Şair İsmet Özel'in dediği gibi ''ikna edilmişlerle yola çıkılmaz. Yola, inanmışlarla çıkılır.'' İşte bu yüzden yolu güzel olanın, bileğinde diken izi olur çünkü muhakkak, hakikate giden yolda meşakkatsiz bir varış yoktur.
şu inceliğin anneden geçen aileden gelen bir kültür olduğunu düşünüyorum. geçen doğum yapan yakınımıza tam olarak bu şekilde gittik. daha kırkı çıkmadan bebek görmeye giden psikolojik, fiziksel olarak yorgun olan anneden hizmet bekleyen hiçbir yaklaşımı doğru bulmuyorum+
küçüklüğümden beri bildiğim sabah akşam üç kez okuduğum hayrına çok inandığım kazadan beladan kötülüklerden koruyan çok önemli bir dua paylaşmak istiyorum sizlerle "Bismillâhillezi lâ yedurru ma'asmihi şey'ün fil erdı ve lâ fissemâi ve hüvessemi'ul alim" rabbim cümlemizi korusun.
evlilik harika bir detay ve büyük şükür sebebi arkadaşlar. boşverin akrabaları, elalemi, toksik ilişkileri, yanınızda "ben şöyle kariyer yapıcam, şu yaşımda evlenicem hayatımı yaşayacağım" diye dırdır yapanları. muhabbet ve gönül bağı içinde bir yuvanız varsa yaşıyorsunuz hayatı.
yıllardır zikretmede alışkanlık edindiğim faziletine, mucizesine çok inandığım abese suresinin 20. ayeti kerimesinde geçen "sümmessebile yesserahü" zor günlerimin kolaylaşması için okumuşluğum ve faydasını görmüşlüğüm çoktur. ayrıca doğum sürecinde olan anneler için de çok önemli
ben duanın gücüne kaderi değiştirebileceğine ve güzellikler getireceğine inanıyorum. hiçbiri olmasa bile huzur verdiğini biliyorum. allah'ım sen tevazu nedir nerede nasıl davranılır, nerede ne söylenmez idrakında olan edep ve hayadan nasibini almış insanlara denk getir ömrümü.
Dostoyevski'nin dediği gibi: İnsan, gelip geçici hevesleri olan, tutarsız bir varlıktır ve tıpkı satranç oyuncuları gibi hedefe ulaşmayı değil de hedefe giden yolları daha çok sever. Çünkü heveslerini aldıklarında hedefe giden yol uzun geldi bahanesiyle pes etmek daha kolaydır.
namaz kılınmadığı ve dua edilmediği sürece iç huzurun tamamlanacağına inanmıyorum. dünyevi hiçbir arzu uzun süreli bir mutluluk ve huzur kaynağı olmaz. iç sıkıntılarınızı, hiçbir işinizin yolunda gitmeyişini, uykusuzluğunuzu bilhassa huzursuzluğunuzu evvela namazla ilişkilendirin
Geceye hassas kalplere şîfa olacağını düşündüğüm bir dua bırakıyorum: Allah gönlümüzü tevazudan nasibini almış, ne oldum delisi olmayan, kırmaktan çekinen kırdığında zor bile olsa gönül almaya tenezzül edebilecek olgunluğa ve inceliğe erişebilmiş insanlarla karşılaştırsın.
doğal yüz hatları insana spesifik bir özellik katarken neden herkes aynı yüz hatlarına sahip olma telaşı ve merakı içerisinde? niçin kimse sahip olduğu güzelliği ve duruluğu korumaya çalışmıyor. bitmek bilmek güzellik algıları kadınları belli kalıplar içinde yaşamaya zorluyor
geceye duamdır: güzel ve hayırlı yaşamak, güzel hatırlanmak, salih ameller işlemek, kalbimi yoran şeylere karşı üzülmeyi bırakıp sabırlı olabilmeyi istiyorum. imtihanımızı kolaylaştır, gönlümüze ferahlık ver, bizi güzel insanlarla karşılaştır ve bizi yolunda hayırlı kıl Allah'ım.
