Bu minik yavruya; gözleri ile seçmeyi, incitmeden almayı, boca etmemeyi, kanaat etmeyi, bir olanla yetinmeyi öğreten ne? Çocuklarımıza biz bunu neden öğretemiyoruz?
Önce çekingen davrandı, sonra dünyalar onun oldu…
"Bir oyuncak da sen ver" sloganıyla köy çocuklarına oyuncak dağıtan gönüllülerden küçük bir oyuncak itfaiye aracı alan küçük Mirza'nın mutluluğu duygusal anlar yaşattı.
Benim babannem biri onun fotoğrafını çekerken hala ellerini dizlerine koyar bir edep ifadesi olarak. Bu yaşlılar neyi nasıl yapacaklarını siz edepsizlerden öğrenecek değiller. Elinde bir telefon, sokak sokak gezenlerin ağzına kürekle vuracaksın bu edepsizlikleri karşısında.
Uzun zamandır sürdürdüğüm sinema derslerimin notları ve film yazılarım artık iki kapak arasında… Film analizine ilgi duyanlar ve sinemayı bir okuma alanı olarak görenler için metinlerarası bir bağlam sunması ve rehberlik etmesi dileğiyle.
@loraskitap
Pazarda pamuk şeker satan 10 yaşlarındaki çocuk, 5 yaşındaki kızımı göstererek; “Al abi çocuk sevinsin” dedi. O an şekeri almakla kimin sevineceğini bilemedim.
Ben de bu twite
#GazaStarving
tagini yorum olarak yazan 2 kişiye, şu kitaplarımı hediye edeceğim.
Milyonlarca twit atalım… İnsanlığın dirilişine, yeniden.
Şu an hiç olmadığı kadar bir kalabalık var dışarda, millet alışverişe koşuyor. 48 saat yahu, siz değil miydiniz “doğada tek başına” belgeselleri izleyip minimum varlıkla yaşama heveslisi.
Yaklaşık beş yıllık emeğin ürünü olan “Düşüncemizde Gelenekselci Ekol Eleştirisi” isimli kitabım çok yakında raflarda. Kitabı baskıya hazırlayan ve sizlerle buluşturacak
@PruvaYayinlari
na minnetle. Düşünce dünyamıza mütevazi de olsa bir katkısı olması dileğiyle.
Sinema, felsefe derken üçüncü kitabım “Mutlak Bir Çıkmaz Yol” nihayet öykü dünyasındaki yerini,
@loraskitap
‘la aldı. Kitabın yayınlanmasında büyük emeği olan Ulvi Kubilay Dündar’a, Abdullah Harmancı’ya ve diğer tüm dostlara çok teşekkür ediyorum. Neydi o? Artık okurun 🍃
Bugün sabah lise arkadaşımın oto servisine arabamı götürdüm. Yaklaşık 1-2 saatlik işi vardı aracın. Onlar işe koyuldular ben de bi tabure çektim beklemeye başladım. Bi 10 dakika sonra bi selam sesi ile kafamı kaldırdım. Temiz yüzlü ve temiz giyimli bi adam dükkana girdi. +
Görme engelli bir genç az evvel otobüste; "Abi Konya'da nereleri görebilirim?" diye sordu. Sarsıldım..
Söğüt Ağacı filminden sesleniyor gibiydi: "Bana görebilmenin ne demek olduğunu söyle, ben de sana körlüğün ne olduğunu söyleyeyim!"
Yetmiş yazar ve şairin film yazılarıyla buluştuğu, benim de editörlüğünü üstlendiğim sinema kitabımız “Perdenin Ötesine Bakmak - Yazarın Sineması”, Çizgi Yayınları’ndan çıktı. Kitaba katkı sunan tüm yazarlara teşekkür ediyorum. Sinema kültürümüze bir katkısı olması dileğiyle…
“Çiçek Dürbününden Bakmak” çıktı…🍃Çocuk ve sinema bağlamında, bir boşluğu dolduracağına inandığımız; ‘gerçekçi kurmacalar’ ile ‘fantastik filmleri’ odağına alan “Sinemada Çocuk Çizgiler” ve doğrudan ‘animasyon filmlerini’ odağına alan “Sinemada Çizgi Çocuklar” karşınızda. 🤗
“Anadolu’nun en ücra ve izbe köşelerinde o kadar çok insan var ki. Bunların çoğunun bilinçli sessizliği onları yokmuş gibi gösteriyor. Oysaki asıl yok olan; bir imaj, görüntü, teşhir ve tüketim ekseninde sahnede olanlar.”
