1920 yılı civarında İstanbul'da çekilen ve sonradan renklendirilen görüntülerde, birkaç İstanbul hanımefendisinin kameraya verdikleri tepkiler. 100 sene önce yaşamış insanların gözlerinin içine bakmak...
Yaklaşık bir hafta önce Ramazan duâsina Amin dediğimiz Ömer Hoca artık aramızda yok. Kendisini yine onu tanımamiza vesile olan Ramazan ayında kaybetmiş olmamız mânidar. Rahmetle...
"Hayattaki en yüce ve güzel şeyler işitilen, okunan veya görülen şeyler değil; eğer becerebilirsek, yaşanan şeylerdir." Soren Kierkegaard
Hayallere, tasvirlere, betimlemelere ve sanrılara mâruz kaldık.
Köşe başını tutan leylâk kokusunun yakamızı bırakmadığı günlere özlemle...
Her gün aynı saatte, bin bir meşakkatle ve homurdanarak bindiğim sarı otobüste o gün hasbelkader yer bulmuş ve bu lütfu günümün güzel geçeceğine yormuştum. Gerçi bulduğum koltuk en arka sırada ve motorun hemen yanında olduğu için diğerlerinden fazla ısınıyordu, ama olsundu.
Minibüste ayağa kalkan adam şoföre, "Yol ayrımından önce inecek var!" dedi ve biz güzergah değiştirmeden hemen önce araçtan inip gitti...
Yaşam ve yol ayrımları üzerine saatlerce düşündüm sonra.
Şu süreçte tanık olduğum ilginç şeylerden biri de insanların fetişizme varacak kadar yoğun hislerle ifade ettiği "Kuzguncuk" seviciliği. Bu kadar ısrarlı bir hasretle anılan başka bir mekâna henüz rastlamadım.
Fakat ne kadar da guzel ve unutulmazdı orada yaptığımız kahvaltı! :)
@realCakaryan
Pek çok kitabını okudum. Toplum sosyolojisini hikâye etmesi ve kurgu yönüyle başarılı olabilir ama edebî açıdan insana değer katan bir yönü olduğunu söyleyemem. Üslubunda dil lezzeti yok.
Yine teyzeyle asla göz kontağı kurmadan ve yine dakikalar önce beni rahatsız eden vicdanım hakkında afili cümleler kurarak, kapılmış olan diğer koltukların üzerlerindeki tutamaçlara doğru ilerledim...
Nihayetinde zavallı yaşlı kadın, benim annem de olabilirdi. Yahut ben de olabilirdim. Evet, değil mi ki ben de bir gün yaşlanacaktım! Üstelik iyilik yapan her daim iyilik bulurdu ve kötülükten kimse kazanmazdı. Küçükken ezberlediğim şarkı böyle söylüyordu en azından.
Madem durum böyleydi, ayaktaki teyze kimsenin umurunda olmasa da benim umurumda olacaktı! Hey yavrum hey! Ben daha ölmemiştim, nasıl yer vermemezlik edebilirdim ki!
Görmemiş olmayı dilerdim, fakat çok geçti, teyzeyi olanca gerçekliğiyle görmüştüm artık.
Göğsümdeki vicdan denen şey yavaş yavaş batmaya ve beni rahatsız etmeye başladı.
Bu ölümcül tablo, ögrenciler için ders saati, çalışanlar için ise mesai başlangıcı saatine tekabül ettiğinden her sabah ve akşam kendini tekrar edecekti. Çevre yolu öncesi son durak, hastane durağıydı.
Bir müddet etrafı kolaçan ederek oturmakta olan genç öğrencilerin, annemden daha yaşlı olan bu kadıncağıza yer verip vermeyeceklerini takip ettim. Maalesef ki teyzenin ayakta yolculuk yapacak olması kimsenin umurunda değildi! Bu insan kalabalığına yazıklar olsundu!
Bu duraktan kimi zaman ayılıp bayılan ve buna rağmen eve otobüsle dönmek zorunda kalan hasta insanlar da biniyorlardı.
Yolcular bindikten sonra başımı kaldırdım ve yanındaki kızına var gücüyle tutunan, beyaz saçlı, kısa boylu teyzeyi gördüm.
Bu arada, trafikteki özel araç şoförlerinin gözleri istemsizce otobüsteki küçük cehenneme ilişecek; şoförler, yolculara doğru istihzai bir bakış fırlatacak ve konforlu hâllerine binlerce kez şükredeceklerdi.
Kendimi şanslı hissediyordum işte: Nihayetinde o gün ayakta yolculuk yapan yaklaşık 50 kişiden biri olmayacaktım. Otobüs çevre yoluna çıkmadan önceki son durağa yanaşmıştı.Bu duraktan hemen sonra çevre yoluna çıkacak ve iki durak arasındaki yol boyunca milim milim ilerleyecekti.
@nihanka
Beykoz Belediyesi bu yıl "Çocuk ve Yeni Medya" konulu çok kıymetli bir sempozyum düzenledi. Sempozyumdan aklımda kalan en temel şey, bir çocuğun okulda devamsızlığı varsa suç işleme potansiyelinin yüksek olduğu idi. Okul devamsızlığı çok önemli bir ip ucu veriyor Takibi yapılmalı
@Gencer_Ark
Babatahir makamında muhammes bestesinin "Demiş ol mâh" ile başlayan güfresi yazıyor. Imza "Hakir Itrî" olarak atılmış. Bu kitap el'ân Murat Bardakçı'nın koleksiyonunda. Kaynak: Serhan Aytan
Yaptığı bu hareketle ne demek istediğini anlamaya kalmadan, az ötede duran kızına sesleniverdi:
"Kızım, çabuk gel bak! Senin için tuttum koltuğu, çabuk..."