Zamanında hafızalara kazınan o efsane sahne... Asya, bir vakitler sevgi neydi? sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti. Sevgi, sahip çıkan; dost, sıcak insan eli, insan emeğiydi diyerek en nihayetinde dost insan elini, kalbinin çarpıntısına tercih etmişti.
ayet ve hadis gibi dinimiz açısından çok değerli şeylerin; çağımızın leş ilişkilerine indirgenerek dar zihniyetli insanlar tarafından ağızlarda sakız olması kadar toks*k bir şey daha varsa o da bunu kapalı bir hanımefendinin yazıyor olmasıdır.
namazın eksik olunca oluşan manevi eksikliği ve huzursuzluğu dünyevî hiçbir şey tamamlayamaz ve o huzursuzluğu gideremez. çare yine yeniden Allah'ın merhametine sığınmak ve huzuruna durmak da saklı.
bunu nasıl söylemek uygundur bilmiyorum ama Allah gözü dışarıda olan bir eş nasip etmesin ömrümüze. her açıdan çok sıkıntılı ve çirkin bir durum. düşüncesi bile yoruyor. ahlaklı ve sadık olmak bambaşka bir şey. bir insanın eşi yanındayken de uzaktayken de gözü başkasını görmemeli
fazla anlayışlı olmak ve haddinden çok düşünmek bir noktadan sonra hep bana zarar verdi. ben yapsam sorun olabilecek olayları başkaları bana yaptığında anlayışla karşılamaya çalışmak hep benden eksiltti. ben kendi kendime nefsime zulmettim. özür dilerim kendimden.
İsterdim ki insan biraz sevgi görünce uzaklaşmasın, değer verildiğini hissedince bunu suistimal etmesin. Samimiyet karşısında hadsizleşmesin. Biraz olsun elindekinin kıymetini bilsin bu zaten elimde rahatlığıyla değersizleştirmesin. Ama insan işte çiğ süt emmiş nihayetinde.
gizli hesapları gösteren uygulamaya bakacak kadar merak ettiğin birisinin olmaması... yalnızlığımız ve gamsızlığımız yine nirvana. konu tartışmaya kapalı.
evlenince iş bitmiyor, meslek sahibi olup anne olunca da iş bitmiyor. kadının sorumlulukları hep vardır ve hayat boyu da devam edecektir. önemli olan hâlden anlayan, size değer veren, yorgunluğunuzu alacak ve destek olacak insanların hayatınızda olmasıdır. çünkü kadın çok değerli
Mesafenin önemi yoktur.. Burnunun dibinde olsa ne olacak? Seni anlamıyorsa,
Ama birisi vardır ki dünyanın öbür ucunda...
En ihtiyaç duyduğun anda,
İki satırıyla bile olsa,
Bir çırpıda yanı başında..
Mesafe uzaklıklarda değil,
Mesafe fedakârlıkta!
“Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun.” der Gorki
İzahını Sartre yapar:
“Uyursan gece biter, uyumazsan sen.”
Son noktayı Freud koyar:
“Çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamak ise yakalanmak.''
ve ne yazık ki yeni doğum yapan annelerin üzerinde psikolojik olarak çok baskı var. oysa annelerin tavsiyeye değil huzura ihtiyacı var. etrafında anlayışlı insanlara ihtiyaçları var günümüzde anneler eskiye nazaran çok daha bilinçli. bunu dikkate almalı anneyi huzura bırakmalı+
Hani diyorlar ya ''yoldaşın varsa yol yorsa da güzeldir.'' Bekleyenin varsa yolun sonu uçurumda olsa, ayağın taşada takılsa, bileğine dikende batsa ziyanı yok dersin hatta izi kaldı diye gülümsersin. Çünkü değmiştir.
@tweetaruw
dinen de eş aileden önce gelir. çünkü nikahın ağırlığı vardır. erkek için de kadın için aynı durum söz konusudur eşiniz ve çocuğunuz çekirdek aileniz her şeyden öncedir. sonra kök aileniz gelir. bu kök ailenizi atmak yok saymak değildir. çocuklarınızı bunun bilincinde yetiştirin.
şunu çok rahat söyleyebilirim ki eğer inancım olmasaydı bunca şeyle yalnızca aklımla başa çıkamazdım. o yüzden şu hadisi şerife gönülden inanıyorum: "Allah, hakkında hayır dilediği kimseye din hususunda derin bir anlayış verir."
iyi ki Allah gönlümde gizlenenleri ve neye niçin içerlediğimi benden daha iyi biliyor. izahı olmayan bir şey anlaşılmayı beklemeyişim de bundan. gönlümü bilen bir Rab varken sessizlik ne büyük bir nimet.