@dursun_cicek_dc
Perfect Days son zamanlarda etkisi altında olduğum bir film. Fakat “sadeliğin derinliği” her gün bu topraklarda yaşanıyor. Aydın Karakimseli onlardan biriydi. Rahmetli Akif Emre şöyle diyordu: “Anadolu’nun susan, konuşmayan, ortaya çıkmayan o kadar çok insanı var ki”…
Yaşın ilerledikçe, tanışıklıkların, işlerin, dünyaya dair bakiyen arttıkça, müktesebatın genişledikçe, çoğaldıkça, parçalandıkça ve zihnin çokça dağıldıkça daha çok anlıyorsun: “Kalpler yalnızca Allah’ı anmakla huzur bulur.”
Işıkta yanımdaki arabanın şoförü; çiçek satan gence hışımla "Annem yok, öldü" dedi. Çiçek satmaya çalışan delikanlının şu sözü: Anneler ölür mü be abi.
İnsan, ne yazacağını bilebilseydi hiçbir şey yazmazdı. O zahmete değecek bir şey olmazdı bu. Yazmak, insan yazsaydı ne yazardı, bunu öğrenme çabasıdır. Ancak yazdıktan sonra öğrenebiliriz bunu.
Marguerite Duras
Hayatımın ender anlarından biri.. İlk kez bir kızılgerdanla bu denli yakınlaştık. Bu mevsimde ormanda aç kalan bu güzelliğin elbette sonrasında karnı da doydu 🐦
Adım var yalnız, yoktur soyadım / Öfkeden köpürerek yaşayan / en sabırlı insanıyım bu diyarın / Zamanın doğuşundan / yılların başlamasından / servilerden, zeytinlerden / otların yeşermesinden / daha eskiye uzanır köklerim!
#FreePalestine
Mahalle Mektebi, Uluslararası Kahramanmaraş Şiir ve Edebiyat Günleri etkinlikleri kapsamında en iyi edebiyat dergisi ödülüne layık görüldü. Kıymetli jüri ve belediyeye teşekkür ediyor, ödül alan diğer isimleri de tebrik ediyoruz.
Yıllarca editörlüğünü yaptığım derginin, son üç sayıdır yayın yönetmeni olarak şu güzellikler karşısında mutluyum. Katkı sunan herkese minnetle.
@mahalle_mektebi
Ülkede her şeyin güçle döndüğünü görmek can sıkıcı. İnsan verdiği emeğe, harcadığı zamana ve dün çıkan kitabına bile üzülüyor. Vasatın en dibine, kaba sabalığın zirvesine doğru koşuyoruz.
Cenazede gariban babaya değil de zengin amcaya taziyede bulunanları görünce; kibrin neden cennetin bütün kapılarını kapattığını net anlıyor insan. İnanılmaz bir hastalık hubris sendromu..
Mahalle Mektebi 55. sayı ve 10. yılımız.. Dile kolay..
Dergiler kapandığında üzülmek yerine, olana sahip çıkmak için de Mahalle Mektebi...
Bu derginin yazı işleri müdürüyüm evet belki ama bir okur olarak da iyi ki varsın Mektep.. Nice on yıllara..
dinî mevzulara ilişkin hatırlatmalarda bulunurmuş.
Bu yaştan sonra napayım evladım dermiş; benim de elimden bu kadarı geliyor...
@hitongur
der ya: Bu şehrin bir anlamı var. Evet Konya’nın bir anlamı var. Bizim gördüğümüzün, şahit olduğumuzun ötesinde hep bir anlamı var. +
2008 Van - Çaldıran. Bu mevsim. Köyün öğretmeni olarak, muhtarın evindeyim. Çay içiyoruz. Muhtar, köye, okula yapılacaklardan bahsediyor. Gözlerim bu yorganlara ilişiyor. Öyle masal gibi, bir zamanlar Anadolu’da.
Ama Arkadaşlar İyidir; Bazen Sizi Anlamasa da…
Birilerinin henüz “biri bizi gözetliyor” demediği, “gelinim olur musun?” çağrılarının TV’lerde yapılmadığı geçmiş bin yıl, dünyanın acı tatlı tüm hatıralarıyla kapanıyordu. İnsanlık “yeniye” doğru hızla sürüklenen dünyanın “bilim
“Çok bilen adamım ya, çok okuyan bilen adamım ya, perişan etti beni.. Sen kimsin lan dedi, kadına bak. O benim yanımda cennetlik, sen kimsin dedi.”
Aydın Karakimseli, yıllar önce kaybettiği içi para dolu çantasının kendisine ulaştırılma hikâyesinde söylüyor bu sözleri.. Parayı