadık “ermenilere bıraktınız meydanı, allah belanızı versin eylemci çapulcular” laflarını ve fila’dan aldığı cezayı.
meslektaşlarım, arkadaşlarım ve hocalarımla birlikte üniversiteden ihracımızın üstünden bugün dört yıl geçti. tam dört yıl. sürünelim istediler fakat hepimiz başka başka biçimlerde yeniden doğduk. asla biat etmedik. yarım adım geri basmadık. tarihe böyle not düşülecek.
sinan cemgil, yalnızca türkiye devrim tarihinin değil, dünya devrim tarihinin de en önemli öğrenci liderlerinden biridir. ben sinan cemgil'i, halit çelenk'ten dinledim en çok . “sinan cemgil,” derdi halit abi “bambaşkaydı. sinan bambaşkaydı." izin verirseniz anlatayım biraz.
milli maçlarda “ayağa kalkmayan ermeni olsun” diye böğürenlere ses çıkarmayanlar, yıllardır amed sportif’e yapılanlara göz yumanlar, daha üç gün önce ülkesindeki topçuya “memleketinde timsah yiyordun” diyenler toplaşıp ırkçılık karşıtı yarışa girmişler. riyanızı sevsinler.
girit doğumlu bir türkiyelinin torunuyum ben. anne tarafından. kalplerinin orta yerine düşmüş o utanç bizim ailenin. 6-7 eylül utancını diyorum. izin verirseniz anlatayım.
günlerdir o çuvalların başında bekleyen, gerektiğinde üstünde uyuyan, halkın oylarını sayan, bir daha sayan, olmadı bir daha sayan, moralleri yüksek tutan, yılmayan, en ufak emeği geçen herkes var olsun.