İstiyorum ki yanıma gelen kimse mutsuz dönmesin.Yüreğime giren umutsuz kalmasın.Karanlığımı gören ışık yok diye yoldan dönmesin. Acımı bilen beni ordan vurmasın.Samimiyetimi gören değerli olduğunu anlasın.Sessizliğimi zayıflık sanmasın.Zaten bir kere sırtımı dönersem gitmişimdir.
Allah'tan isteyin, yürekten isteyin sabırla tevvekül içinde bekleyin. İnanın ondan istediğiniz karşınıza en hayırlı şekilde çıkacaktır. Yeter ki ümitsiz olmayın onun sonsuz merhametine ve rahmetinin bolluğuna güvenin. Uzakları yakın eder ulaşılmaz görüneni en güzel hâliyle sunar
bir deprem oluyor belki borcu dahi bitmeyen evin yerin yedi kat dibine giriyor gözünü açtığında senden başka kimsen kalmıyor. bir sel oluyor milyonluk araban sular altında kalıyor. bir hastalık buluyor sevdiğini hayatın ne kadar boş olduğu gerçeği yüzüne tokat gibi çarpıyor.+
Allah'ım kalbi katılaşmış insanlarla imtihan ederken beni: 'üslubumu yumuşat, tahammülümü artır.' Sabırsız ve şükürsüz biri olmaktan sana sığınırım. Sen merhamet edensin, kalan ömrümü sana hakkıyla kulluk yapabileceğimiz ve değer vermekten mahrum olmayan insanlara denk getir.
tevekkül etmeye zaafı olan gönlümle ibni arabi'nin dediğine tutundum bu gece: “tevekkül edip;
“rabbim benimledir. o, muhakkak bir çare gönderecektir.” dersen, işte o zaman, denizler önünde yol olur.”
size danışılmadığı süre anne üzerinde böyle tut, şöyle uyut, mama verme, kucağa alıştırma, emzik verme gibi baskı kurmayın. sizin tavsiyeniz o anne ve çocuk için uygun olmayabilir. her hamilelik ayrı her çocuk farklı büyür lohusa sendromu yaşayan anneyi bunalıma sokmak haktır.
İmkanım olsaydı şayet; çağımızda insanları bu denli tüketen, tahammül sınırlarını yerle bir eden, onları böylesine yalnızlığa sürükleyen, tekrar birini bir çiçeğin üzerine titrer gibi sevebilmekten korkar hale getiren nedenlerin hepsini tüm düşünceleri bombalamak isterdim.
çok zor ve çaresiz bir anda kalpten edilmiş bir duanın samimiyetine, tek kelam dahi edemeyecek kadar yorgun olduğunuzda gözünüzden akan bir damla yaşın dua niteliğinde olduğuna inanıyorum. öyle bir zamanda kabul olunduğunu hissediyorsunuz ki; bu Allah'ın varlığının en güzel hâli.
dinimizde “evlenen imanının yarısını kurtarmış olur, kalan yarısında ise Allahtan korksun” diyerek önemle bahsedilen evliliği ciddiye alıyorum. insanların ne düşündüğü ya da nasıl yaşadığı değil, dinimizin nasıl uygun gördüğüyle ilgileniyorum ve bundan hiç rahatsız değilim.
gönlümüzü daraltan sıkıntılar için duamdır: ucunun nereye varacağını bilmeden yürüdüğüm; tevekkül ederek beklediğim,vazgeçmeden sabrettiğim tüm yolların sonunda senin rızanı kazanabilmiş şekilde nasibimi alabilmeyi ve belirsizliklerin yoruculuğundan kurtulmayı istiyorum Allah'ım.
Kendime not: güzel konuşan birine değil, güzel davranana itimat et. Can ol, yeri gelince yol, düşerse kanat ol. Çünkü sevilmelerin ve değer vermenin en güzeline layıktır böyleleri. Nasıl ki ''söz gümüşse sükût altın.'' Davranışta huzura açılan hazinedir benim gözümde.