"Gel Teyzem," dedim ve ani bir çeviklikle yerimden ayağa fırladım.
"Yaa, şeyy, zahmet ettin kızım," dedi.
Mahcup olmuştu.
"Merak etme Teyzeciğim," dedim, "ben ayakta yolculuk yapmaya alışkınım."
Öyle ya, gerçekten alışkındım. Teyzenin yerime oturmasıyla birlikte ben de her günkü otobüste savrulma rutinimi gerçekleştirmeye başladım. Evet, tabii ki otobüste ben savrulacaktım! 70 yaşındaki pamuk teyze savrulacak değildi ya!
Toplam iki hamle ile oturabileceğimi hesaplayarak en yakınımda bulunan koltuğa yeltendim. Fakat o da ne! Teyzecik insanların boş koltuğa oturmasına müsaade etmeyecek şekilde, sağ elini yan tarafa koymuştu.
Dibimdeki koltukta oturduğu hâlde uzak mesafedeki kızıyla ara ara konuşan teyzeyle göz kontağı kurmadan ve yine otobüste savrulmama neden olan makus talihime rahmet okuduğumu belli etmeden, uzunca bir süre sonra durağa vardık.
Üniversite kampüsünün bulunduğu bu durakta, çoğunluğu oluşturan ögrenciler otobüsten iniyor ve meydan saniyeler içinde, geri kalan azınlığın yer kapma telaşına sahne oluyordu.
Diğer koltuklarla birlikte, tonton teyzenin hemen yanındaki koltuk da boşalmıştı.
@yigiTorun
Acı kayıplarınız için baş sağlığı diliyorum, fakat böyle bir durumda, bu üzüntüyle, yaşadığınız acının öfkesini başka şeylerden çıkarıyormuşsunuz gibi hissettim. Daha sağlıklı olduğunuz günlere erişmenizi yürekten diliyorum.
Asla öncesinde inme, terk etme lüksümüz olmayan; bir karar vermeye bizi mecbur bırakan yol ayrımlarımız. Yol ayrımları, sancı ve ağrılarımızın başladığı ve nasıl biteceğini o an asla bilemediğimiz, kıvrandığımız ve belki de kustuğumuz...
@alpaslancambaz
Millî bir başarıya sevinmeyi, tebrik etmeyi zındıklık ilan eden güruh ile millî bir başarıyı "LGBT'nin zaferi" ilan edenler şoyle dursun, bu dünden beri okuduğum en makul yorum. 👏
@Afralice
Belediyelerin iyi para kazandırdığı bir sağ cenah kahramanıdır kendisi. Belediyelerin para kazandırma nedeni ise tamamen salonu doldurmasıyla ilgili. Yerini akademik donanımı olan biri alamaz, akademisyenler halkın dilini yakalayamıyor. Halkımız uydurma hikâyeler istiyor, işte bu
Evinin enkazının önünde ağlayan ve "Nereye gideceğiz?" diye soran evladına, "Üzülme yavrum, Allah'ın arazisi geniştir" diye cevap veren; "Tüm evlatlarım ve malım gitse de vatanımı terk etmeyeceğim," diyerek bütün dünyaya onuru ve şerefi ögreten anneler var.
Onları kutluyorum.
@iettdestek
Küçüksu Mesire alanı durağında büyük bir kalabalık olarak en az 1 saat bekledik. Sabahları da tantavi durağında dakikalarca bekliyorum. Bu hattın yolcuları olarak cidden sıkıntılıyız, asla düzenli olarak geçmiyor, gecince de art arda 3 otobüs geçiyor.
Bugün 79 yaşına giren Kıymetli Türk Şairi İsmet Özel ile aynı dönemde, aynı coğrafyada yaşama bahtiyarlığına eriştik.
Kendimizi inşa etme sürecimizde muhayyilemize, mefkûremize kattığı her kelime ve her anlam için kendisine teşekkür ederiz.
İyi ki doğdun İsmet Özel!
Beykoz'a çalışmak için Karadeniz'den gelerek devletin ormanlarına çöken, her yere gecekondu diken, bu usulsüzlüğü meşrulaştırmak için hâlâ devletten tapu bekleyenlere ne demeli peki?
Dedi "1998 yılında Kandilli'de Boğaziçi'ne nazır 50 dönüm arazinin üzerine inşa edilen 100 villalık Soyak Kandilli Ayışığı Evleri"nde oturan Berna Laçin.
Yemin ediyorum, şu ikiyüzlülükten artık tiksindim.
Ressam Nuri Iyem'in 1981'de resmettiği ve adını "Mühür Gözlü Kadın" koyduğu portre isimlendirilirken Âşık Ali İzzet Özkan’ın 1965 ve sonrasına damga vuran "Mühür Gözlüm" türküsünden esinlenilmiş midir, bilemiyoruz.😊 Her iki sanatçımıza da rahmet olsun 🙏
@altintasme
Balat Şekercisi Savaş Ağabey bir zamane dervişidir. Dükkanına uğrayan hiçbir ihtiyaç sahibini boş çevirmez. Onların dertleriyle dertlenir. Biz de dertlerimizden utanmak ve hayır duasını almak için arada uğrarız.
Gençlik çağı, olur olmaz her şeye direnç göstermekle ve saçma sapan meseleler için mücadele etmekle geçiyor.
Yaşlılık çağı ise bir daha asla erişilemeyecek gençlik enerjisini haybeye tüketmiş olmanın verdiği hayal kırıklığı ile...
@alihaydarekiz1
Ben de hayatımda bu yıl şunu anladım; kendim yapabilecegim şeyler hususunda kimseden yardım almadığım için insanların zihninde çok yer etmedim ve yeteri kadar ònemsenmedim. Arkadaşlık ilişkileri alma-verme dengesine dayanıyormuş meğer.