Kanserle ilgili olumlu tweetler o kadar harikulade ve umut verici ki annem kanseri yendi, babam yendi, kardeşim yendi, anneannem yendi, komşum yendi hepsi baharda yeni yeşeren dallar, açan çiçekler kadar güzel hayatımda bir tweete imreneceğim aklımın ucundan geçmezdi bu da oldu.
çok bekledim, çok yoruldum. sabrın ve tevekkülün ne olduğunu; en çok da çaresiz kaldığım gecelerde yine sana sığınarak öğrendim. bilirim, mükâfatın ve merhametin öyle güzel ki senin; iyi ki bunları yaşamışım diyebileceğimiz sevinçleri esirgemezsin yorgun gönüllerimizden Allah'ım.
İş için giden ve bir daha dönmeyen eşini tek bi haber alamadan yıllarca bekle sonra günün birinde tevafuken yoldan geçerken eşinin kazada öldüğünü gör üstelik başka bi kadınla ve o kadından çocuğu bile var ama sen elini öpüp başının üstüne koy çocuğuda bağrına bas nasıl bir yürek
Rabbime yöneldiğim, onunla yakın olduğum, ona sığındığım zaman huzurluyum. Beni yoran, üzen dünyalık her şeyden yalnızca o vakit uzaktayım. Onun merhametiyle güvendeyim. Bu yüzden Rabbimden uzaklaştığım, secdeye varmakta, onu zikretmekte aciz kaldığım her şey için ziyandayım.
Cahit Zarifoğlu, pankreas kanseri olduğunu öğrenir günden güne erimeye başlar bir süre sonra yatak şairin meskeni olur. Ölümün yaklaşmasının verdiği hüzünle ona refakat eden Erdem Bayazıt’ın elinden tutar ve Erdem der;
"Kırlarda çiçekler artık bensiz açacak." içime oturdu bu söz
geceye duamdır: allah'ım zamanımı hayırlı ve verimli değerlendirebilmem, nefsimi dünyevi her türlü işten riyazet edebilmem için bana güç ver. ahlak ve dert yarıştırarak kendimi tatmin edip vicdan rahatlatmaktan uzaklaştır. merhametine muhtaç gönlüme bir inşirah, ve emân diliyorum
Sylvia Plath: ''Bu eşini bulmaya çalışma, sınama, deneme, yanılma oyununda çok fazla acı var.'' diye bahsediyor. Acının içinde de çiçek açar. Ve acının içinde açan çiçek kolay kolay solmaz.
bana yeniden inançla yürüyebileceğim cesareti bulup iyi hissedebileceğim bir işaret göster Allah'ım. tüm böyle çaresiz ve şaşırmış hisseden kullarına da yardım et. belirsizlikler kalksın aydınlık yarınlara açılsın günler.
abdest almak, temiz kıyafetler giyinmek, huşu içinde namaz kılmak, canı gönülden ve inanarak dua etmek, eksiklerimizi gidermek, yanlışlarımızı düzeltmek, kendimize çeki düzen verip bize sunulan hayatın kıymetini bilip şükretmek ve güzel bir başlangıç yapmak için müthiş bir gece.
mütevazi insanlara karşı her zaman zaafım var. benliklerinde taşıdıkları sakinlik bana huzur veriyor. öyle saf ki hiçbir şey eğreti durmuyor, sanırım biraz da bu yüzden güzeller.
hemen hepimizin kulağının aşina olduğu lakin zikretmede istikrar göstermediğimiz, bilhassa sıkıntıya düşünce okumamız gereken, Hz. Yunus Aleyhisselam’ın balığın karnında okuduğu önemli bir duayı hatırlatmak istiyorum: "la ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin."
Allah isteyen herkese Hz. Ali'nin evliliği izah ettiği gibi bir yuva ve eş nasip etsin: "Yoğun koşturmalar içerisinde eve gittiğimde Fâtıma'nın yüzüne baktığım andan itibaren bütün dertlerimi unutuyorum." Bunu yaşamak çok güzel bir huzur ve şükür sebebi.
N. Tarhan'ın dediği gibi "eşler emek vermeden, yorulmadan, çile çekmeden mutlu bir evlilik yaşamak isterlerse buna ulaşmaları mümkün olmayacaktır. Mutlu evlilikler yatırım yapılmış, bedel ödenmiş, zorlukları aşmak için tarafların birbirlerini anlamaya çalıştıkları evliliklerdir."
neden insanların güzellik algısı sadece belirli kalıplardan ibaret bilmem.benim kendine has duruşu olan bakışı gülüşü bile spesifik insanlar daha çok ilgimi çekiyor.güzel olmasına gerek bile yok. farklılıklar zenginliğimiz gibi geliyor şekilcilik ve tek tipçilik yarışı beni yordu
enerjiye çok inanıyorum. bazı insanlar hiçbir şey yapmasa bile varlığıyla insana huzur verebiliyor. bu gerçekten şahane bir şey geliyor bana. bazıları da maalesef ağzıyla kuş tutsa bile sanki bir işe yaramıyor.
doğru eş hastalıkta da her türlü sıkıntıda da yanınızda olabilecek kişidir. sizin kendinize dahi tahammül edemediğiniz zamanlarda tüm içtenliği ve merhametiyle sizin elinizden tutabilecek olandır. bu yüzden hastalıkta, sağlıkta denir. rabbim hayırlı insanlarla karşılaştırsın.
gönlümün alınması kolaydır çünkü kaprisli değilim. kırılsam da kin tutamam. öfkem de saman alevi gibi çabuk söner. yani "dünya hassas kalpler için cehennemdir" sözü adına bütün koşulları karşılıyorum. anlayacağınız beni daha çok üzerler.
hayatımızda bize tüm samimiyetiyle gelen, sevgide eksiklik hissettirmeyen, saygıda kusur etmeyen, bizi aşamayacağımız belirsizlikler içinde bırakmayan, bizi olduğumuz gibi seven, değer bilmenin hakkını veren, ne kadar sevgi görürse görsün asla şımarmayan insanlara sonsuz şükürler
sevdiğim biri kalbimdeki samimiyetini kaybettiği an evvelâ gönlümden uzaklaştığı için hayatımdan da uzağa düşüyor. samimiyetini yitirene gönlümde aynı yeri veremiyorum artık, eskisi gibi bakamadığım için. böyle olmasa diyorum bazen ama kimse kimseye durduk yere mesafe koymuyor.
İsmet Özel'in: "gönülden kopan bir söz, insanı üç kış ısıtmaya yeter" dediği gibi sözün bıraktığı etki diye bir şey var. öyle ki bazen bir söz kalbinizi pamuk ve bahar gibi yaparken; bazısı darmadağın ve buz gibi edebilir. zaaf yüklü insan bazen bir sözle yenilir de, yenilenir de
hakkınızda hayırlı olan doğru kişi tarafından sevildiğinizde ruhunuz adeta şifa buluyor, gönlünüz tazeleniyor, ferahlıyor ve huzurla doluyor. bu da yüzünüze, gülüşünüze her koşulda en güzel şekilde yansıyor size çiçek gibi hissettiren insanların varlığına şükredin sımsıkı sarılın
Kafka'nın dediği gibi: “her şeyi yanlış yorumluyorsunuz, suskunluğu bile.” Bu yüzden insanlardan uzak kalmak kabuğumda kendime bir yer edinmek her zaman daha cazip gelmiştir.
''İnce tavırlar, güzel davranışlar yürekten gelir. Bu yüzden, aldıkları eğitime rağmen bazı soylu kişilerin davranışları kötüdür'' diyor Balzac. Bu yüzden içten gelmeyen her davranışın pratikte sağladığı fayda ve huzur eksiktir.
@mizantropii
"Allah insanlara taşıyamayacağı yükü vermez" dediği yerde içim sızladı. onca rahatlığına,sağlığına rağmen şükürsüzlük ve isyan içinde yaşayan insanlara ders olmalı böyle insanların umudu ve inancı helal olsun masallah ya rabbim hayırlısıyla bir kapı açsın en kısa zamanda insallah
Osmanlı zamanında tekkelere gelen kişilere iki soru sorulurmuş bugün kalp kırdın mı? eğer sorunun cevabı evetse ikinci soru, yani namaz kıldın mı diye sorulmazmış. Mevlana'nın da dediği gibi ''Ya kırdığın kalbi Allah seviyorsa? Bilemezsin. Bilseydin ödün kopardı, dokunamazdın.''
hz.ömer'in dediği üzerine, tüm ümitsizliklere rağmen irademi diri tutmam karşısında dağ gibi huzur kapladı yüreğimi:
"ben dua'nın kabul edilmemesi kaygısı taşımam,içimde dua etme isteğinin olmaması kaygısı taşırım.
çünkü kişiye dua etme isteği,verilmişse kabul onunla beraberdir."
" Kulu Muhammed’i bir gece Mescid-i Haram’dan yola çıkararak, kendisine bazı mucizelerimizi gösterelim diye, çevresini kutsal kıldığımız Mescid-i Aksa’ya ulaştıran Allah, her türlü noksanlıktan uzaktır. O her şeyi işiten ve her şeyi görendir." (İsra suresi 1)
#MescidiAksa
Gönül bağına dair inandığım gerçek: "Her kuş kendi cinsiyle uçtuğu gibi, her mizaç da kendi mizâcıyla huzur bulur. Bu sebeple ünsiyet edilecek kimseler arasındaki gönül denkliği ve kalbî beraberlik, maddî denklikten ve zâhirî yakınlıktan çok daha öncelikli olarak bulunmalıdır."
“Yalnızca babası olmak istedim çocukluğumun'' diye bir cümleye denk geldim bugün. Kocaman bir yaşanmamışlığın açtığı sonsuz boşluğun ıstırabını itinayla taşır gibi.
bu mübarek gecede yine söylemek istiyorum ki ben duanın gücüne,kaderi değiştirebileceğine ve güzellikler getireceğine inanıyorum. hiçbiri olmasa bile huzur verdiğini biliyorum. rabbim kulunu terk etmeyen ve darılmayandır. duaları kabul olanlardan olalım inşallah hayırlı kandiller
bu tipler islam hoşgörü dinidir adı altında her türlü sapkınlığı ve kötülüğü normalleştiren sırf belli bir kesim tarafından kapalı fakat aykırı olduğu düşüncesiyle takdir edilmek için ahiretini tehlikeye atan zihniyetlerdir. evet din bu değil, çünkü islam'da bu şekil bir yol yok.
Dostoyevski: ''İnsana en çok acı veren şey; söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki uçurumdur.“ diyor. Ben şunu da ekliyorum; daha çok acı veren şey söyleneceklerin de söylenmek istenenlerinde yalnızca kendi içinde birikiyor olmasıdır.
birisi benim mutlu olmam için bir şey yaptığında evvela bunu düşünmüş olması ve emek göstermesiyle ilgilenirim. ne yapmış olursa olsun düşünmesinden daha güzel bir şey olamaz. niyetinde taşıdığı saflık her şeye değer.
Allah'ım sen kaderimizi çabamıza bağlı kılansın. elbette çabamızı boşa çıkarmazsın. gönüllerimizin sevgisini daim kıl. senin yolunda ilerlerken irademizi kuvvetlendir. yaşanacak zorluklar karşısında bize mücadele gücü ver. sana hakkıyla kulluk yapan, rızanı kazananlardan eyle.
ahir zamanda aile kurmak, çocuk yetiştirmek, zaten öyle olması gereken bir eylemi yerine getirmek bile çok zor. imtihan hep ağır ve gittikçe daha da ağırlaşacak Allah yardımcımız olsun.
gönlünün güzelliğinden emin olduğum, içime zerre huzursuzluk hissi vermeyen, kafamda belirsizlik oluşturmayan, gözlerine baktığımda, iki çift kelam ettiğimde huzur dolduğum ve yanından hafiflemiş ayrıldığım herkesin varlığına şükürler olsun.bu durum kendini her koşulda belli eder
Hayatın ritmini kaçırmış olsan da
Uyumadığın gecelerin sabahında umut var
Çiçeklerini sulamaktan vazgeçsen de
Azıcık uzağın yağmur
Aynı yerden sevmediğin için
Sevdiklerinle aynı yerde değilsin
O kadar
Kemal Hamamcıoğlu
hayatta ölçülü olmayı kendime kılavuz belledim. en iyi ifadeyle: "Bir şey fazlalaşırsa değeri azalır. Samimiyet, merhamet, nezâket, feraset gibi insana ait tüm iyi hasletlerin kıymeti, hep nadir ya da nadide olmalarından kaynaklanır." bu yüzden aşırı olan her şeyden kaçıyorum.